Meddahlık geleneğinin son temsilcilerinden, usta oyuncu, yönetmen ve senarist Erol Günaydın, vefatının 7. yılında yad ediliyor.
“Hiç kimse görmese, bitse bile, ölse, geberse bile yine tiyatro yapardım ben.” diyecek kadar sahne aşığı Günaydın, Karadenizli Kiziroğlu ailesinin bir ferdi olarak 16 Nisan 1933’te Trabzon’un Akçaabat ilçesinde dünyaya geldi.
Sanatçı, henüz çocukken geçirdiği hastalık nedeniyle yürüyemediği dönemde, yattığı odanın duvarını maviye boyadı. Üçüncü sınıftayken şiveli konuşmasından dolayı alay edilmesinden rahatsız olan Günaydın, geceleri konuşma çalışmaları yaptı.
Erol Günaydın, yatılı okuduğu Galatasaray Lisesinde arkadaşlarını güldürmesiyle dikkati çekerken, hafta sonları Beşiktaş’taki açık hava sinemasına gider, “Kamburun Sineması”nda Dümbüllü İsmail’i izler, hafta içinde ise arkadaşlarına izlediklerini anlatırdı.
Kendi ifadesiyle, Galatasaray’da yatılı okumanın kendisine çok şey kattığını aktaran Günaydın, sınıf maçına gittiği bir gün o dönem İstanbul Şehir Tiyatrolarında olan oyuncu Bilge Zobu ile beraberindekilerin zorlamasıyla oyunculuk imtihanına girmeye karar verdi. Mollier’in “Cimri”sinden bir parça ezberleyerek sahneye çıkan sanatçı, Necdet Mahfi Ayral, Reşit Baran, Ahmet Kutsi Tecer ve Haldun Taner’in jüri olduğu sınavı kazandı.
Başarılı oyuncu, sahneye ilk kez İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun “Andaval Palas” piyesinde canlandırdığı hırsız rolüyle çıktı. İkinci sene Çehov’un “Teklif” oyunuyla başarısı göz dolduran sanatçının ünü, tiyatrocu, yönetmen, oyuncu ve yapımcı Muhsin Ertuğrul’a ulaştı.
Ailesinin ve öğretmenlerinin kızmasına rağmen tiyatro yapmaktan vazgeçmeyen başarılı oyuncu, ABD’den dönen genç yönetmen Haldun Dormen’in ilk oyuncusu oldu. Dormen Tiyatrosunun açılışında yer alan ve Haldun Dormen ile birçok oyun sahneleyen Günaydın, Philip King’in “Papaz Kaçtı” isimli oyunuyla 1955’te profesyonel oyunculuğa başladı. Sanatçı, Kadıköy’deki Süreyya Sinemasındaki oyunla bir yıldız olduğunu kanıtladı.
Günaydın, 1956’da Muhsin Ertuğrul’un yöneticiliğini yaptığı Ankara Devlet Tiyatrosu oyunlarında rol aldı. Ağrı’da bir süre öğretmenlik yapan usta oyuncu, bir turne sırasında İzmir’de eşi Güneş ile tanıştı.
“Tiyatro ezbercilik değil, içinden gelerek oynayacaksın”
Sanatçı, küçük büyük demeden her rolde oynamasıyla dikkati çekerken, “Tiyatro ezbercilik değil, içinden gelerek oynayacaksın.” diyerek, oyunculuğun duyguyla yapılması gerektiğini her fırsatta vurguladı.
Tiyatro incelemeleri yapmak üzere Ergun Köknar’la gittiği Fransa’daki Avignon şehrinde ünlü isimlerle tanışan Günaydın, 1960’tan itibaren sinema filmlerinde rol aldı. Günaydın, “Yeşil Kurbağalar” adlı sinema filminde oynadı, Halide Edip Adıvar’ın eserinden 1967’de sinemaya uyarlanan “Sinekli Bakkal” filminde canlandırdığı “Kız Tevfik” tipiyle hafızalarda yer etti.
Sanatçı, senaryosunu kaleme aldığı ve Altan Erbulak’la oynadığı “Güzel Bir Gün İçin” filmiyle 4. Antalya Film Şenliği’nde “En İyi Senaryo” ve “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödüllerini aldı. “Oliver” müzikalindeki rolüyle İlhan İskender ödülünü, 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde de Yıldırım Önal anı ödülünü aldı.
Başarılı oyuncu, Cemal Reşit Rey’in müziklerini yaptığı “Yaygara” (1970), “Uyy Balon Dünya” (1970), “İstanbul Masalı” (1971) müzikallerini yazdı.
Erol Günaydın’ın canlandırdığı meddah gösterileri, Nasreddin Hoca tiplemesi, çizgi film kahramanı Ayı Yogi seslendirmesi ve diğer pek çok karakter en tanınan ve kıdemli aktörlerden biri olmasında etkili oldu. Kavuklu Hamdi’den İsmail Dümbüllü’ye uzanan meddahlık geleneğinin son temsilcilerinden olan sanatçı, 1972’de kurulan Akbank Çocuk Tiyatrosunun yöneticiliğini yaptı. 1977’de kapanana kadar, Dormen Tiyatrosunda birçok oyunda izleyiciyle buluşan Günaydın, ayrıca Tuncel Kurtiz, Suna Keskin ve Cahit Irgat ile Genar Tiyatrosunu kurdu.
Lise eğitiminden kaynaklı Fransız ekolüyle geleneksel oyunculuğu birleştiren sanatçı, yaşamı boyunca birçok ödülün sahibi oldu.
Usta sanatçı, bir açıklamasında yaşam felsefesinin sevgi üzerine kurulu olduğunu dile getirerek, “İnsanlar hayatımın en büyük serveti. Bütün gezdiğim yerdeki insanlara hep sevgiyle baktım, onlara da sevgiyle baktım. Kimseye kızmadım, herkese hak verdim. Belki de bu sevgi dağıtımı beni çok mutlu ediyor. Bu sevgiyle belki bana hayat verdiler, nefes aldırdılar. Her zaman gülüyorum, gülümsüyorum. Ne yapayım?” şeklinde görüşlerini dile getirmişti.
Küçük Sahne, Ses Tiyatrosu, Kent Oyuncuları, Ali Poyrazoğlu, Gülriz Sururi Engin Cezzar Tiyatrosu, Feridun Karakaya Tiyatrosu, Şan Tiyatrosu, Orta Oyuncular ve Kenterler tiyatrolarında oynayan Günaydın, 15 Ekim 2012’de yaşama veda etti.
Gazeteci-yazar Emine Algan tarafından 2007’de Günaydın ile gerçekleştirilen Nehir Söyleşisi “İki Kalas Bir Heves” başlığıyla kitap olarak okuyucuyla buluştu.
Günaydın’ın rol aldığı oyunlardan bazıları şöyle:
“Papaz Kaçtı, Nuh, Kleopatra’nın Mezarı, Teyzesi, Aşk Otu, Benimle Oynar mısınız?, Duvarların Ötesi, Zafer Madalyası, İkinci Baskı, Canlı Maymun Lokantası, Yaygara, Uyy Balon Dünya (1970), İstanbul Masalı (1971), İstanbul’u Satıyorum, Yorgun Matador, Bir Tutkunun Yüzyılı / Estragon.”
Sanatçının rol aldığı bazı diziler ve filmler ise şunlar:
“Gün Akşam Oldu, Geniş Aile Yekta Amca, Balkan Düğünü, Akasya Durağı, Sinekli Bakkal, Hatırla Sevgili, Geçmiş Zaman Olur ki, Cennet Mahallesi, Bir Demet Kahkaha, Sıdıka, Tatlı Kaçıklar, Köşe Kapmaca, Çiçek Taksi, Son Fasıl, Mahallenin Muhtarları, Doktorlar.
Orada, Lodos, Kanal-İ-zasyon, Güneşi Gördüm, En Mutlu Olduğum Yer, 7 Kocalı Hürmüz, Nekrüt, Destere, Beyaz Melek, Pardon, Duyar Mısın Feryadımı, Pehlivan, Bir Yudum Mutluluk, Sinekli Bakkal, Kibar Haydut, Güzel Bir Gün İçin, Battı Balık, Kardeş Uğruna, Yeşil Kurbağalar.”
Günaydın, ayrıca “Güzel Bir Gün İçin” (1965) filminin senaryosuna da imza atmıştı.