Azerbaycan’da resmi temaslarda bulunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Trend Haber Ajansı’na yazılı bir röportaj verdi.
Muhabir Rufiz Hafızoğlu’nun “Türkiye her zaman Dağlık Karabağ sorununun çözümü yönünde Azerbaycan’ın haklı tutumunu destekledi. Dağlık Karabağ sorununun çözümü için özellikle hangi ilkeler üstün tutulmalıdır ve sorunun çözümünün hâlen uzamasının başlıca sebebi nedir” sorusuna Orgeneral Hulusi Akar, “Yukarı Karabağ sorununun Azerbaycan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tam saygı çerçevesinde, uluslararası hukuka uygun şekilde çözülmesi için Türkiye Cumhuriyeti’nin desteği devam edecektir. Türkiye, toprak bütünlüğü konusunda çifte standart kabul etmemektedir. Türkiye, uluslararası camianın Ukrayna sorununda gösterdiği hassasiyeti, Yukarı Karabağ sorununda da göstermesini beklemektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (‘Chiragov vd. v. Ermenistan’ davasında) Haziran 2015 ayında almış olduğu karar, Azerbaycan’ın tezlerinin haklılığını bir kez daha ortaya koymuş, önemli bir dönüm noktası teşkil etmiştir. AİHM, Ermenistan’ın haksız tutumunu tespit ettiği gibi, bu ülkenin sorundaki birincil sorumluluğu ilk kez hukuki olarak ispatlanmıştır” yanıtı verdi.
“TÜRKİYE VE AZERBAYCAN, KADER BİRLİĞİ İÇİNDEKİ İKİ ÜLKEDİR”
Azerbaycan ve Türkiye’nin askerî alanda hangi ortak projeleri hayata geçirmeyi planladığı yönündeki soru üzerine Akar, “Türkiye ve Azerbaycan, gücünü ortak bir tarih ve kültür birliğinden alan sıkı bağlarla birbirine kenetlenmiş, geçmişte olduğu gibi bugün de kader birliği içindeki iki ülkedir. Böylesine sarsılmaz bir temel üzerine kurulmuş ilişkilerimiz, büyük bir aşama kaydederek bugün birçok alanda ‘stratejik ortaklık’ boyutuna taşınmıştır. Bu kapsamda, Silahlı Kuvvetleri ilgilendiren konularda yürütülen iş birliği iki ülke arasındaki ilişkilerin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Bugün, TSK ile Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri arasında eğitim, tatbikat ve savunma sanayi alanlarında yakın bir iş birliği yürütülmektedir. Bugüne kadar TSK ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri sahip oldukları askeri birikim ve tecrübeyi birbirleri ile koşulsuz olarak paylaşmışlardır. Bundan sonra da paylaşmaya devam edeceklerdir. Bu kapsamda, Azerbaycan’da birlikte yapılan eğitim, öğrenim, atış ve tatbikata ilaveten 7 binin üzerinde (7 bin 67) Azeri personel de TSK eğitim ve öğretim kurumlarında eğitim ve öğretim görmüş halen 200’ün üzerinde (245) personel ise eğitim ve öğretimlerine devam etmektedir. Ayrıca, icra edilen personel mübadelesi faaliyetleri ile karşılıklı olarak tecrübe ve bilgi alışverişi yapılmakta ve bu sayede her iki ülkenin silahlı kuvvetlerine mensup personelin birbirlerini daha iyi anlamaları ve ortak çalışabilirliklerini artırmaları hedeflenmektedir. Bu iş birliği sayesinde aynı anlayış ve ruha sahip TSK ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin ortak hareket etmesi ile sağlanan güven ve istikrar ortamı yakın gelecekte daha görünür bir hal alacaktır” dedi.
“SAVUNMA SANAYİ ALT YAPISI OLUŞTURULMASI KONUSUNDA ÖNEMLİ MESAFE KAT EDİLDİ”
Türkiye ve Azerbaycan’ın birlikte yaptığı tatbikatların bu ortaklığın iyi bir göstergesi olduğunu anlatan Genelkurmay Başkanı Akar, “Son yıllarda iki ülkenin icra ettiği ortak tatbikatlarda (TURAZ Kartalı, TURAZ Şahini ve Kara Kuvvetleri Ortak Tabur Görev Kuvveti Tatbikatları) ulaşılmış olan eğitim seviyesi, mükemmel denilebilecek seviyede uygulanan ortak çalışabilirlik ve kullanılan dil ile her iki ülke silahlı kuvvetlerinin bütün unsurları arasında gösterilen yardımlaşma ve gayret bunun en büyük göstergelerinden biridir. Son olarak savunma sanayi alanında, Türkiye’de modern bir savunma sanayi alt yapısı oluşturulması konusunda önemli mesafe kat edilmiştir. Azerbaycan’ın da savunma sanayini geliştirme çalışmaları yakından takip edilmektedir. Teknoloji transferi ile ortak üretim modelinde her iki ülkenin savunma sanayi ihtiyaçlarının ortaklaşa karşılanabileceği ve iş birliğinin arzu edilen seviyeye ulaşabileceği değerlendirilmektedir” ifadelerini kullandı.
“TÜRKÇE KONUŞAN ÜLKELERİN ORTAK ORDUSU OLACAK MI ?”
Hulusi Akar, muhabirin, “Zaman zaman gündeme gelen konulardan biri de, Türk dilli devletlerin ortak ordusu konusudur. Sayın Genelkurmay Başkanı, fikrinizce şu anki aşamada Türk dilli devletlerin ortak ordusu yaratılması söz konusu mu?” sorusu üzerine ise şunları kaydetti:
“Hâlihazırda Türk dilli devletlerin ortak ordusu teşkili konusunda bir çalışma yapılmamaktadır.
Bununla birlikte, Avrupa ve Akdeniz Jandarmalar ve Askerî Statülü Kolluk Kuvvetleri Birliği (FIEP) üyeliğinden elde edilen uluslararası tecrübelerden istifade ile Orta Asya ve Kafkas ülkeleri Askerî Statülü Kolluk Kuvvetleri arasında ikili ve çok yönlü ilişkilerin geliştirilmesi maksadıyla, 2011 yılında uluslararası bir organizasyon kurulması çalışmaları başlatılmıştır. Aynı tarih, kültür ve dil köklerinden gelinmesinden kaynaklanan yakınlaştırıcı etki, bu ülkelerde bulunan askeri statülü kolluk kuvvetleri arasında dayanışmayı sağlayacak bir birliğin teşkil edilmesini mümkün kılmıştır. Bu kapsamda, Türkiye, Azerbaycan ve Kazakistan arasında, Avrasya Askerî Statülü Kolluk Kuvvetleri Teşkilâtı’nın (TAKM) kurulmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.”
“TÜRKİYE RUSYA’NIN IŞİD’E YÖNELİK OPERASYONUNA DESTEK VERECEK Mİ ?”
Muhabirin “Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın askerî yardım müracaatı ardından, Rusya Federasyon Meclisine ‘Yurtdışında Askerî Operasyon’ tezkeresi sundu. Meclis tarafından tezkere oy birliği ile onaylandı. Çıkan tezkerenin hemen ardından, Rusya Hava Kuvvetlerine ait güçlerin, Suriye’de IŞİD’e ait askerî mevkileri bombaladığı bilgileri kamuoyuna duyuruldu. Türkiye, bu operasyona destek sağlayacak mı?” sorusuna Orgeneral Hulusi Akar, şu yanıtı verdi:
“DEAŞ’ın Türkiye sınırına yakın faaliyetleri, Türkiye’nin güvenliğini ciddi şekilde etkilemektedir. DEAŞ, PKK/PYD gibi terörist örgütler, Suriye ve Irak’taki istikrarsızlıktan istifade ederek amaçlarına ulaşmak istemektedirler. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve uluslararası hukuk çerçevesinde, DEAŞ ile mücadele koalisyonu harekâtına katkı ve destek sağlamaktadır. Bu kapsamda Türkiye, Koalisyon harekâtı için hava sahasını ve bazı üslerini açmıştır. Ayrıca, DEAŞ hedeflerine hava taarruzlarına fiilen katılmaktadır. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de terörün her türüyle kararlılıkla mücadeleye devam etmektedir. Türkiye, DEAŞ ile mücadele etmenin, belirtilen terör örgütünü ortaya çıkaran şartları yok etmekten geçtiğinin bilincinde olarak, demokratik, çok kültürlü bir Suriye oluşması için çabalarını sürdürmektedir. Türkiye, Suriye krizinin başından itibaren, krizin en kısa sürede bitirilmesine ve insani boyutuna öncelik vermiştir. Bu kapsamda, sığınmacılara, din, mezhep ve etnik köken farkı gözetilmeksizin açık kapı politikası izlenmektedir. Türkiye’de şu ana kadar 66 bin Suriyeli bebek doğmuş, 9 milyon tıbbi muayene ve 280 bin ameliyat yapılmış, 230 bin Suriyeli çocuğa eğitim verilmiştir. Ayrıca, 460 bin Suriyeli çocuğun da yıl sonuna kadar eğitim sistemine dâhil edilmesi planlanmaktadır. Türkiye, misafir ettiği yaklaşık 2 milyon Suriyeli sığınmacı için, uluslararası toplumun katkıda bulunduğu 420 milyon dolara karşılık, bugüne kadar yaklaşık 7 milyar dolar harcamıştır. Ayrıca, yabancı terörist savaşçılarla mücadele kapsamında, Suriye krizinin başlangıcından bugüne kadar yaklaşık 20 bin kişiye giriş yasağı getirmiş, 2011-2015 yılları arasında 85 ülkeden yaklaşık 2 bin 100 kişi sınır dışı edilmiştir. İlave olarak Türkiye, 911 kilometrelik Suriye sınırındaki yasa dışı geçişleri önlemek için güvenlik tedbirlerini artırmış, bu kapsamda 25 taburdan oluşan yaklaşık 25 bin askerî personeli sınır bölgesinde görevlendirmiştir. Sonuç olarak, Türkiye, ulusal güvenliğine yönelik her türlü tehdidi bertaraf etmek için gerekli tedbirleri almaya devam edecektir.”