Bir süredir… Meslek büyüğümüz; Araştırmacı Gazeteci-Yazar Hulusi Turgut yoğun şekilde Cavit Çağlar’ın yaşamını anlatan kitap üzerinde çalışıyor. Çağlar’ın tanıklıklarını anlatan ve çok titiz çalışmanın ürünü olan, kitap yakında yayınlanacak.
İşte…
Sözcü Gazetesi Yazarı Saygı Öztürk’ün bu kitaptan köşesine taşıdığı bölüm, 25 yıl geçmesine karşın tartışması süren 28 Şubat sürecindeki bilinmeyen gece ziyaretini gün ışığına çıkarıyor.
İlk adım da…
28 Şubat 1997 Cuma günü Milli Güvenlik Kurulu’nda “Türkiye’deki irticai faaliyetlerin tartışılıp kararların alınması” sonrası, dönemin Başbakanı olan rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Cavit Çağlar’ı evine davetiyle atılıyor.
Görüşmeyi anlatan Çağlar önce o günkü tabloyu anımsatıyor:
“Kudüs Gecesi’ne tepkiler çığ gibi büyüdü. Akşamları evlerde ışıklar yakılıp söndürülerek protesto yapılıyordu. Siyasi hava da iyice gerilmişti.”
En özel bölümü şöyle anlatıyor:
“Bir gün; akşamın ilerleyen saatlerinde Başbakan Erbakan’ın daveti üzerine Ankara Balgat’taki konutuna gittim. O gün Hoca’nın evinde Adalet Bakanı ve Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan, Devlet Bakanı ve Mardin Milletvekili Fehim Adak, 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk ile uzun süreden beri Refah Partisi Bursa Milletvekilliği yapan Altan Karapaşaoğlu da vardı.”
Ardından…
Erbakan’ın “Ortalıkta ne var ne yok?” sorusu üzerine, “Hocam, kamuoyunda siyaseten bir sıkıntı var. Bu meseleyi halletmeniz gerekiyor” diyen Çağlar’a Erbakan şu karşılığı veriyor:
“Tamam Cavit Bey, bunun halli Tansu Hanım’ın Başbakan olması. Çünkü, ben kendisine söz verdim. Tansu Hanım’a imkân verilirse Başbakanlığı bırakırım.”
Bu sözlere karşılık Çağlar şu uyarıyı yapıyor:
“Hocam, Tansu Hanım Meclis’ten güvenoyu alamaz. Ben, partilisi olmama rağmen kendisine oy vermem.”
Sözün burasında…
“Tamam Cavit Bey, iyi de aramızda bir anlaşma var. Ben kendisine nöbet değişikliği için söz verdim. Farklı bir davranış yakışmaz” diyen Erbakan çok özel bir istekte bulunuyor:
“Cavit Bey, sana bir teklifim var. Genelkurmay’a gidip 2. Başkan Çevik Bir’le görüşür müsün?”
Teklif üzerine, “Peki, gideyim Hocam da, ne görüşeceğim?” diye soran Çağlar’a isteğini şöyle dile getiriyor:
“Onların ne istediklerini öğren bakalım.”
Erbakan’ın isteği üzerine ziyaret ettiği Çevik Bir, Çağlar’a ne anlattı?
O gece… Dönemin Başbakanı olan rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Balgat’taki evinden çıkan Cavit Çağlar, yine Erbakan’ın isteği üzerine Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’den randevu alıyor.
Sonrasını da Sözcü Gazetesi Yazarı Saygı Öztürk’e şöyle anlatıyor:
“Hoca’yla mutabakat sağladıktan sonra, Bursa Milletvekili hemşerimiz Altan Karapaşaoğlu ile birlikte yola çıktık. Arabayı da Altan Bey kullanıyordu.”
Ardından…
“Komutanın odasına girip kamuoyundaki gergin hava için değerlendirme yapmasını rica ettim” diyor. Orgeneral Bir de şunları söylüyor:
“Cavit Bey; siyasi hava da, toplumsal hava da çok gergin. Bizler için haksız beyanlar oluyor. Vay efendim biz ihtilal yapacakmışız. Hiç olacak iş mi? Kamuoyunu sakinleştirmek bizim görevimiz değil. Bu duyarlılığı parlamentonun göstermesi gerekir.”
Şu sözleri kritik:
“Sayın Başbakan’a ‘Görevden ayrıl’ diyemeyiz. Parlamentonun işlevi farklı, bizimki farklı. Ama, aynı gemideyiz. Bakar mısınız; ülkenin her tarafında geceleri ışıklar söndürülüyor, yakılıyor. Bu bir huzursuzluk işareti.”
Sözlerini de…
“Parlamentonun bu tepkilerin sebebini araştırması gerekir” diye bitiriyor.
Sonrasını Cavit Çağlar anlatmaya devam ediyor:
“Çevik Bir’in yanında yaklaşık 1 saat kaldım. Altan Karapaşaoğlu da arabanın içinde beni bekledi. Genelkurmay’daki görüşmem tamamlandıktan sonra Altan Bey’le birlikte tekrar Necmettin Erbakan’ın evine döndük. Çevik Bir’le yapmış olduğum görüşmeyi eksiksiz naklettim.”
Bunun üzerine…
Başbakan Erbakan’ın kendisine “Cavit Bey herhalde bu görüşmemizi Süleyman (Demirel) Bey’e intikal ettirirsiniz. Ben bu paşaların hepsini emekliye sevk ediyorum. Tansu Hanım da benim bu tavrımı onayladı. Bu kararımızı aynen Cumhurbaşkanı’na söyleyebilirsiniz” dediğini aktaran Çağlar, verdiği cevabı da söylüyor:
“Evet Hocam, davetinizi Cumhurbaşkanımıza arz etmiştim. Kendilerine, sizin ifadelerinizi de aynen naklederim.”
Sonra da devam ediyor:
“Başbakan’ın evinden ayrıldıktan sonra kendi evime döndüm. Gece yarısı Çankaya Köşkü’nü telefonla aradım. Cumhurbaşkanımıza Başbakan Erbakan’la yapmış olduğum görüşmeyi ayrıntılı bir şekilde anlattım.”
Şunun altını çiziyor:
“Cumhurbaşkanımız beni dinlemekle yetindi, herhangi bir şey sormadı.”
MGK’daki 28 Şubat kararlarından 4 ay sonra Refahyol nasıl sona erdi?
1996 yılında… Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi anlaşıp Refahyol hükümeti kurulurken; önce RP lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Başbakan olması, 2 yıl sonra da DYP lideri Tansu Çiller’e devretmesi anlaşması yapılmıştı.
Ne var ki…
1997’de 28 Şubat kararları yaşanınca Çiller süresinden önce Başbakanlığı devralmak istedi. Cavit Çağlar’ın anlattıklarından, Erbakan’ın da buna istekli olduğu anlaşılıyor.
Sonrasını Cavit Çağlar şöyle anlatıyor:
“Tankların Sincan’dan geçişlerinden 5 ay, MGK’da 28 Şubat kararlarının alınışından 4 ay sonra 54. Hükümetin Başkanı, Başbakan Necmettin Erbakan Çankaya Köşkü’ne çıkarak, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e istifasını sundu.”
Devamındaki diyalog önemli:
“Cumhurbaşkanımız kendisine, ‘Niçin istifa ediyorsunuz?’ demiş. Erbakan da ‘Toplumda bana karşı güvenin sarsıldığını hissettim. Ortağımız Tansu Hanım’la nöbet değişikliği yapıyoruz’ cevabını vermiş.”
Şunu da ekliyor:
“Ancak, o nöbet değişimi bir türlü gerçekleşmedi.”
O günler gerimi geliyor….