Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Valiler Buluşması’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin demokratik olgunluğu, başkanlık sistemine geçişi sağlayacak düzeye gelmiştir. Yeni Türkiye, yeni anayasa ve başkanlık sisteminin sağlayacağı güçlü zemin üzerinde yükselecektir. Bu sadece bir sistem değişikliği değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası meselesidir.” dedi.
Erdoğan, ”Yeri daha önce çeşitli sebeplerle iki defa değişmiş bir türbeyi üçüncü defa taşımış olmayı, vatanı satmak olarak nitelendirenler, açık söylüyorum vatan kavramını bilmeyenlerdir. Vatanı satmak nasıl olur biliyor musunuz? Vatanı satmak ortadaki açık gerçeğe, somut bilgilere rağmen kahraman askerlerimizi orada tehlikeye atmakla olur. Vatanı satmak, kendi dirayetsizliğiniz, kendi işbilmezliğiniz yüzünden ülkeyi kriz üzerine krize sokmakla olur. Vatan satmak, bu topraklarda bin yıllık ortak geçmişi olan insanların birliğini beraberliğini, kardeşliğini sağlayamayarak, ülkenin maddi, manevi kayıplara uğramasına göz yummakla olur. Vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizi vatanı satmakla itham edenlerin, bu ülkeye ve millete verdikleri zararı anlatmaya kalksam sokağa çıkacak yüzleri kalmaz. Bunları iyi tanırım. Gerçi bu onlar için alışılageldik bir şey. Türkiye’ye ve milletimize hiçbir katkıları olmadığı gibi, başında bulundukları partilere de hiçbir faydaları dokunmadı. Her seçimde yenildiler ama sanki gökten yağmur yağıyormuş gibi ‘Ya Rabbi şükür’ deyip yollarına devam ettiler.” şeklinde konuştu.
“Suriyeli misafirlere sahip çıkmaya devam edeceğiz”
Erdoğan, pek çok ile, ilçeye, hatta köye yayılan Suriyeli misafirlere, ensar anlayışıyla sahip çıkmaya devam edeceklerini söyledi.
Valilerden, bu konuda hiçbir aksaklığın, hiçbir nahoş durumun yaşanmaması için özel önem ve hassasiyet beklediğini dile getiren Erdoğan, “Sıkıntılar olabilir, doğrudur. Bunlar gelmediği zaman sıkıntılar olmuyor muydu? Yine aynı sıkıntılar, benzer sıkıntılar oluyordu. Ama unutmayalım ki dara durmuş ve dara düşmenin ötesinde bombaların altında kalan bu insanlara, bu millet kucağını açmak suretiyle hem insani hem vicdani hem de İslami bir görevi yerine getirmiştir” diye konuştu.
“Suriye içinde örgütlenen ve 120 ülkeyle bizim de desteklediğimiz muhalefet, tam netice almaya yaklaşırken, bir anda DAEŞ diye bir örgüt icat edildi, işler tepetaklak oldu” ifadesini kullanan Erdoğan, Irak’ta bir önceki hükümetin yanlışları sebebiyle yaşanan derin kırılmaları fırsat bilen örgütün, burada da süratle etkin hale geldiğini kaydetti.
“Aslında ortada tanımlanabilen tabanı, tanımlanabilen hiyerarşisi, tanımlanabilen hedefi olmayan bir yapı var” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bölgenin kendi içinde ve küresel düzeyde pek çok hesap, bu çatı altında, bu isim altında görülmeye çalışılıyor. Bu örgütün bir proje ürünü olduğunu anlamak için öyle çok derin siyasi analize falan ihtiyaç yok, her şey ortada. Musul’da kütüphane yakan, camileri yakan yıkan, aynı şekilde türbeleri yakan yıkan bu örgütle, ülkemizde okulları yakan örgüt arasında aslında hiçbir fark yok. Onlar da yeri geldiğinde camileri de yakıp yıkıyorlar, hiçbir fark yok, okulları aynı şekilde yakıp yıkıyorlar.”
Türkiye’nin Suriye ile 911 kilometrelik sınırı bulunduğunu, sınır hattının ötesinin, iki farklı örgütün kontrolü altında olduğunu dile getiren Erdoğan, “Irak’ta ise sınırlarımızın bulunduğu Kuzey Irak yönetimi ile merkezi hükümet arasında ciddi sorunlar var” dedi.
Böyle bir ortamda Türkiye’nin, bir yandan kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlamaya, diğer yandan bu ülkelerdeki kardeşlerinin sıkıntılarına çare olmaya çalıştığını dile getiren Erdoğan, “Daha da üzüntü verici olanı, böyle bir ortamda dahi ülke içindeki siyasi partilerin birlik beraberlik içinde hareket edemiyor olmasıdır” görüşünü paylaştı.
“Vatanı satmak nasıl olur biliyor musunuz”
Süleyman Şah Türbesi’nin nakli konusundaki tartışmalara değinen Erdoğan, dün Türkiye’nin “Suriye’de maceraya sokulmaması gerektiğini” haykıranların, bugün hilafıhakikat olduğunu bile bile ricattan, toprak kaybetmekten söz ettiklerini söyledi.
Üstelik bu konuda sadece hükümeti, iktidar partisini eleştirmekle kalmadıklarını, kendisini, Genelkurmay Başkanı’nı, komutanları ve onların nezdinde tüm Silahlı Kuvvetleri hedef aldıklarını anlatan Erdoğan, “Halbuki gayet başarılı bir operasyon yapılmıştır. Orada bizim bir metrekare toprağımız kaybolmamıştır, tam aksi olmuştur. Şu anda belki de dünyanın en netameli, en sıkıntılı olan bölgesine girildi, oradaki askerlerimiz ve manevi emanetlerimiz alındı, ülkemiz sınırına yakın bir yere nakledildi” diye konuştu.
Hükümeti ve Türk Silahlı Kuvvetlerini bir kez daha tebrik eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yeri daha önce çeşitli sebeplerle iki defa değişmiş bir türbeyi üçüncü defa taşımış olmayı, ‘vatanı satmak’ olarak nitelendirenler, açık söylüyorum, vatan kavramının ne olduğunu bilmeyenlerdir. Vatanı satmak nasıl olur biliyor musunuz? Vatanı satmak ortadaki açık gerçeğe, somut bilgilere rağmen kahraman askerlerimizi orada tehlikeye atmakla olur. Vatanı satmak, kendi dirayetsizliğiniz, kendi iş bilmezliğiniz yüzünden ülkeyi kriz üzerine krize sokmakla olur. Vatan satmak, bu topraklarda bin yıllık ortak geçmişi olan insanların birliğini beraberliğini, kardeşliğini sağlayamayarak, ülkenin maddi, manevi kayıplara uğramasına göz yummakla olur. Vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur.”
Erdoğan, Türkiye’yi hemen yanı başındaki kaos ortamına sokmak isteyenleri engellemek için stratejik bir hamle yapmanın, Çözüm Süreci ile ülkenin kanayan yarasına, milletin dağlanan yüreğine merhem olmaya çalışmanın, ekonomiyi ve onunla birlikte refahı 12 yılda üç kat büyütmenin, ülkeyi tarihinde görülmemiş yatırımlarla buluşturmanın vatana hizmet demek olduğunu vurguladı.
“İşte sene 1980-82, kişi başı milli gelir bin 567 dolar, şu anda hamd olsun 11 bin dolar. Nerelerden nerelere geldik. Yeterli mi? Değil, daha fazla olması lazım” şeklinde konuşan Erdoğan, vatana hizmetin enflasyonu ve faizi düşürerek lobilere aktarılan kaynağı ülkeye ve millete hizmet için yatırıma dönüştürmek olduğunu söyledi.
Bugüne kadar vatana hizmet etmenin çabasını gösterdiklerini anlatan Erdoğan, “Sizler valisi olduğunuz şehirlerin 12 yıl önceki durumuyla bugünkü durumunu sürekli olarak kıyaslamak ve bunu iyi bilmek durumundasınız. Yapılanlar ortada” ifadesini kullandı.
“Bizi vatanı satmakla itham edenlerin, bu ülkeye ve bu millete verdikleri zararı anlatmaya kalksam, sokağa çıkacak yüzleri kalmaz. Bunları iyi tanırım” diyen Erdoğan, “Gerçi bu onlar için alışılageldik bir şey. Türkiye’ye ve milletimize hiçbir katkıları olmadığı gibi başında bulundukları partilere de hiçbir faydaları dokunmadı. Her seçimde yenildiler ama sanki gökten yağmur yağıyormuş gibi ‘Ya Rabbi şükür’ deyip yollarına devam ettiler” görüşünü bildirdi.
Kendilerinin, vatan, millet sevgilerini yaptıkları hizmetlerle sayısız defa ispatladıklarını dile getiren Erdoğan, Süleyman Şah meselesinin ne olduğunu, herkesin gayet iyi bildiğini söyledi.
Türkiye’nin ne herhangi bir hakkından vazgeçtiğini ne de kendisine ait bir karış toprağı terk ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tamamen kendi stratejimiz, kendi planlamamız, kendi icramız olan bir operasyonla türbenin yerini değiştirdik. Bu öyle bir günlük, iki günlük, bir hafta, bir aylık bir çalışmanın neticesi değil. Aylardır üzerinde çalıştığımız, ta Başbakanlık dönemimden itibaren bir süreçtir ve Cumhurbaşkanı olduğum andan itibaren de gerek dar kapsamlı yaptığımız çalışmalarda, toplantılarda da sürekli bunu görüşerek en sonunda nihai kararı verdik ve bu adımı attık” bilgisini verdi.
“Sistemi kökten değiştirmeden bu yapının ıslahı mümkün değildir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinin Türkiye için birçok bakımdan önemli olduğuna dikkati çekti.
Bu seçimlerin huzur, güven içinde demokrasiye yakışır bir ortamda geçmesi için valilere önemli görevler düştüğünü ifade eden Erdoğan, seçim ortamını zehirlemeye yönelik birtakım gayretlerin şimdiden başladığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilere şöyle seslendi:
“Sandıktan umudunu kesenlerin sandığı provoke ederek, kendilerine bir inisiyatif oluşturma çabalarına özellikle sizler dikkatli davranmalısınız. Oy kullanan her vatandaşımızın tercihini kendi iradesiyle yapması, sandıktan da o iradenin çıkması demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bu namus da öncelikle sizlere emanettir. Milletin namusu olarak kabul ettiği sandığa sahip çıkamayan yönetici, şehrine de sahip çıkamaz, ülkesine de sahip çıkamaz. Seçim ve sandık güvenliği konusunda en küçük zafiyetin yaşanmasına asla izin verilmemeli. Bu konuda her birinizin azami dikkati, gayreti, titizliği göstereceğine inanıyorum.”
Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarının da ülkedeki yönetim sisteminin geleceği bakımından kritik öneme sahip olduğuna işaret ederek, seçim sonuçlarına göre yeni anayasa ve başkanlık sisteminin gündeme geleceğini dile getirdi.
Başkanlık sisteminde, yerel yönetimlerin daha da güçleneceğini, daha da etkin hale geleceğini belirten Erdoğan, bu sistemde başkanlığın merkezdeki gücünün, bir yandan Meclis ile diğer yandan yerel yönetimlerin sahadaki gücüyle dengelendiğini aktardı.
Bu sisteme geçildiğinde valilerin farklı bir konuma gelmesinin, daha geniş yetkileri bulunmasının mümkün olabileceğini dile getiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Esasen cumhurbaşkanının doğrudan halkın oylarıyla seçilmesi, bu konuda atılmış ilk adımdır. Şimdi bu adımı daha da ileriye taşıyıp, güçlü bir başkan, güçlü bir meclis ve güçlü yerel yönetimlerden oluşan ülkemizin, devlet geleneğine ve milletimizin ihtiyaçlarına uygun bir sisteme geçmenin vakti gelmiştir. Bugüne kadar meşruiyetini özellikle de millete değil mevcut sistemin içine gizlenmiş mekanizmalara borçlu olanların feveranları boşunadır. 1960 ve 1980 darbeleriyle kurulan vesayet düzeni, Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştıramaz. Biz 12 yıl boyunca bu oligarşik yapıyla mücadele ettik. Geldiğimiz noktada da görüyoruz ki sistemi kökten değiştirmeden bu yapının ıslahı mümkün değildir. Türkiye’nin demokratik olgunluğu, başkanlık sistemine geçişi sağlayacak düzeye gelmiştir. Yeni Türkiye, yeni anayasa ve başkanlık sisteminin sağlayacağı güçlü zemin üzerinde yükselecektir. Bu sadece bir sistem değişikliği değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası meselesidir.”
“Çok açık, çok net söylüyorum, bal gibi de olur”
Zaman zaman “Türk tipi başkanlık sistemi olmaz” denildiğini aktaran Erdoğan, “Çok açık, çok net söylüyorum, bal gibi de olur. Niye olmazmış” diye konuştu.
Dünyadaki başkanlık sistemlerinin hepsinin birbirinin aynısı olmadığına işaret eden Erdoğan, “Amerika’da farklı bir başkanlık sistemi var, hemen güneyine iniyorsun, Meksika’da farklı bir başkanlık sistemi var. Gidiyorsun Küba’ya farklı, Arjantin farklı, Brezilya farklı, hepsi farklı, Rusya’ya gel farklı, Fransa’ya geliyorsun yarı başkanlık sistemi. Farklı farklı sistemler var” değerlendirmesinde bulundu.
“Biz ne diyoruz, bir arı maharetiyle şöyle çiçeklerden nasibimizi alalım, ondan sonra balımızı yapalım. ‘Kendi geleneklerimiz, kendi göreneklerimizde de çerçevelenmiş, işte bizim başkanlık sistemimiz’ der, bununla beraber geleceğe yürürüz” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şu anda Amerika, Latin Amerika, Rusya, Avrupa vs. buralardaki sistemler olmazsa olmaz değil. Bunlar da birçok testlerden geçti. Biz de kamuoyunda bunu tartışarak, sivil toplum örgütlerimizle bunları tartışarak, müzakere ederek, akademisyenlerimizle, hepsiyle bunu müzakere ederek bir yere oturtmalı, çünkü artık patinaj yapıyoruz. Yani bu patinaj yapmaktan kurtulmamız lazım, sıçramamız lazım. Çok daha rahat, çok daha ilerilere hızla ulaşmamız lazım. Bunu sizler de zaten kendi vilayetlerinizde yaptığınız çalışmalarda da aslında görüyorsunuz.”
“Milletle el ele vererek yeni Türkiye’yi inşa edeceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada ve bölgede yaşanan değişim karşısında, Türkiye’nin gücünü, iddialarını ve hedeflerini statükocu bir anlayışla koruyamayacağını söyledi.
Tarihe, kültüre, ihtiyaçlara ve günümüz dünyasındaki gelişmelere uygun bir değişimin Türkiye’nin hayrına, yararına olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Tek parti döneminin hastalıklı yapısını, 2015 Türkiye’sine teşmil etmek isteyenler bir kez daha hüsrana uğrayacaklardır” dedi.
Erdoğan, milletle el ele vererek yeni Türkiye’yi inşa ve ihya edeceklerini söyledi.
Çözüm Süreci’nin ülkenin geleceği açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, milletin ve bölge halkının desteğiyle süreci önemli bir noktaya getirdiklerini ifade etti. Erdoğan, şunları kaydetti:
“Açık konuşmak gerekirse, bölgemizde yaşanan kaos ortamı ve muhataplarımızın güçlü siyasi irade sergileme konusundaki yetersizlikleri, sürecin daha sancılı geçmesine yol açıyor. Biz buna rağmen ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceği için Çözüm Süreci’nin başarıya ulaşmasını arzu ediyoruz. Bunun için bugüne kadar her türlü gayreti gösterdik, her türlü fedakarlığı yaptık. Ancak bu konudaki hassasiyetimizin, titizliğimizin istismarına da rıza gösteremeyiz. Biz Çözüm Süreci’ni silahlar ebediyen sussun, anaların gözyaşları dinsin diye yürütürken, silahların şehirlere indirilmesine, insanımızın yüreğinin her gün kan ağlamasına da izin veremeyiz. Her ne kadar birileri bunu arzu ediyorsa da biz buna ‘evet’ diyemeyiz.”
“Parlamento terörize edilme yeri değildir”
Sokakları ve parlamentoyu terörize ederek çözüm olmayacağını belirten Erdoğan, “Parlamento terörize edilme yeri değildir. Parlamento teröristlerin gösteri alanı da değildir. Bu konuda hassas olmamız lazım. Şekli de olsa bunu yapmanın bu millete saygısızlık olduğuna ve o parlamentoya saygısızlık olduğuna inanıyorum” görüşüne yer verdi.
Erdoğan, tehditle, tedhişle, baskıyla, sindirmekle çözüm olmayacağını ifade ederek, silahın, molotofkokteylinin, yakmanın, yıkmanın, saldırının olduğu yerde çözümün olmayacağını söyledi.
Kendilerinin bütün bunların olmasını istemediklerini için Çözüm Süreci dediklerini anlatan Erdoğan, “Demokrasinin, hukukun, güvenliğin işlemediği yerde çözüm olur mu?” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi iradenin ilgili devlet kurumlarıyla birlikte Çözüm Süreci’ni devam ettirdiğini ve ettireceklerini kaydetti.
Güvenlik paketinin yasalaşmasını önlemek için meydan savaşı
Kamu düzenine halel getirecek hiç bir eyleme, hiç bir teşebbüse de izin veremeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, Meclis’te görüşülmekte olan İç Güvenlik Paketi’nin bu bakımdan önemli imkanlar getirdiğini söyledi. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Tabi bu konuda da ibret verici bir durumla karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında kurulan 2 artı 1’lik koalisyon, şu anda da bakıyorsunuz, bir başka siyasi partinin de katılımıyla Güvenlik Paketi’nin yasalaşmasını önlemek için adeta meydan savaşı veriyor. İşte poşulu suratlar, kürsüye getirilen bombalar, kırılan mikrofonlar, konuşmacılara ve divan başkanına yönelik saldırılar, hakaretler ve daha neler neler…
Ben bir bayan Meclis Başkanvekiline karşı kullanılan ifadeleri burada ifade etmekten teeddüp ederim. Bunlar nasıl bayan milletvekilidir, bunlar nasıl erkek milletvekilidir? Bir bayan Meclis Başkanvekiline karşı bu ifadeler nasıl sergilenebilir, nasıl söylenebilir? Gören de düşman meclisin kapısına dayandı onunla mücadele ediyorlar sanır. Daha düne kadar yan yana gelemez zannettikleriniz, bakıyorsunuz burada can ciğer kuzu sarması olmuşlar. Ana muhalefet partisinin bir milletvekili Genel Kurul’da bunları yapıyor. Bu arada da Meclis’i affedersiniz, adeta kusura bakmayın affınıza sığınıyorum, ahıra benzeten tweetler atıyor. Bir diğer muhalefet partisinin milletvekili televizyonda güya düzenlemeyi eleştiriyor ama söylediği şeyler, görüşülen metinde yok. Bunların millete saygıları olmadığı gibi, içinde kendilerinin de yer aldığı Meclis’e de saygıları bulunmuyor. Biz bunların demokratlığının, milliyetçiliğinin de sahte olduğunu, illüzyon olduğunu zaten biliyorduk. Bu vesileyle milletimiz de bir kez daha bunları görmüş oldu.”
“Taviz tavizi doğurur”
Ortada kamu düzenini güçlendirmeye yönelik bir paketin bulunduğunu ifade eden Erdoğan, hükümetin ve milletvekillerin dirayetiyle bu paketin en kısa sürede yasalaşacağına inandığını belirtti.
“Engelleseler de er veya geç bu çıkacak” diyen Erdoğan, artık sokaklarda yüzü maskeli, eli sopalı gruplar görmek istemediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Erkeksen, erkek gibi dolaş, ne kadın eteği ile dolaşıyorsun? Öbür tarafta eğer terörist değilsen, maskeyle yüzünü niye örtüyorsun. Açık dolaş. O molotof kokteylleri, o havai fişekleri, o yanan, yıkılan esnaflarımızın dükkanları, kamunun araçları, vatandaşın araçları bunlar bir vatanseverlik midir? Bunlar bir milliyetperverlik midir? Ekranlarda yanan araçlar, hendeklerle kapatılan sokaklar, ellerinde okul çantasıyla dehşetle özellikle kaçışan çocuklar, zorla kapatılan kepenkler görmek istemiyoruz. Demokratik bir imkan olan gösteri hakkını kullanmak başka bir şey, bunu bahane ederek bir şehri, bir caddeyi savaş alanına çevirmek başka bir şey”
Valilere seslenerek “taviz tavizi doğurur, bunu biliniz” diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Eğer bu tür girişimler varsa tüm gücünüzle emniyet teşkilatlarıyla, jandarmamızla, her şeyiyle bunların karşısına dikilmek şarttır. ‘Gerilim olur’, gerilim değil, bizim görevimiz nedir? Bu tür eylemlere, bu tür gösterilere anında müdahale etmek ve onların müdahale alanını bir defa daraltıp ortadan kaldırmaktır. Bunlar, bu müdahaleyi bulduğu sürece ne yapacaktır, yakıp yıkmaya devam edecektir. ‘Biz devletten daha güçlüyüz’ diyeceklerdir. Yaptıkları da bugüne kadar zaten budur. Öyleyse, biz devletin gücünü ortaya koymamız lazım. Vatandaş da o zaman ‘benim devletim var’ diyecek, ‘ben devletime inanıyorum, devletim beni koruyacaktır’ diyecek. Ama devletine güvenemediği anda, orada bir zaafa düştüğü anda bilesiniz ki, 7 Haziran farklı gelişir” görüşüne yer verdi.
Demokratik hakların kullanılmasına sonuna kadar saygılarının olduğunu belirten Erdoğan, “Miting mi yapacak gelsin yapsın, basın bildirisi bahane hep bu. Bin kişiyle, 1500 kişiyle basın bildirisi olur mu? Basın bildirisini okuyacaksan, derneğinde oku veya bir salon kirala orada oku. Hepsi bunların ‘nasıl biz, şu işi farklı yerden döner dolaşır yaparız’ buna yönelik işler” ifadelerini kullandı.
“Yaşanacak kırılma, süreci tehlikeye atar”
“Sokakların terörize edilmesine, vatandaşımızın huzurunun kaçırılmasına en küçük bir müsamahamızın olmaması lazım” diyen Erdoğan, “milletimizin yüreğini burkan manzaraların yaşanmasının önüne geçmek zorundayız” dedi.
Çözüm Süreci’ni milletin onayı ve desteğiyle başlattıklarını, aynı şekilde de bugüne getirdiklerini anlatan Erdoğan, “Burada yaşanacak bir kırılma, sürecin geleceğini tehlikeye atar. Karşı taraf tam da bunu amaçlıyor, bunu istiyor. Sözlü ve fiili provokasyonlarıyla, tahrikleriyle hem hükümeti, hem milleti bu süreçten vazgeçirmek bıktırmak istiyorlar. Bize düşen hem bu oyunu bozmak, hem de milletimizin yüreğini kanatacak manzaraların ortaya çıkmasına mani olmaktır. Bu ikisini birlikte yapabileceğimize inanıyorum” görüşlerine yer verdi.
“Bölgedeki valiler Çözüm Süreci ile ilgili umutları canlı tutmalı”
Valilere bu konuda çok önemli görevler düştüğünü dile getiren Erdoğan, bölgede görev yapan valilerin öncelikle oradaki insanların Çözüm Süreci ile ilgili umutlarını, beklentilerini, heyecanlarını canlı tutması olduğunu söyledi.
Erdoğan, valilerin STK’larla da çok sıkı ilişkileri olması gerektiğine işaret ederek, kanaat önderlerini yanlarına çekmek suretiyle bu süreci beklenilen istikamette olgunlaştırmaları gerektiğini söyledi. Erdoğan, “sürece yönelik tehditlerin en büyük panzehiri budur” dedi.
Diğer bölgelerde görev yapan valililerin de vatandaşlara bu meselenin önemini anlatmaları gerektiğini ifade eden Erdoğan, sabırla, dirayetle, kararlılıkla netice alınabileceği hususunda kendilerini ikna etmeleri gerektiğini kaydetti.
Valilere “sizlere güveniyorum” diyen Erdoğan, “inşallah hep birlikte ülkemizin bu meselesini hal yoluna koyacak, milletimizin geleceğine güvenle bakmasını temin edeceğiz” görüşüne yer verdi.