Bir otelde yerel medya temsilcileriyle bir araya gelen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmaları kapsamında tutuklanan hakim ve savcıların verdiği ifadeler doğrultusunda 202 hakim ve savcının daha meslekten ihraç edilmesiyle ilgili soru üzerine, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının önemine değinerek, “Eğer bir hukuk devletinde yargı bağımsız ve tarafsız değilse orada çok farklı tartışmalar var demektir.” ifadesini kullandı.
Yargının bağımsız ve tarafsız olması için anayasanın önemli teminatlar ortaya koyduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle konuştu:
“Yargının bağımsız ve tarafsız olması için bizim anayasamız önemli teminatlar ortaya koymuştur. Anayasanın 138. maddesi, ‘hakimler görevlerinde bağımsızdırlar, görevlerini yaparken anayasa, kanun ve hukuka bağlı vicdani kanaatleriyle karar verirler’ ifadesine yer veriyor, bu son derece önemli. Yargı görevini yapan kişilerin kendi vicdani kanaati olabilir, kendi fikri olabilir, başka düşünceleri olabilir ama görevini yaparken vicdanın, anayasaya bağlı olması, kanuna ve hukuka bağlı olması vereceği kararın da bu bağlılık çerçevesinde verilmesini şart koşmaktadır. Hukuk devletinde herkes vicdanına göre değil hukukun koyduğu kurallara bağlı bir vicdana göre karar vermesi lazım. Eğer vicdanı anayasa, hukuk ve kanuna bağlı hareket etmezse birinin o zaman ya dine bağlı hareket edebilir, ya ideolojiye bağlı hareket edebilir, ya siyasete bağlı hareket edebilir, ya konjonktüre bağlı hareket edebilir. Başka bir şey vicdanı etkisi altına alır. Onun için hukuk devletlerinde vicdanı dış etkilerden korumak için, esen rüzgarlardan korumak için vicdanı kurala bağlamışlardır. Bu da anayasadır, kanundur ve hukuktur.”
Türk yargısı içindeki bazı hakim ve savcıların bağlı oldukları bir terör örgütünün tesiriyle adli soruşturma yaptığının, adli kararlar verdiğinin ve pek çok iş ve işlemin altına imza attığının artık Türkiye’de tartışma götürmez bir gerçek olduğunu anlatan Bozdağ, “Bu, bu görevi yapan, bu vasıftaki kişilerin tarafsız ve bağımsız yargı görevini yapma vasfını kaybettiğini gösterir.” diye konuştu.
“Bir Adalet Bakanı böyle bir cümle kurabilir mi?”
Bozdağ, bir gazetecinin, “Alman meslektaşınız size gönderdiği mektupta, Deniz Yücel serbest bırakılmazsa adil bir yargılanma olmayacağını bildirdi. Bir Adalet Bakanı böyle bir cümle kurabilir mi?” sorusu üzerine, “Vallahi kurdu. Adil yargılanma ilkeleri, uluslararası sözleşmelerde de evrensel hukukta da bizim hukukumuzda da belli.” değerlendirmesinde bulundu.
Can Dündar’ın Almanya Cumhurbaşkanı tarafından sarayda ağırlanması
Bozdağ, 2016’da Almanya’da yüzlerce göçmen derneğine saldırı gerçekleştirildiğini ve bunların hiçbirinin gerçek anlamda aydınlatılmadığını söyledi.
Almanya’daki cami derneklerine de saldırıldığına dikkati çeken Bozdağ, “PKK’lı teröristler, darbeciler, DHKP/C teröristleri, FETÖ teröristleri Almaya’da geziyor. Alman hükümeti, Türkiye’nin kurduğu cami derneklerinde, ‘İmamları nasıl terörist yaparız?’ diye arama yapıyor, oralarda terörist arıyor. Böyle bir şey olmaz. Din adamlarının tamamını güvenlik tehdidi olarak gören bir paranoya var.” ifadelerini kullandı.
Bozdağ, Almanya’nın “Siz insan haklarını ihlal ediyorsunuz, hukuku çiğniyorsunuz.” sözünü duymaya hiç alışmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Can Dündar, Almanya Cumhurbaşkanı tarafından sarayda ağırlandı. Adalet Bakanı resepsiyonda bir konuşma yaptı ve orada ittifak gördü, her türlü desteği aldı. Şimdi buradan Alman yetkililere soruyorum: Bu kişi Almanya’nın lehine hangi işi yaptı da Adalet Bakanı ve Cumhurbaşkanı da dahil, Almanya’nın bütün makamları buna bu kadar imkan, değer ve destek veriyor? Kim ki Türkiye’ye, Türk milletine söverse, aleyhine çalışırsa Almanya Cumhurbaşkanı onu sarayda ağırlar. Bunun başka bir özeti yok, basın ve ifade özgürlüğüyle alakalı bir şey değil.”