ARDA TURAN: “Barcelona’da çok mutluyum ve devam etmek istiyorum. Barcelona benim hayalim ve hayalimi yaşıyorum. Ben kendi performansımla ilgili konuştum. Takım kaptanı olarak kendimi eleştirdim sadece. Bu kötü sonucun altından kalkabiliriz. Hırvatistan maçı, turnuvanın ilk maçıydı. Hata yapabiliriz, daha önce de yaptık ama ayağa kalkmasını bildik. Daha bir maç kaybettik. Halkımız bunu unutmasın. 

İspanya maçında hatalarımızdan ders çıkarıp sonuna kadar savaşacağız.Milli takımda daha hücuma yönelik oynuyorum. Ofansif anlamda daha etkili olmalıyım. Barcelona’da ise orta sahada oynuyorum. Bu seviyeleri oynayan oyuncumuz çok az. Oyuna bakınca 1-0 bizim için çok da kötü bir sonuç olmadı açıkçası…

Hırvat maçında baskıyı hissettik. Turnuva tecrübesini yavaş yavaş kazanıyoruz! İspanya maçında daha diri, arzulu olacağız. İspanya karşısında kazanmamız çok zor ama kazanırsak gruptan çıkabilmek adına önemli bir adım olacak. Takım arkadaşlarım Iniesta, Busquets ve Jordi Alba’yı çok seviyorum, ama bu milli maç elimden gelenin en iyisini yapacağım. Bir şeyi ispatlamaya ihtiyacım yok, bugüne dek ispatlayamadıysam bundan sonra bunu yapmak daha zor olur, çıkıp oynayacağım.

Turnuvada olabilmek bizim için başarıydı. Bundan sonra da oyun olarak kötü performans başarısızlık olur. Futbol mantalitesi olarak, İspanya’yı beğeniyorum. Favorilerim de İspanya ve Almanya. Fransa’nın da ev sahibi avantajı var. Moralsiz olduğum doğru. Ülkemde ve basında hakaret ve eleştiriye varan cümleler, beni üzüyor. Sıkıntımın ve eleştirimin sebebi bu. Genç arkadaşlarımızın eleştirilmesi beni üzüyor. Haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Ülkemde hakaret ve dalga geçmenin eleştiri kıvamına gelmesi beni üzüyor. Genç arkadaşlarımıza bunları yapmak haksızlık”

FATİH TERİM: Biraz hepimiz gülelim, gerginliğe gerek yok” diyerek basın toplantısına gülerek başladı. Artık kulüp takımından, milli takıma gelelim! Barcelona’daki hocası farklı, burası farklı. Farz edelim ki geriye yaslanmak istemiyorsunuz, İspanya sizi yaslamaz mı? Yaslar. Bu gerçeği kabul ederek hareket etmek lazım. Sahada elimizden gelenin en iyisini yaparak oyun oynamaya çalışacağız. Bakalım ne olacak. İspanya dünyanın en iyi takımlarından biri, saygımız var. Ama futbol sahada oynanıyor ve elimizden gelen her şeyi yapacağız.

Büyük bir başarı varsa herkesindir, başarısızlık varsa da paylaşılmalı! Kollektif bir iş, tek başına oyuncu da suçlanamaz. Başarı-başarısızlık da paylaşılmalıdır. Oyuncuların tek başına sorumluluk almasını doğru bulmuyorum, kendi kalesine gol de atsa… Ben milli takımda çok mutluyum, bunu da hep ifade ediyorum. Ancak değişiklik olursa, bunu da saklayamayız, dile getiririz! Kadroda değişiklik olabilir muhakkak. Ülkemiz acımasız derken, başka ülkelerin de acımasızlığı eklenince ortaya hoş olmayan bir tablo çıkıyor. Belli ki Arda çok dolmuş, öyle gözüküyor… Kaybettiğiniz zaman konu olmayacak mevzular büyütülüyor. Kaybettiğimiz zaman hiç konu olmayacak şeyler dramatize ediliyor. Akıl almaz noktalara gidiyor.

Kaybettiğiniz zaman senaryolar değişiyor, akıl almaz noktalara gidiyor. Eskiden gazeteyi yasaklardın, artık sosyal medya var. Milli Takım’ın 1 maç kaybetmesinden sonra bazılarının, inlerinden çıkıp devam etmeleri takım üzerinde sıkıntı yaratıyor. Bir değil, iki, üç, beş de kaybetme hakkı var bu takımın. Her yerde mağlubiyet eleştirilir ama iş ağır noktalara vardı. Alman basını bir espri ile yaklaştı, biz üstüne yaklaştık mevzunun. Ozan’ın saçındayız. Baktığınız zaman genç bir çocuk. Ne yapalım yani Alman basını Ozan’ın saçına espriyle yaklaştıysa? O yüzden mi yedik golü? Böyle bir şey olamaz tabi.

Türk milli takımı, herkes tarafından ‘helal olsun’ cümlesini hak edecek oyun oynadıktan sonra sonucun hiçbir önemi yok. Sanıyorum ki Hırvatistan karşısında takımımızın mücadelesini görmedikleri için insanlar rahatsız oldu. Haklılar. Dünyanın her tarafında mağlubiyet eleştirilir. Ancak Hırvatistan maçından sonra hakarete kaçan yorumlar bizi rahatsız etti.