
Devletler, uluslararası siyaset sahnesinde hedef ve önceliklerini elde etmek amacıyla bir dizi dış politika aracına başvururlar. Bunlar; siyasi, iktisadi ve askeri araçlar olmak üzere başlıca üç kategoride tasnif edilmektedir. Dış politika araçları, devletlerin diğer devletlerin dış politika davranışlarını kendi menfaatleri ve stratejik öncelikleri istikametinde yönlendirmek amacıyla kullanılmaktadır. Diplomasi, dış yardımlar, uluslararası yaptırımlar, abluka, ambargo, kuvvet kullanımı gibi yöntemler başlıca dış politika araçlarını oluşturmaktadırlar. Bu yazıda bunlar arasından yalnızca dış yardımlara odaklanacağım. Bunun temel sebebi, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi olan Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’ın (gözlemci) AB-Orta Asya Semerkant Zirvesi’nde yayımlanan ortak bildirinin içeriği, dış politika-dış yardım ilişkisi tartışmasını yeniden gündeme taşımış olmasıdır.
Dış yardım nedir?
Dış yardım, devletlerin ve uluslararası teşkilatların devletlere veya devlet niteliği kazanmamış siyasi topluluklara tahsis ettikleri maddi yardımları ifade etmektedir. Uluslararası ilişkilerde dış yardımlar ayni ve nakdi olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilir. İlk olarak, yardım alan tarafın ihtiyacının doğrudan karşılanması ayni yardımlar kapsamına girmektedir. Geri kalmış ve yoksullukla mücadele eden bir ülkenin ihtiyaç duyduğu gıda, ilaç, giyim ve hizmet gibi taleplerinin doğrudan karşılanması, bu gruba giren başlıca yardım örnekleridir. Yine, güvenlik tehditleriyle mücadele eden bir ülkenin ihtiyacı olan askeri teçhizat ve mühimmatın bu devlete doğrudan sağlanması da ayni yardımlar olarak değerlendirilebilir. Bahse konu ayni yardımların talep eden ülkeye hibe, kiralama yahut satış gibi farklı şekillerde karşımıza çıkabilmektedir. İkinci olarak, dış yardımlar nakdi olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Bunlar, mali yardımlar olarak da ifade edilmektedir. Kalkınmaya çalışan yahut ekonomik krizden kurtulmaya uğraşan ülkelerin ihtiyacı olan yabancı döviz ve uluslararası yatırımların mali kaynak aktarılarak karşılanması girişimleri bu kategoriye girmektedir. Söz konusu mali yardımlar hibe, borç ve kredi gibi fark şekillerde gerçekleşiyor olsa da her biri dış yardım kategorisi altında değerlendirilir.
Dış yardım yapmanın temel motivasyonu nedir?
Peki, devletleri ve uluslararası teşkilatları dış yardım yapmaya sevk eden sebepler nelerdir. Alan yazında bu sorunun yanıtına ilişkin üç farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki, devletlerin ve uluslararası kuruluşların insani gerekçelerle diğer devletlere yardım ettiğini savunmaktadır. Bir bakıma herhangi bir ticari ve siyasi kazanç kaygısı yaşamadan sırf insani durumun iyileşmesi amacıyla yardım yapıldığını savunmaktadır. Ancak bu yaklaşım, uluslararası siyasetin acımasız ruhunu yansıtmaktan oldukça uzak bir bakış açısını ifade etmektedir. İkinci yaklaşım, dış yardımlarının arkasında yatan temel motivasyonun ticari, iktisadi ve mali kazanç kaygıları olduğunu ileri sürmektedir. Diğer bir ifadeyle, devletler diğer devletlere iktisadi ya da askeri yardımda bulunurken, daha ziyade ticari bir gelir elde etmeyi amaçlamaktadırlar. Son olarak üçüncü yaklaşım ise devletler ve uluslararası teşkilatların siyasi amaçlar doğrultusunda dış yardım yaptıklarını savunmaktadır. Uluslararası rekabet ve çatışmanın işleyişine bakıldığında, bu üç ana yaklaşımdan son ikisinin (iktisadi gelir ile siyasi emel) yardım yapan tarafın kararında daha etkili olduğunu söylemek gerekir. Hatta şu söylenebilir ki, siyasi hedef ve önceliklerin elde edilmesi düşüncesi bunlar arasında en ağır basanadır. Devletler birtakım ülkelere yardımlar gerçekleştirerek, bu devletlerin dış politikada icra ederken kendi hassasiyetlerini hesaba katarak hareket etmelerini sağlamaya çalışırlar. Bu yardımlar, arzu edilen davranış öncesinde yapılıyorsa teşvik edici, davranışın sergilenmesi sonrasında yapılıyorsa ödüllendirici ve arzu edilen davranış elde edilemiyorsa cezalandırıcı nitelikte kendini gösterebilir.
Dış yardımlar etkili bir dış politika aracı mıdır?
Peki, dış yardımlar etkili bir dış politika aracı mıdır ve ölçümü nasıl yapılır? Her şeyden önce gerçekleştirilen dış yardımların yapan devlet bakımından arzu edilen siyasi ve iktisadi sonucu üreteceği muhakkak değildir. Bunda uluslararası ilişkilerin çoklu değişken yelpazesi belirleyici etken olabilir. Ancak şurası da muhakkak ki, arzu edilen amaca ulaşılmadığı takdirde yardım yapan taraf yardımları keserek yardım alan tarafı cezalandırma yoluna gidecektir. Dolayısıyla yardım alan ülkeler, yardım yapan ülkelerinin ya da uluslararası kuruluşların taleplerini ve pozisyonlarını gözeterek hareket etme zaruretini devamlı surette hissedirler. Öte yandan, dış yardımların etkinliğinin ölçümü ise yardım alan devletlerin yardım yapan devletler ve uluslararası kuruluşların iktisadi ve siyasi çıkarları doğrultusunda hareket edip etmediklerine bakılarak gerçekleştirilir.
Dış yardımların neden yapıldığı, etkili bir araç olup olmadığı ve etkinliğinin ölçümü meselelerini Orta Asya Türk devletleri ile AB arasında 4 Nisan’da gerçekleştirilen AB-Orta Asya Semerkant Zirvesi’nde alınan kararlar ve Türk devletlerinin müteakip dış politika uygulamaları üzerinden değerlendirebiliriz. Söz konusu zirvede AB, yukarıda zikredilen dört Türk devletine toplamda 12 milyar dolar miktarında yatırım yapma taahhüdünde bulundu. Bu yatırım taahhüdü, dış yardım kapsamına girmektedir. İmzalanan müşterek beyannamede Türk devletlerinin Kıbrıs meselesiyle ilgili Güvenlik Konseyi’nin 1983 ve 1984 yıllarında Türkiye ve KKTC aleyhine almış olduğu kararları teyit ettikleri görülmektedir. Adada yaşayan Türk toplumunun haklarını hiçe sayan ve Türkiye’nin adadaki stratejik varlığının meşruiyetini sorgulayan bu dış politika davranışlarının arkasında AB’nin mali yardım sözünün yer aldığını söylemek için kahin olmaya gerek yoktur. Üstelik, bu ülkelerin GKRY’ye büyükelçi atayarak resmi diplomatik ilişki tesis etme yönünde karar almaları da bunun bir uzantısıdır. AB’nin dış yardımları bir dış politika aracı olarak kullanmak suretiyle hem Türkiye’nin Kıbrıs politikasında elini zayıflatmayı hem de Rusya’nın arka bahçesinde siyasi varlık göstermeyi amaçladığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, bu güncel örnekten de hareketle dış yardımların daha ziyade politik amaçlar uyarınca gerçekleştirildiği ve bunda da görece başarılı olunduğu söylenebilir.