Başbakan Binali Yıldırım, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda, son 15 yılda Türkiye’ye doğrudan gelen küresel yatırımın 186 milyar dolar olduğunu belirtti.
Söz konusu rakamın 1989’dan 2003’e kadarki sürede 14 milyar dolar olduğuna dikkati çeken Başbakan Yıldırım, Türkiye’de AK Parti hükümetleri öncesi 5 bin 221 olan küresel sermayeli şirket sayısının, AK Parti döneminde 55 binin üzerine çıktığını vurguladı.
Bu gelişmenin iş, istihdam, katma değer ve refah anlamına geldiğini dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
“Siz her gün Türkiye hakkında olumsuz propagandalar yapanlara kulak asmayın. Karamsarlığa gerek yok. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehditlerin hepsini biliyoruz. Bugün dünyanın hiçbir ülkesinde aynı anda, yurt içinde, yurt dışında üç terör örgütüyle mücadele eden bir ülke yok. Buna bir de darbe koyun. Eğer bu işlerle başka bir ülke karşı karşıya kalsaydı yerle bir olurdu, açık konuşuyorum ama fark nerede? Fark millette. Bu millet istiklaline, istikbaline toz kondurmayan, bu uğurda her şeyi göze alan bir millettir. Dolayısıyla ülkemizin geleceği parlaktır, yarınımız aydınlıktır. Ne yapacağız? Daha çok üreteceğiz, yatırım yapacağız, ülkemize daha fazla güveneceğiz. Daha fazla yatırım yapınca ne olacak? Daha fazla istihdam, üretim olacak. Yeter mi? Ürettiklerimizi de satacağız. Sattığımız zaman refah artacak, bir de adil bölüşüm sağladığımızda gelecek kuşaklarımız, ülkemiz, dünyada parmakla gösterilen ülkeler arasına girecek. Bunda hiçbir tereddüdünüz var mı? Benim yok.”
Bunları yaparken, geçmişte olduğu gibi yine paçalarından tutup aşağı çekmeye çalışanların olacağını belirten Başbakan Yıldırım, Eskişehir’de 2003’ten bu yana yapılan yatırımlara dikkati çekti.
“Kendinizi San Francisco’da zannedersiniz”
Yatırımlara ilişkin örnekler veren Başbakan Yıldırım, “Şu şehrin bir uçtan bir uca, kavşakları alt geçitleri, üst geçitleri… Hep bu kardeşinizin emeği, gayreti vardır” ifadesini kullandı. Yatırımlara ilişkin bilgi veren Yıldırım, “TÜLOMSAŞ’ımız var, yüz yıllık tarihi var, daha fazla. Ne haldeydi biliyorsunuz. Şimdi Amerika’ya, Avrupa’ya son nesil lokomotif yapıyor, tank motoru yapıyor, gemi makinesi yapıyor. Yapacak çünkü 60’lı yıllarda ilk otomobili yapan Eskişehir’dir, Eskişehir’in böyle bir kültürü, birikimi var” dedi.
Eskişehir’in raylı sistemlerde, havacılıkta, eğitimde, sanayide birçok alanda ön plana çıktığını belirten Başbakan Yıldırım, tarih ve kültür şehri Eskişehir’in Osmanlı’nın, modern cumhuriyetin hazırlandığı topraklar olduğunu söyledi. Sabah 736. Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri’ne katıldığını hatırlatan Yıldırım, “Şeyh Edebali ne diyor? ‘Geçmişini unutma ki geleceğini unutmayasın’. Geçmişimizi de koruyacağız geleceğimizi de inşa edeceğiz. Bunun için sorunları torunlara bırakmayacağız.” diye konuştu.
Yıldırım, 2001’de Eskişehir’e karayoluyla geldiğini, Sapanca’dan Bozüyük’e 5 saatte geldiğini anlatarak, salondakilere, “Şimdi ne kadar zamanda gidiyorsunuz” diye sordu. “İki saat” yanıtını alan Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
“İki saat fazla, ‘1 saat’ diyenler var ama unutmayın yolların kralı olmaz, yolların kuralı olur. Hani illa bir şey diyecekseniz yolların mimarı da vardır. Gülümbe rampaları dile gelse de konuşsa. Ne canlar gitti orada. Kamyonun arkasına takıl, gidebilirsen git. Şimdi o vadide delmediğimiz dağ kalmadı. Her taraf, demir yolu, kara yolu, Şimdi Bilecik-Bursa’yı da birleştireceğiz inşallah. Bozüyük’ün çıkışına bakın, başınız döner, bir yerden tünel çıkıyor, bir yerden alt geçit, bir yerden üst geçit, sanki kendinizi San Francisco’da zannedersiniz. Bunların hepsi son 10 yılda oldu. Bugün Ankara’dan Eskişehir’e, Eskişehir’den Ankara’ya seyahat yüzde 79 hızlı trenle oluyor, sadece yüzde 20’si araç kullanıyor. ‘Yollar da güzel ama niye yorulayım’. Oturuyor, rahat, serinde kahvesini içiyor yemeğini yiyor. Eskişehir hızlı trenini yaptıktan sonra vatandaşın biri beni aradı, muziplik olsun, ‘Bir şikayetim var Bakanım’. ‘Buyur’ dedim. ‘Eskişehir’den arıyorum’. ‘Ne oldu’. ‘Ya bir hızlı tren yaptınız kardeşim bizim başımıza dert açtınız’. ‘Ne oldu babam, kötülük mü ettik? Ne güzel rahat, konfor her şey var’ dedim. ‘Ya iyi güzel de bizim damat Ankara’da, eskiden bayramdan bayrama gelirlerdi. Şimdi arıyorlar, ‘Baba kahvaltıya geliyoruz hazırlanın’. Bana yapacağın bu muydu Bakanım’. Kimisine iyi geliyor, kimisine böyle geliyor ne yapalım. Herhalde bu hızlı trenin nimetlerini en güzel anlatan bir olay, yaşanmış bir olaydır.”
“Türkiye 2017’nin ilk çeyreğinde yüzde 5 büyüdü”
Türkiye’nin 2016’da darbe girişimiyle karşı karşıya kaldığını, buna rağmen 2016’nın yüzde 2,9 büyümeyle tamamlandığını kaydeden Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
“Avrupa’dan daha fazla büyüdük. ‘2017’de Türkiye belini doğrultamaz. Turizm çöküyor, ekonomi krize giriyor.’ dediler. Bütün felaket tellalları sokağa çıktı, Türkiye karşısında her türlü aracı, imkanı kullandılar ama hükümet olarak, Cumhurbaşkanı’mızın da riyasetinde çok hızlı kararlar aldık. 250 milyar dolar Kredi Garanti Fonu marifetiyle bir kaynak kullandırdık. Tam 322 bin firma buradan istifade etti ve o kriz söylentileri falan hepsi boşa çıktı. Sonra ne oldu? Yüzde 5 büyüme. 2017’nin ilk çeyreği, yüzde 5 büyüme. İkinci çeyrek bundan da yüksek olacak, merak etmeyin. Yıl sonunu, hedefimiz yüzde 4,4’tür, 5’in üzerinde kapatacağız. Bu oran ne anlama geliyor? OECD ülkeleri içinde en yüksek büyüme. G20 içinde de üçüncü. Kalıcı refah ne zaman ancak mümkün? Daha fazla yatırım, daha fazla üretim, daha fazla istihdam, daha fazla ihracat. Alma ağacının altında oturmayacağız, satma ağacı. Daha çok satmak için gayret edeceğiz. Bu nedenle büyümeyi daha dengeli, daha kapsayıcı, sürdürülebilir kılacak yeni reform, yatırım ve ihracat seferberliğini başlattık. İhracata dayalı büyümenin gerektirdiği adımları atıyoruz.”
“Komşunuzun işini elinden almayın, yeni müşteri bulun”
Yıldırım, ihracat desteklerinin geçen yıldan itibaren üç kat arttığını vurgulayarak, ihracatçıların Kredi Garanti Fonu kredilerini yüzde 100 kullandıklarını hatırlattı. Eximbank’ın imkanlarının genişletildiğini, ihracatçılara yeşil pasaport da verilmeye başlandığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gelin hepimiz ihracatçı olalım. Kafamıza ihracatçı olmayı yerleştirelim, kapı kapı, dünya kazan biz kepçe dolaşalım ama gittiğiniz yerde komşunuzun işini elinden almayın, yeni müşteri bulun. Bir adet var, çorapçı var, bir müşteri bulmuş oraya mal satıyor. Yandaki başka yerden müşteri bulacakken, ter dökecekken gidip diyor ki ‘Ben 10 sent daha ucuza vereyim, benden al.’ Ne faydası var ki bunun? Bizim ülkemize bir hayrı yok. İlave müşteri, ilave kazanç. Buna bakmamız lazım ve uzun vadeli görmemiz lazım. Dünyaya mal ve hizmet ihraç edebiliyorsanız o zaman işte o bahsettiğimiz açık, süratle kapanacak ve bu konuları artık hiç konuşmaya ihtiyaç duymayacağız. Büyümeyi daha çok üretim ve daha çok iç tasarrufla başaracağız.”