Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nde (NASA) görev yapan Türk astrofizikçi Umut Yıldız, 5 Eylül 1977’de fırlatılan Vogayer 1 uzay aracının güneş sistemi dışında yolculuğuna devam ettiğini belirterek, “Voyager 1, ilk yıldızla ancak 40 bin yıl sonra karşılaşacak” dedi.
NASA’da astrofizik ve veri bilimi alanlarında araştırmacı olarak görevli Türk bilim adamı Dr. Umut Yıldız, Ordu’da düzenlenen ‘Mars Robotları ve Gözlem Teknolojileri’ adlı seminerde yaptığı konuşmada, 5 Eylül 1977’de fırlatılan 815 kiloluk insansız uzay aracı Voyager 1’in güneş sistemi dışındaki yolculuğuna devam ettiğini ve 40 bin yıl sonra Zürafa takımyıldızındaki 1.6 ışık yılı uzakta bulunan AC+79 3888 yıldızına ulaşmasının planlandığını belirtti.
Şu anda Güneş’ten 5 trilyon kilometre uzaklığa kadar ilerleyerek, yıldızlar arasındaki soğuk boşlukta yer alan Voyager 1’in Güneş’in etkisinden tamamen kurtulduğunu belirten astrofizikçi Umut Yıldız, Voyager 1’in yıldızlar arasındaki kozmik alana ulaşmasının, insanoğlunun uzayda ilerlemesinde tarihi bir dönüm noktası teşkil ettiğini söyledi.
Güneş sisteminden henüz çıkan Voyager 1’in en yakın yıldıza iki ışık yılı sonra ulaşmasının beklendiğini dile getiren Yıldız, “Bu da yer yüzünde kullanılan takvimde 40 bin yıla tekabül ediyor. 40 bin yıl sonra Zürafa takımyıldızındaki 1.6 ışık yılı uzakta bulunan AC+79 3888 yıldızına ulaşması bekleniyor. 2020 yılında platinyum pilleri tükenecek olan Voyager 1’in misyonu sürecek. Aracın insanlık yok olsa bile milyarlarca yıl yoluna devam edeceği öngörülüyor” diye konuştu.
Vogayer 1 aracında dünya dışı akıllı yaşam formlarının ya da gelecekteki insanların bulması niyetiyle dünyadaki hayatın ve kültürlerin çeşitliliğini gösteren seçilmiş sesler ve görüntülerden oluşan bir altın plak bulunduğunu belirten Yıldız, “Vogayer 1’de 115 fotoğraf, 22 müzik parçası ve 39 değişik sesin yanı sıra 55 dilde selamlamayı içeren 30 santimetrelik bakır kaplı iki altın disk bulunuyor. Mesajlar arasında 1977 yılında seslendirilen Türkçe selamlama konuşması ’Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız, sabah şerifleriniz hayır olsun’ şeklinde seslendirilmiş. Sesin biraz garip olması seslendiren kişinin Türkçe bilen bir yabancı olan ‘Peter Ian Kuriholm’ olmasından kaynaklanıyor. Seslendirme 1977 yılında yapıldığı için günümüzde bize garip ve ilginç geliyor” şeklinde konuştu.