İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Orhan Şefik, Türk heyetinin Bangladeş’te mülteci kamplarını ziyaret etmesine ilişkin, “Ziyaret, bölgedeki diğer devletlerin konuya ciddi manada eğilmesini sağladı. Bangladeş devleti nezdinde Türk sivil toplum kuruluşlarının bölgede daha rahat çalışmasının yolunu açtı. Türkiye’nin mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması konusundaki söylemleri de son derece önemliydi.” dedi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Şefik, Arakan krizi ve Bangladeş’e sığınan mültecilerin durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Kurban faaliyetleri için bölgeye gittiklerinde olayların başladığını belirten Şefik, orada bulunmanın verdiği avantajla ilk etapta kurban miktarını artırdıklarını söyledi.
Şefik, kurban faaliyetleri esnasında durum tespit çalışmalarına başladıklarını dile getirerek, “Kurban ekibimizin faaliyetlerini acil yardım modülüne dönüştürdük. Ekiplerimiz çalışmalarını 3 aşamalı şekilde yürüttü. Bunları, karşılama, kamp içerisinde yapılanlar ve sağlık çalışmaları olarak gruplandırdık. Karşılama çalışmalarında su, bisküvi, yerel meyveler dağıtıldı. Bu sayede bitkin bir şekilde gelen insanlara bu yardımı ulaştırdık. Bununla beraber nakdi yardımlarımızı da Bangladeş’e ilk ayak bastıklarından itibaren yaptık. Maddi imkanları yok denecek kadar az olan mültecilere kişi başı karşılığı 47-52 lira arasında bir nakit yardımı ulaştırdık. Bu sayede ilk etapta bambu ve branda alarak barınma ihtiyaçlarını gidermeye çalıştılar. Kamp alanlarında ise gıda yardımlarımızı ilk günden beri yapıyoruz. İki ekip halinde her gün 2 bin aileye gıda ulaştırıyoruz. Bunun yanında mevsim şartları nedeniyle özel brandalar dağıtmaya devam ediyoruz. Öte yandan günlük sıcak yemek dağıtımında 2 bin kişiye ulaşıyoruz. Sağlık faaliyetleri kapsamında Arakan’dan gelen ağır yaralı mültecileri Chittagong civarındaki hastanelere ulaştırarak, tedavilerinin yapılmasını sağlıyoruz.” diye konuştu.
Şefik, Bangladeş’in inisiyatif kullanmak zorunda kaldığını aktararak, hükümetin bunu avantaja çevirebileceğini söyledi.
Bangladeş hükümetinin başta Türkiye’den gelen sivil toplum kuruluşlarına organizasyon anlamında kolaylık sağlaması gerektiğine dikkati çeken Şefik, “Altyapı, elektrik ve su gibi projeleri sağlarlarsa daha kaliteli işler çıkabilir. Bizim temel sıkıntımız da bu. Bildiğimiz kadarıyla 2012’deki krizden devlet bütçesine kalan milyonlarca dolarlık bir kaynak var. Bu para kullanılamıyor. Bu insanlara mikro kalkınma projeleri oluşturulabilir. Bangladeş dünya tekstil ürünleri üretiminde önemli bir yerde. Türkiye’den de birçok marka orada üretim yaptırıyor. İş adamları ve sanayi odaları vasıtasıyla oralarda küçük de olsa imalathanelerin kurulabileceğini düşünüyoruz. Mülteci kamplarındaki sağlık sorunlarının TİKA, Kızılay ve AFAD vasıtasıyla tamamen çözülebileceğini görüyoruz. Nüfusun en az yarısının ikameti ve kampların düzenlenmesi hususunda da Türkiye’den gidecek kurumlar önemli işler yapabilir.” görüşlerini paylaştı.
Şefik, Myanmar’da yaşananları etnik temizlik olarak nitelerken, Bangladeş’e geçmek için bekleyen binlerce kişinin varlığına dikkati çekti.
Türk heyetinin ziyareti önemli gelişmelere neden oldu
Şefik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın yer aldığı ekibin Bangladeş’te mülteci kampını ziyaret etmesinin birçok olumlu gelişmeye neden olduğunu söyledi.
Bu ziyaretin Arakan krizini dünya gündeminin üst sıralarına taşıdığını aktaran Şefik, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Ziyaret, bölgedeki diğer devletlerin konuya ciddi manada eğilmesini sağladı. Bangladeş devleti nezdinde Türk sivil toplum kuruluşlarının bölgede daha rahat çalışmasının yolunu açtı. Türkiye’nin mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması konusundaki söylemleri de son derece önemliydi. Türkiye’den gelen sivil toplum kuruluşu sayısı azdı fakat ziyaret sonrasında bunların da sayısı arttı.”