Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Sabancı Üniversitesi Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından gerçekleştirilecek “World Energy Outlook 2014” Raporu’nun Türkiye tanıtımındaki konuşmasında, enerji sektörünün özel sektörle beraber büyüyeceğine işaret ederek, bu kapsamda özel sektörden gelen talepleri varsa kaygı ve endişeleri değerlendireceklerini söyledi.
Dünyada işlerin çok iyi gitmediğine işaret eden Yıldız, ciddi bir adaletsizlik olduğunu, insanların enerji sektörü ile alakalı faydalandıkları kalemler arasında ciddi eksikler bulunduğunu dile getirdi.
Bakan Yıldız, elektrikle tanışmamış 1,3 milyar insan olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
“100 trilyon dolarlık dünyanın GSYH’sı var ve bunun 2 trilyon dolarının enerji yatırımlarında kullanıldığını düşünürsek yüzde 2’lik bir kısımdan bahsediyoruz. Geçen yılki fiili gerçekleşme 1,6 trilyon dolar civarında oldu, yani hala plase edilmeyi bekleyen paralar var, hala sağlam piyasaları yatırıma dönüştürmesi gereken alanlar var. Türkiye dünyadaki enerji politikaları ve stratejileri açısından en tutarlı ülkelerden biri olmaya devam edecek. Şirketler, ülkeler ancak doğru kararlar verebildikleri kadar güçleniyorlar. Biz dünyadaki bu gelişmelerin yanında bu tür dengesizliklerin yanında, Türkiye’de Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay’a varıncaya kadar elektriksiz herhangi bir bölgenin kalmadığını, doğalgazla ilgili noktanın da 2016’nın sonunda, tamamen o noktaya ulaşacağımızı ve aynı şekilde bütün vatandaşlarımızın bundan yararlanacağını söylemem lazım.”
İklim değişikliği ile ilgili noktada Türkiye’nin dünyayı kirletmemeye devam edeceğini ve temizlenmesine katkı sağlamayı bütün politikalarının arasına koyduğunu belirten Yıldız, insanoğlunun kendisine ayrılan kirletme bütçesinin çoğunu tükettiğini, çok az bir marjı kaldığını, önümüzdeki yılın sonunda yapılacak Paris toplantılarında buna ilişkin nihai bir kararın alınmasının gerektiğini söyledi.
“Türkiye, petrol ve doğalgazda gerginliğin tarafı olmayacak”
Yıldız, Arap Baharı ile başlayıp gelinen noktanın Türkiye’nin coğrafyasını daha da önemli hale getirdiğini vurgulayarak, “Türkiye, yer altındayken savaşın, yer üstündeyken barışın gerekçesi olan petrol ve doğalgaza sürekli barış gerekçesiyle beraber baktı ve hiçbir zaman için gerginliğin tarafı olmamaya gayret etti ve bundan sonra da böyle devam edecek” dedi.
Türkiye’nin istikrarlı ve tutarlı politikasının sadece kendi içinde değil, çokça tartışılan AB üyesi ülkelerle beraber de devam ettiğine dikkati çeken Yıldız, son günlerde gündemde olan Güney Akım meselesini örnek vererek şunları söyledi:
“En son Sayın Putin’in ziyaretiyle birlikte Türkiye’nin de içine alındığı bir tartışma platformu oluşturuldu. ‘Türkiye acaba AB’yi mi, yoksa Rusya’yı mı tercih edecek?’ diye. Güney Akım projesinin ortağı ve tarafı olan Türkiye değildir. Dikkatlerden kaçan ya da bilerek kaçırılan bir gerçek var, Güney Akım projesinin ortakları kimler? Eğer bu bir suçsa, ki bize göre suç değil, bu suça iştirak edenler kimlerdir? Her zaman savunduğumuz gibi, Güney Akım, AB üyesi ülkelerin orta ve uzun vadede doğalgazla alakalı probleminin çözümü olması açısından önemli projelerden biridir. Ne kadar fizibıldır, değildir bunu tartışacak olan da yine tarafı olmayan Türkiye değildir. Güney Akım’ın ortakları 3 tane AB üyesi ülkenin firmalarıdır. Ama bize bırakılan algı, ‘Acaba Türkiye Güney Akım tarafına geçtiği zaman AB dengeleri bozulacak mı’ sorusudur. Algı ile gerçeği bir araya getirmemiz ve buluşturmamız lazım. Bu projenin yapılıp yapılamayacağı daha önceden de konuşuluyordu ama Sayın Putin Türkiye ziyaretinde, aslında birçoğumuzun sürpriz olarak gördüğü şekilde, ‘Bundan sonra Güney Akım kapandı, belki Türk Akımı’ndan bahsedebiliriz, Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya gaz satışı bundan sonra geride kaldı’ dedi. Türkiye ne AB üyesi ülke olma ile alakalı girdiği serüvenden vazgeçer ne de Rusya gibi önemli bir komşusundan vazgeçer.”
Taner Yıldız, Rusya’nın Türkiye için, Türkiye’nin de Rusya için önemli olduğuna dikkati çekerek, bu ülkeyle yapılan anlaşmanın bir iyi niyet anlaşması olduğunu, herhangi bir hukuki bağlayıcılığı bulunmamakla birlikte, BOTAŞ ve Gazprom’un görevlendirildiğini, üzerinde çalışacakları, ve Türkiye’nin coğrafyasından kaynaklanan avantajları hangi ölçüde kullanabileceğinin değerlendirilip tartışılacağını aktardı.
“Bizim herhangi bir projeyi, ülkeyi tercih etmemiz, diğerinden vazgeçeceğimiz anlamına gelmez” diyenYıldız, bundan 2 ay ABD ile imzalanan iyi niyet anlaşmasını anımsatarak, “Bu kadar tartışıldığına şahit olmadık. Türkiye özellikle gelişen ekonomisi, büyüyen siyaseti ve ilerleyen yapısı ile birlikte bütün projeleri kucaklayabilecek ve bunların her birisini yönetebilecek kabiliyete sahiptir” diye konuştu.
Yıldız, “Güney Alkım” projesi tartışmaları kapsamında kendilerine “Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ne olacak?” sorusunun sorulduğunu aktardı.
“Biz Güney Akım’ın ortağı değiliz ama TANAP’ın ortağıyız” diyen Bakan Yıldız, şunları kaydetti:
“TANAP’ın en önemli 2 ülkesinden biriyiz Azerbaycan ile birlikte. Şahdeniz’deki hisselerimiz yüzde 19’a çıkartıldı. BP’den sonraki ikinci büyük hissedarız. Azerbaycan’da, Azerbaycan’dan daha çok hisse sahibiyiz. Bunların gözden kaçmaması lazım. TANAP’daki hissemizi de yüzde 20’den yüzde 30’lara çıkardık. Önümüzdeki 4 yıl içinde projenin senkron halinde hizmete alınmasını sağlamamız gerekiyor. Bu zincirin 4 büyük halkası var; Şahdeniz’de gazın üretilmesi, Gürcistan’dan iletilmesi, TANAP’la Türkiye’den devam etmesi, Trans Adriyatik Boru Hattı’yla (TAP) birlikte de İtalya’ya kadar uzanması. Biz fiili olarak para harcamaya başladık. ‘TANAP’ta ne yapıyoruz?’ dersek, bin 800 kilometrelik boru hattının boru ihalesi tamamlandı ve yüzde 80’ini Türk firmalarının aldığı bir yapı ortaya konuldu. İşçilik ihalesi 4 fazdı, 3’ü tamamlandı, kamulaştırmalarla ilgili de 600 kilometrenin kamulaştırması tamamlandı. Yani proje devam ediyor, aynen nükleer güç santralleriyle ilgili aldığımız kararın fiili uygulamaya dökülmesi gibi.”
Bakan Yıldız, konuşmasında petrol fiyatlarında yaşanan düşüşe de değindi. Fiyatlarda meydana gelen düşüşün birçok ülkeyi etkilediği gibi Rusya’yı da etkilediğine işaret eden Yıldız, tüketici ülkelerin fayda sağladığı, üretici ülkelerin de karlarından fedakarlık yaptığı, bütçe hesaplarının tutmadığı bir ortamın olduğunu söyledi.
Libya’da 100 milyar dolar para kazanan Rusya’nın şu anda 140 milyar dolar kaydediyor olmasının, ülkenin çok hazırlıklı olmadığı bir durum olduğunu dile getirenYıldız, konuşmasına şöyle devam etti:
“O yüzden bizler yolumuza devam edeceğiz ama vatandaşımızı ilgilendiren kısımda da çok hızlıca yansıttık. Bu düşüşler vatandaşa bire bir yansıdı. 55 litre deposu olan birisi benzinde neredeyse 50 lira, dizelde ve mazotta da neredeyse 40 lira civarında daha az para ödeyerek deposunu dolduruyor. Bunun toplam tutarı 6 milyar dolar. Doğalgazla ilgili konularda da faz farkı ile yansıdığı için, kamunun ilk defa fırsatı oluştu. Sattığı fiyatın, maliyetinin daha altına inebilecek piyasa fiyatları oluştu. Bu şimdiye kadar olan zararlarını telafi etme şansı olduğunu gösteriyor ama Türkiye özellikle AB üyesi ülkelerle karşılaştırdığımızda, sanayicimiz için en ucuz doğalgazı sağlayan ülke oldu. Şu an da fiili rakamlarla 28 tane AB üyesi ülke arasında doğalgazı en ucuz satan ülkedir. Elektrikte de en ucuz satan ilk 3 ülkeye giriyoruz. Bulgaristan gibi ülkelerin önümüzde olduğunu görüyoruz. Özel sektöre, Türkiye siyasetine duydukları güvenden dolayı teşekkür ediyoruz.”
Bakan Yıldız, karşılıklı güvenin tesis edilmesi kadar muhafaza edilmesinin de önemli olduğunu, endişe kaygılardan uzaklaşılması için gerekli kurumsallaşmaların seçim öncesinde tamamlanacağının bilgisini verdi. Taner Yıldız, şunları kaydetti:
“Herhangi bir özel sektör yatırımcısı endişe duymadan, bütün seçtiği doğru kalemlerle birlikte yatırım yapmaya devam edecek ve Türkiye uluslararası kazandığı başarıları yurt içindeki yatırımcılarla sürdürmüş olacak. Çok tartışıldı ama Türkiye’nin yaptığı önemli tercihlerden bir tanesi, Kuzey Irak petrolleriyle alakalı yaptığı sözleşmelerdi. ‘Türkiye yanlış yaptı, bunu yapmaması lazım’ denildi ama 2 yıl sonra geldiğimiz noktada, Türkiye’nin hem Bağdat hem Erbil’in vardığı uzlaşı ile beraber ne kadar isabetli bir iş yaptığını, Irak’ın normalleşmesi adına ne kadar büyük katkı koyduğunu bir kez daha ortaya koymuş oldu.”
Kendilerine “Türkiye’nin normalleşmesi önemliyken niçin Irak’ın normalleşmesi ile de ilgileniyorsunuz?” sorusunun yöneltildiğini hatırlatan Yıldız, buna, “Sebebi çok basit, eğer Irak’taki IŞİD ve diğer istikrarsızlık unsurları hangi gerekçeyle ilgilendiriyorsa, Irak’ın istikrarı da o gerekçeyle bizi ilgilendiriyor. Bir problem noktası olmaktan çıkartıp, bir fırsat noktası haline getirmek son derece önemli” yanıtını verdi.
Yıldız, 2 hafta önce Bağdat’ın güneyinde bir Türk yatırımcısının kuracağı 3 bin megavatlık elektrik santralleri ile alakalı anlaşmayı imzaladıklarını, Irak Petrol Bakanı ile beraber, birlikte geliştirilecek projeleri konuştuklarını anımsatarak, “Türkiye, Irak’ın normalleşmesine katkı koyan birinci sıradaki ülkedir” diye konuştu.