Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da metro sistemi yeni projelerle genişledikçe ulaşımın İstanbullular için eziyet değil keyif haline geleceğini belirterek, “Şehrin her köşesine dağılan bu dev ulaşım ağı, İstanbul’un cazibesi ve marka değerini de artıracaktır” dedi.
Erdoğan, Levent-Rumeli Hisarüstü Metro Hattı açılış töreninde yaptığı konuşmada, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve projede emeği geçenleri tebrik etti.
Açılan her yeni metro hattıyla İstanbul’u toplu taşımada dünyanın en uzun raylı sistemlerinden birine sahip kent yapma hedefine adım adım yaklaştıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şehrin en doğu ucundan en batısına kadar, en kuzeyinden en güneyine kadar her yerine uzanan raylı sistem hatlarına, sürekli yenilerini ekliyoruz. Marmaray’la bu sistemi denizin altından da birbirine bağlamış, entegre hale getirmiştik. Tabii burada bizim bir aşkımız, bir sevdamız vardı. Neydi o? Biz diyorduk ki, Fatih Sultan Mehmet gemileri karadan yürüttü. Bize yakışan nedir? Biz de denizin altından bunu başarır mıyız? ‘Başarırız’ dedik, kimsenin başaramadığını biz başardık”
“Bu ülkede dikili taşınız olsun”
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün de yapımına hızla devam edildiğini bildiren Erdoğan, “Bundan bile rahatsız oldu? Kim? Muhalefet. Ya bir de bu ülkede dikili taşınız olsun. Bir dikili taşınız olsun. Çünkü bunlar bu ülkede yapmaya değil yıkmaya geldiler” diye konuştu.
“Türkiye’nin ihtiyacı olan koalisyon değil Başkanlık sistemidir”
Ülkenin geldiği yerde yeni araçlara, imkanlara, yani yeni bir yönetim sistemine ihtiyacı olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bugün Türkiye’de yapılmış olan ne varsa, hemen tamamı kalan 30 yıllık tek parti iktidarları dönemin ürünü. Seçimlerde, projesi koalisyon olan bir muhalefet partimiz var veya muhalefet partileri var. Biz koalisyon dönemlerinin Türkiye’ye hep kaybettirdiğini söylüyoruz. Onlar çıkmış, ‘Seçimden sonra yeterli çoğunluğu bulursak koalisyon kuracağız’ diyorlar. Bu ifade ‘Türkiye’ye kaybettirmeye talibiz’ demektir. Yani, ‘İstikrar ve güven istemiyoruz’ demektir. Halbuki biz, artık güçlü tek parti hükümetleri bile ‘Türkiye’ye yetmiyor, bu gömlek bu cüsseye dar gelir’ diyoruz. Yeni Türkiye’yi inşa edebilmek için, yeni anayasa ve onunla birlikte başkanlık sistemine ihtiyacımız olduğunu söylüyoruz. Türkiye’nin geleceği için, ihtiyaç duyduğu proje koalisyon değil işte o budur.”
“Koalisyon demek, kriz demektir”
Erdoğan, koalisyon ihtimaline bel bağlayanların, ülkenin ve milletin değil sadece kendi istikballerini düşünenler olduğunu aktararak, “Bizim milletimiz koalisyonların ne olduğunu çok iyi bilir. Koalisyon demek, kriz demektir. Koalisyon demek, enflasyon demektir, işsizlik, fakirlik ve iflas demektir” dedi.
Bunların geçmişini gördüklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
” Koalisyon demek; bir avuç seçkinin, bir avuç zenginin, bir avuç bürokratın milletin sırtına kene gibi yapışması demektir.Koalisyon demek; IMF’nin kaplarında birkaç yüz milyon dolar için para dilenmek demektir. Koalisyon demek; emeklinin, işçinin, esnafın, memurun kaybetmesi, yüksek faizle parasına para katan üç beş seçkinin de kazanması demektir. Koalisyon demek; eski Türkiye demektir. Biz yeni Türkiye’ye bakıyoruz. Ülkemizi koalisyonla yönetmeye onlar ne kadar hevesliyse inanıyorum ki milletimiz de bu durumdan o kadar endişelidir. Tek başına iktidar olmayı hayal dahi edemeyenlerin koalisyon denen çürük ipe sarılmaları onları kurtarmaz. Tam tersine daha büyük hayal kırıklığına uğratır. Koalisyon bir proje değil, bir kabustur.”