Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan’a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı basın açıklamasından sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Avrupa Parlamentosu’nda bugün 1915 olaylarına ilişkin bir karar tasarısının oylanacağı hatırlatılarak, tasarının geçmesi halinde Türkiye’nin AB’ye yönelik bir adım atıp atmayacağının, ABD ile de temasları olup olmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, “Ne tür karar verirler veya verecekler onu bilemem fakat benim bildiğim, inandığım bir şey var; biz niye millet olarak veya medyamız niçin savunmada duruyoruz, bunu anlamakta zorlanıyorum. Benim Cumhurbaşkanı olarak savunma derdim yok” diye konuştu.
Türkiye’nin üzerinde “soykırım” lekesi ve gölgesinin söz konusu olmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Ermenistan başta olmak üzere parlamentolarının kapısını onlara açan milletlere sesleniyorum; benim ülkemde vatandaş ve vatandaş olmayan 100 bine yakın Ermeni var. Acaba kendi ülkelerinde kaç Ermeni var. Biz ülkemizdeki Ermeni vatandaşlarımıza karşı bugüne kadar herhangi bir tersliğimiz, diğer vatandaşlarımızdan farklı olumsuz muamelemiz oldu mu? Dininde, yaşamında, ülkemizin her türlü imkanlarından istifadede gerek vatandaş olan Ermeniler gerek olamayan ama ülkemizde kendi ülkelerinden kaçıp gelerek bulunan Ermeniler noktasında, bunları ‘deport’ edebiliriz, etmedik. Biz bunları ülkemizde hala misafir ediyoruz. Bunu gösteren bir ülkeye karşı bu tavrı anlamak mümkün değil.”
Erdoğan, Van Gölü’ndeki Akdamar Adasında Ermeni Ortodoks Kilisesinin restorasyonunun ve renovasyonunun devletin kasasından yapıldığını anımsatarak, günümüzde burada ayinlerin yapıldığını belirtti. Başka yerlerle ilgili taleplerin de karşılandığını ifade eden Erdoğan, “Bütün bunları yapan bir ülkeye karşı böyle bir tavrın içine girmek kabullenilebilecek bir şey değildir” dedi.
AP’nin bugün nasıl bir karar alacağını bilemeyeceğini dile getiren Erdoğan, “Hangi tür kararı alırsa alsın bir kulağımızdan girer, öbür kulağımızdan çıkar çünkü Türkiye’nin böyle bir vebali, böyle bir suçu kabul etmesi asla mümkün değildir. Bunu herkesin bilmesi lazım” diye konuştu.
Erdoğan, ABD ile ilişkilerde de bu konuları her zaman konuştuklarını söyledi.
AP Başkanı Martin Schulz’un geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret ettiğini de anımsatan Erdoğan, “Kendisi düşüncelerini söyledi. Sizlerin sorduğu soru istikametinde cevap vermedi. Tam aksine ‘Ben de aynen sizin gibi düşünüyorum, Türkiye için böyle bir şey söz konusu olamaz’ dedi. Arkadan farklı bir şey çıkacaksa ne olur? Çıktığı zaman gereken cevabı yine veririz. Bizim böyle bir sorunumuz, derdimiz yok” dedi.
“Devletin raporlarıyla ilgileniyorum”
HDP’nin Ağrı’daki çatışmayla ilgili görevlendirdiği heyetin raporunda, “devletin ateşkesi ihlal ettiği”, “valiliğin provokasyonu hazırladığı” yönünde ifadeler bulunduğunun belirtilmesi üzerine Erdoğan, “O raporlarla ben pek ilgilenmiyorum. Devletin kurumlarının bana verdiği raporlarla ilgileniyorum” diye konuştu.
Devletin kurumlarının raporlarına göre kayıtlar, görüntüler ve fotoğraflarla her şeyin önlerinde olduğunu ifade eden Erdoğan, “Onların anlattığı gibi televizyonlarda dinlediğimiz kadarıyla, böyle bir şey asla söz konusu değil” dedi.
Erdoğan, devletin tüm kurumlarının, gerek polis gerek asker gerek jandarma tüm güvenlik güçlerinin, ülkenin dört yanında her an istim halinde olmasının görevleri olduğunu belirterek, “Bu, Diyadin’de de olsa böyledir, Edirne’nin en ücra köşesinde de olsa böyledir. Bunları yerine getirmek durumundadır. Her an istim halinde olması lazım” diye konuştu.
Alınan istihbarat uyarınca askerin görevini yaptığını ve tedbir aldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Tedbirini alan askerlerimize ilk silahlı müdahale bölücü terör örgütü tarafından gelmiş, ilk etapta biri ağır olmak üzere dört askerimiz yaralanmıştır. Dört askerimiz yaralanırken ne yapacaklar? Sessiz mi kalacaklar? Gereken cevabı vermeyecekler mi? Gereken cevabı verdiler ve beş bölücü terör örgütünün elemanı öldü, onlardan da bir yaralı var. Biz yaralılarımızı orada bırakmışız, yaralılarımızı da partilerinin mensupları alıp gelmiş. Böyle bir şey söz konusu değil. Fotoğraflarda, bütün çekimlerde hepsi. Helikopterler defaatle almak için gittiler, helikopterlerimizden birini de taradılar ve çekilmek zorunda kaldı. Bunların çözüm süreci diye bir derdi yok. Bunların bu ülkede refah, huzur diye bir derdi yok. Biz bunları 6-7-8 Ekim olaylarında çok daha yakından tanıdık. Son olay olarak söylüyorum. Ve 7 Haziran seçimleri yaklaşıyor. ‘Acaba biz seçimi, barajı nasıl garantiye alırız’ diye yine terör estirmeye ve baskı oluşturmaya başladılar. Bu baskılarla birlikte de kendileri için bir zemin oluşturmanın gayreti içindeler. Olay budur.
Nitekim Eş Başkan olarak meydanda dolaşan zat, şahsıma da meydan okumalar yapıyor, iktidara da meydan okumalar yapıyor. Sen işine bak. Önce bir siyasi partinin başı olarak yapman gerekeni yap. Bakıyoruz ki işin arkasından ne yazık ki kendileri çıkıyor. ‘HDP’liler yaralıları kurtardı’ dediğin zaman kendini ele verirsin. Bunun alternatifi de orada söylenir. Nedir bunun alternatifi? Sivil köy korucularının olduğu vatandaşlarımız da devreye girmiştir ama aslolan askerlerimiz, jandarmalarımız yaralılarımızı kurtarmıştır. Olayın aslı budur.”
“Kazakistan Türkiye’nin stratejik ortağıdır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kazakistan, Türkiye’nin sadece dostu, kardeşi değil aynı zamanda stratejik ortağıdır” diyerek, “Kazakistan ile ilişkilerimizin daha ileri götürülmesi, hedeflere çok daha süratle ulaşılması, işbirliği imkanlarımızın geliştirilmesi noktasında neler yapabileceğimizi görüşme imkanımız olacak” şeklinde konuştu.