Her sene havaların ısınmasıyla birlikte hayvanlarını Uludağ’ın zirvesine çıkaran çobanlar, kışın kapıyı çalmasıyla dağdan inmeye başladı. Yaklaşık 3 ay kadar Uludağ’da kalan çobanlar doğal şartlarda beslenen küçükbaşlarının sütünden peynir, yoğurt, kaymak yaparak Uludağ’a gezmeye gelenlere satıyor.
Uludağ’ın endemik bitki türlerinden beslenen koyunlar kış ayları gelmeden önce tüm yaz beslendikleri verimli dağlardan kışı geçirmek için köylerine indiriliyor. Yolculuğun 2 gün sürdüğü göçte, Uludağ’ın zirvesinden Mürseller ve Kirazlı köylerine kadar yürüyerek inen çobanlar, sonraki seneye kadar çıkamayacakları zirveden yazın topladıkları otları hayvanlarına kışın da yedirmeye devam edecek.
Hayvanlarını geniş otlaklarda otlatıyorlar
3 ay boyunca yaylada kalan hayvanlar 2 bin 543 metre rakımda besleniyor. Yüksek rakımlarda ağaçsız bölgede uzayan otlar için adeta birer biçme makinesi olan koyunlar, Uludağ’ın ekolojik dengesine ciddi faydalar sağlıyor. Çobanlar, Uludağ’ın endemik bitki türlerini yiyen hayvanlarının etinin ve sütünün çok leziz olduğunu söylüyor.
Geceleri koyunları köpekler koruyor
Yaylalarda geceleri kurt saldırılarına karşı özel olarak eğittikleri köpeklerle sürüleri koruyan çobanlar, hayvan saldırılarına maruz kalmamak için köpek beslediklerini söyledi.
Yıllardır Uludağ bölgesinde çobanlık yapan 56 yaşındaki Hasan Sevinç, “40 yıldan beri hayvancılık yapıyorum, uzun yıllardır yaylalara çıkıyoruz. Temmuz ayının başında yaylaya çıkıyoruz, 3 buçuk ay yaylada kalıyoruz. Ekim, kasım ayları gibi geri dönüş yapıyoruz. Uludağ’da Karagöller mevkiinde yaylacılık yapıyoruz. Uludağ hayvanlarımız için çok faydalı oluyor. Biz dönüşte iki gün yolculuk yapıyoruz, göller bölgesinden zirveye oradan Kırkpınarlar mevkiine iniyoruz. Orada bir gece kaldıktan sonra ertesi gün yaya olarak koyunlarımızla köye iniyoruz” şeklinde konuştu.