Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, gazeteci Hakan Çelik’in sunduğu CNN Türk’te yayımlanan “Hafta Sonu” programında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.
Halep’ten Türkiye’ye doğru göçe ilişkin soru üzerine, Kurtulmuş, “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” sözünü hatırlatarak, kendilerinin bunu 8-9 ay önceden gördüğünü söyledi. Kurtulmuş, “Halep burada en kritik illerden birisi. ‘Halep’te bir durum değişikliği olursa Türkiye muhtemel yeni yüz binlerle ifade edilecek bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalır’ şeklindeki görüşümüzü biz aylar öncesinden, en az 8-9 ay öncesinden ifade ediyorduk. Maalesef korkulan oldu” dedi.
Son olarak 15 bine yakın insanın Türkiye’ye geldiğini, sınırın hemen dışında da 25-30 bin Suriyeli olduğunu kaydeden Kurtulmuş, “‘Cumhurbaşkanı Erdoğan bir seyahatten dönerken 1 milyona yakın insan yine Türkiye sınırına yığılabilir’ şeklinde kötü bir senaryodan bahsetti. Bu gerçekleşebilir mi?” şeklindeki soru üzerine, “En kötü senaryo odur. Böyle bir şey olabilir. Yani bombardıman devam ederse, Halep nihayetinde büyük bir şehir. Sadece Halep değil Halep’in etrafındaki yerleşim yerleri de bombalanıyor. Oralardan da Türkiye’ye çok yüksek rakamlar, yüz binlerle ilk planda ifade edebileceğimiz, belki milyona ulaşacak bir göçmen dalgası olabilir” dedi.
“Suriye’nin bütünlüğünden yanayız”
Kurtulmuş, “Bazı çevrelerde Türkiye’nin ya tek başına ya da Suudi Arabistan’la beraber bütün bu gidişatı değiştirmek için bir kara harekatına girişebileceği, Suriye’ye girebileceği gibi bir takım iddialar var, haberler var. Böyle bir ihtimal, gelişmeler kötüye doğru giderse Türkiye’nin bu gelişmeleri önlemek adına böyle bir girişimi söz konusu olabilir mi? Türkiye Suriye’ye karadan girebilir mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Şunu baştan söylemek lazım. Biz Suriye’nin, şu anda lime lime parçalanmış olan Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız. Hatta açıkça söyleyebiliriz ki belki bölgedeki güçler arasında sadece Türkiye, Suriye’nin bütünüyle bir arada kalmasını savunan ülkelerden birisidir. Yani orada bir bölge Nusayri bölgesi olsun, bir bölge Kürt bölgesi olsun, bir bölge Arap bölgesi olsun gibi bir ayrıma asla rıza göstermeyiz. Bunun Suriye’nin geleceği için de bölgenin geleceği için de çok büyük bir felaket olduğunu, büyük bir tartışma, çatışma ortamını devam ettireceğini biliyoruz. Dolayısıyla biz Suriye’nin bütünlüğünden yanayız, Irak’ın bütünlüğünden yana olduğumuz gibi. Bizim tercihimiz budur. Biz bu anlamda en ufak bir Suriye’nin içişlerine karışmak ya da oradan herhangi bir toprağı Türkiye’nin etkisi altına almak gibi bir kaygı içinde, bir düşünce içinde değiliz.”
“İlişkilerin normale dönmesi Rusya’nın da menfaatine”
Suriye’de 2011 yılının nisan ayından itibaren bir iç savaşın yaşandığını, bunun vekalet savaşlarına evrildiğini dile getiren Kurtulmuş, “Şimdi çok daha tehlikeli bir aşamaya geliyoruz. Neredeyse dünyadaki bütün orduların askeri varlıklarının olduğu bir bölge haline geldi” dedi.
Bu gidişatın sürdürülebilir olmadığını aktaran Kurtulmuş, özellikle Rusların bu gerilimi artırmasının kendi ülkesinin menfaatine de olmadığını dile getirerek, “Türkiye-Rusya ilişkilerinin normale dönmesi hem de Rusya’nın bu bölgede tansiyonu artıran faaliyetlerinden vazgeçmesi, Rusya’nın da bölgenin de dünyanın da menfaatinedir” diye konuştu.
“Böyle bir şansımız yok”
Kurtulmuş, Türkiye’nin, Iraklılar dahil edildiğinde yaklaşık 3 milyon göçmenle karşı karşıya kaldığını söyledi.
Türkiye’ye gelen sığınmacıların gidecek başka yerleri bulunmadığını ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
Ya bombardımanlar altında orada ölecekler, bunu bütün dünyanın seyrettiği gibi Türkiye de seyrederek bu zulme katkı verecek ya da sınırlarımızı açarak bu insanları kabul edeceğiz. Şu anda onu yapıyoruz. Şu anda bir kısmı içeri giriyor bir kısmı sınırların dışında her türlü insani destek verilerek orada tutlmaya çalışılıyor. Türkiye, bu insanlara ‘gelmeyin’ deme durumunda değil. Böyle bir şansımız yok. Yoksa bu insanların tamamına yakını ölüme terk edilmiş olur.”