Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak, trafik sigortasındaki yüksek artışa ilişkin yaptıkları ön araştırmaya yönelik, “2013 yılında aynı konuyla ilgili aynı sektörde tamamlanmış ön araştırma raporu var. Bu raporda rekabet ihlalinin olmadığı, soruşturma açılmasının gerek görülmediği sonucuna ulaşılmış. İlk verilere bakıldığında 2013 yılındaki durumla üç aşağı beş yukarı karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor” dedi.
Anadolu Ajansı’nın (AA) 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği AA Finans Haberleri Terminali’nden canlı yayınlanan Finans Masası’nın konuğu Torlak, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Geçen yıl verilen cezaların boyutu ve sektörlere göre dağılımına ilişkin soru üzerine Torlak, Rekabet Kurumu olarak dertlerinin ceza vermek olmadığını belirterek, piyasa ekonomisinin rekabetçi bir ortamda sürmesinin ceza, idari para cezalarının caydırıcı bir unsur olduğunu, ancak önleyiciliğinin bulunmadığının farkında olduklarını kaydetti.
‘Bugüne kadar 2,5 milyar lira para cezası uygulandı’
Torlak, kanunun kendilerine verdiği görev ve yetkiler çerçevesinde ortaya bir rekabet ihlali tespiti çıktığında bunu uyguladıklarını ifade ederek, “2015 yılında esastan verilen para cezası bulunmamaktadır. Yanlış, yanıltıcı bilgi/belge verme fiili kapsamında 33 bin 530 lira olarak gerçekleşmiş. Bunlar, ilaç, sağlık ve tıbbi malzeme sektöründe olmuş. Yargı kararı sonrası yeniden değerlendirilen dosyalar kapsamında da 18 milyon 517 bin liralık idari para cezası verilmiştir. Bugüne kadar Rekabet Kurumunun kararları doğrultusunda uygulanan para cezaları 2,5 milyar liraya ulaşmış. Gıda, tarım, ormancılık, balıkçılık, hayvancılık, demir çelik ve diğer metaller, ilaç, sağlık ve tıbbi malzeme 2015 yılındaki para cezası uygulanan temel sektörler oldu” diye konuştu.
Trafik sigortası
Trafik sigortalarındaki yüksek artışların ardından Rekabet Kurumunun başlattığı ön araştırma sürecinin ne durumda olduğuna yönelik soruya Torlak, şöyle yanıt verdi:
“2013 yılında aynı konuyla ilgili aynı sektörde tamamlanmış ön araştırma raporu var. Bu raporda rekabet ihlalinin olmadığı, soruşturma açılmasının gerek görülmediği sonucuna ulaşılmış. Bugün karşımıza çıkan probleme bakıldığında ön araştırması tamamlanmak üzere olan süreç söz konusu. Ön araştırma raporları kurulun önüne gelecek, kurul kararına göre soruşturma açılıp açılmayacağına bakılacak. İlk verilere bakıldığında 2013 yılındaki durumla üç aşağı beş yukarı karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. İlk göstergeler 2013’te ön araştırma sonucuna benzer bir sonucu gösteriyor.”
Ekmek piyasası
İdari yargının aldığı bazı kararların ellerini kollarını bağladığını ifade eden Torlak, esnaf odalarının belirlediği fiyatın altında ekmek satılamayacağına yönelik kararların bulunduğunu ve emsal teşkil etmeye başladığını, ekmek piyasasında problemin temel çözümünün yapısal sorunların minimize edilmesine bağlı olduğunu kaydetti.
Et ürünleri
Torlak, et konusunda da yeterli hayvan besleme ve işlenip satılabilir ürüne dönüşmesinde problem bulunduğunu aktararak, tarım ve hayvancılıkta ölçek probleminin olduğunu ve maliyetleri artırdığını bildirdi.
GSM sektöründeki rekabet
Devam eden soruşturmalara ilişkin soru üzerine Torlak, bugün itibarıyla 11 sektörde toplam 19 soruşturmanın devam ettiğini belirterek, “Bunların 4’er tanesi Bilgi ve İletişim Teknolojileri ile İlaç, Sağlık ve Tıbbi Malzeme sektörlerine yöneliktir. Turizm ve Konaklama ile Yiyecek ve İçecek Hizmetleri sektörlerine yönelik ise ikişer soruşturma devam etmektedir. Bunların yanı sıra Cam ve Cam Ürünleri, Ulaştırma, Taşıt ve Hizmetleri, Petrol ve Petrokimya, Mücevherat, Kimyasal Ürünler, Makine ve Teçhizat sektörlerinde de soruşturmalarımız sürüyor” diye konuştu.
“Son yıllarda Türkiye’de sinemacılık sektöründe AVM doğru bir kayış var”
Ömer Torlak, Rekabet Kurumu’nun düzenlediği sektör raporları hakkında bilgi vererek, bugüne kadar banka-sigorta, akaryakıt, süt, kırmızı et, ilaç, kredi kartları ve tüketici elektroniği gibi alanların da dahil olduğu 20 sektör raporu yayımladıklarını dile getirdi.
Çimento ve sinema sektörlerine ilişkin hazırlanan raporların ise eli kulağında olduğunu aktaran Torlak, “Sinema sektör raporumuz tamamlandı, kurul görüşüne sunuldu. Kurul kararından sonra kamuoyuyla ilk fırsatta paylaşacağız. Çimento sektör raporu ise taslak olarak hazır, görüşler tamamlanmak üzere. Onu da en geç bir iki ay içinde kamuoyuyla paylaşmayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Torlak, sinemacılık sektörü raporundan detaylar paylaşarak, şunları kaydetti:
“Son yıllarda Türkiye’de sinemacılık sektöründe AVM’lere doğru bir kayış var. Küçük salonların, çoklu sinemacılık işletmeciliğin ve dijital gösterimin arttığını görüyoruz. Türkiye’de bu dijitalleşme oranının AVM sinemacılığında yüzde 90’lara yaklaştığını görüyoruz. AVM dışındaki sinemalarda bu oran henüz yüzde 50’nin altında, yüzde 30-35’ler civarında. ‘Hakim durum ve hakim durumun kötüye kullanılması söz konusu olabilir mi?’ konusu gündemde. Rapor bize bununla ilgili bir takım şeyler söylüyor. Bundan sonrasına ilişkin bizim için yol gösterici özellikleri var. İnşallah kısa bir zamanda bu sinema sektörü raporumuzu kamuoyuyla paylaşacağız.”
“AVM’ler konusunda Türkiye biraz treni kaçırdı ”
Torlak, kurulun 2013 yılında sonuçlanan, 12 banka hakkında alınan karara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kurum tarihinde sektörün en büyük yaptırım olarak belirttiği 1,1 milyar liralık cezanın, 2013’te uygulanmasının ardından bütün bankaların idare mahkemesine gittiğini anımsatan Torlak, mahkemenin de bankaları haksız bulduğunu ve onadığını, şu an Danıştay’da temyiz aşamasında olduğunu, bütün bankaların temyize gittiğini söyledi.
Torlak, küçük esnafın AVM’lerden duyduğu rahatsızlığın hatırlatılması ve bu yönde bir çalışmanın yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine şunları anlattı:
“Bütün derdimiz rekabetçi ortamın oluşmasına katkı sağlamak. Ancak takdir edersiniz ki düzenleme yapan bir kurum değiliz. Elbette ölçeğe bağlı olarak, bir mahalle bakkalıyla Türkiye’nin her yerinde şubesi bulunan büyük ölçekli bir perakendecinin satın almadaki pazarlık gücünü dikkate aldığımızda çok fazla rekabet şansı olmuyor. Peki ne tür açılımlar olabilir? Dünyada bir çok ülkede olduğu gibi örneğin, pazar günleri AVM’lerin açık olmaması, en azından hafta içi AVM’lerin daha erken saatlerde kapatılması veya alışveriş merkezlerinin mümkün olduğu kadar yerleşim merkezlerinin biraz daha uzağına yapılması… Türkiye bu anlamda, bu tür düzenlemeleri yapabilmek için biraz treni kaçırdı. AVM’lere bakıyoruz, şehrin merkezindeler, haftanın her günü açıklar, çok yüksek kira bedelleri var. İşin bir de bu boyutu var, tek taraflı düşünmemek lazım ama diğer yandan da küçük esnafın durumu var. Biz rekabet savunuculuğu bağlamında görüş belirten bir kurumuz. Bu konuda Türkiye biraz treni kaçırdı ama buna rağmen yapılabilecek düzenlemeler var. Örneğin pazar günleri kapatılması gibi…”
AVM’lerin pazar günü kapatılması konusunda, toplumun hayat tarzının bir noktaya gitmesinden ötürü verilecek böylesi bir kararın bazı tepkileri beraberinde getirebileceğine işaret eden Torlak, işin bu boyutunun da iyi hesaplanması gerektiğini söyledi.
“2015’te 151 adet birleşme, devralma ve ortak girişiminin karara bağlandı”
Başkan Torlak, 2015 yılında 151 adet birleşme, devralma ve ortak girişiminin karara bağlandığını, bunlarda 88’inde hedef şirketin Türkiye’de kurulan şirketler, diğerlerinin yabancı sermayeli şirketler olduğu bilgisini verdi.
Artık küresel ölçekte birleşme ve satınalmaların önemli hale geldiğine dikkati çeken Torlak, “Rekabetçi kaygılar olabilir diye, Türkiye’de çok küçük faaliyeti de olsa, Türkiye’yi ilgilendirmeyen birleşme ve satınalmaları da bildirmek zorunda kalabiliyorlar” ifadelerini kullandı.
2015 yılı içinde 8 tane özelleştirme işleminin değerlendirmeye alındığını aktaran Torlak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Büyüklüğü ifade etmesi bakımından söylüyorum, özelleştirmeler dışındakilerin rakamı, bize bildirilen ve bizim işlem gerçekleştirdiğimiz, karara bağladığımız işlemin bedeli yaklaşık 8,6 milyar lira. Bunlar tek bir işlem bakımından da 2,35 milyar lira ile deniz ve kıyı sularında yük taşımacılığı alanında gerçekleşmiş durumda. Özelleştirmelerde de 8 başvurunun 5’ine izin verildi, 3 tanesine de izin mevzuatımızın kapsam dışında diye değerlendirilmiş.”