Danıştay, ortaöğretimde okul birincilerinin tespitinde okul, öğrenci ödül ve disiplin kurulunun görüşleri alınarak “davranış puanı indirilmiş” ve “iade edilmemiş” öğrencilerin okul birinciliğini engelleyen yönetmeliği iptal etti. Danıştay ayrıca, yurtdışından gelen öğrencilerin “puan şartı aranmaksızın” bir sınavla öğrenci alan okula yerleşmesine imkan tanıyan yönetmelik hükümlerinin yürütmesini de durdurdu. 

Eğitim-İş Sendikası, Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğindeki “Yurtdışından gelen Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin kayıt ve nakilleri” başlıklı 27. maddesinin 2. fıkrası ile okul birincilerinin tespitinde disiplin kurullarının görüşünün de alınması ve puanı indirilmiş, iade edilmemiş öğrencilerin okul birincisi olamayacağıyla ilgili hükümlerin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açmıştı. 

YABANCI ÖĞRENCİ DE EŞİT

Başvuruyu görüşen Danıştay 8. Dairesi, yönetmeliğin; yurtdışından gelen ortaöğretim öğrencilerinin, Türkiye’de puan şartı aranmaksızın nakledildiği okuldan sınavla öğrenci alan bir başka okula aynı şartla nakledilmesine imkan tanıyan yönetmelik hükmünün yürütmesi de durdurdu. Kararın gerekçesinde, yurtdışında öğrenim gördükten sonra Türkiye’de bir okula yerleştirilen öğrencinin artık diğer öğrencilerle aynı kurallara tabi olduğu belirtilerek, “Aynı koşullarda öğrenim gören öğrencilerin farklı kurallara tabi olması, Anayasada tanımlanan kanun önünde eşitlik ilkesi ile eğitimde fırsat ve imkan eşitliğini düzenleyen yasa hükmüne aykırılık oluşturmaktadır” denildi.

OKUL BİRİNCİSİNİN TESPİTİ 

Danıştay ayrıca, ortaöğretimde okul birincilerinin tespitinde okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşünün alınması ile bütün derslerden başarılı olmasına rağmen davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş öğrencilerin okul birincisi olamayacağına ilişkin hükmün de yürütmesini durdurdu. 

Bu kararın gerekçesinde ise, okul birincisinin belirlenmesine dolaylı etkisi bulunan öğrenci ödül ve disiplin kuruluna dava konusu düzenlemeyle okul birincisinin belirlenmesi konusunda geniş bir yetki verildiği, bu durumun başarının ölçülmesinde objektif ölçme ve değerlendirme metotlarının önüne geçilerek subjektif ve keyfi uygulamalara sebebiyet verebileceği belirtildi