Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “OECD Ekonomik Politika Reformları 2015; Büyümeye Geçiş Raporu’nun (Economic Policy Reforms 2015 Going for Growth)” lansmanında yaptığı konuşmada, global ekonominin halen kilit zorluklarla karşı karşıya olduğunu, halen bunlarla yüzleşmek durumunda olduklarını ve bir şeyler yapmaları gerektiğini söyledi.
Yüksek işsizlik, verimliliğin yavaşlaması, kamunun yüksek bütçe açığı ile mali sektördeki kırılganlıkların halen önemli zorluklar olduğunu vurgulayan Babacan; bunları aşmaya çalışacaklarını kaydetti.
G20’nin 2007-2008 yılından beri politika danışmanlığı ve koordinasyon açısından en öncelikli forum olduğunu bildiren Babacan, G20’nin yüksek bir temsil gücü olduğunu, dünya nüfusunun üçte ikisini, ticaretin yüzde 75’ini, GSYH’nin ise yüzde 85’ini temsil ettiğini dile getirdi.
Türk G20 dönem başkanlığı olarak 3 şeye konsantre olmaya karar verdiklerini anlatan Babacan, bunların uygulama, yatırımlar ve kapsayıcılık olduğunu ifade etti.
Uygulamanın önemine işaret eden Babacan, birçok ülkede problemlerin ve bunların nasıl çözüleceğinin bilindiğini, ancak bunun için irade ve cesaretin gerekli olduğunu ve bunların farkı oluşturacağının altını çizdi.
“Özel-kamu ortaklığı modeller daha yoğun kullanılabilir”
Babacan, G20 ülkelerinin bin yapısal reformu taahhüt ettiğini anımsatarak, “Şimdi bir takip mekanizması kurmak lazım ki ilerlemeyi görebilelim” dedi.
Söz konusu taahhütlerin iyi reformlar olduğunu ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ile Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından beraber analiz edildiği bilgisini veren Babacan, eğer bunlar uygulanabilirse global ekonominin 5 yıl içinde yüzde 2 daha fazla büyüyebileceğini kaydetti.
Hem gelişmekte olan ülkelerin hem de gelişmiş ekonomilerin daha fazla yatırıma ihtiyaç duyduğunu bildiren Babacan, “Gelişmekte olan ekonomiler altyapı yatırımına daha fazla ihtiyaç duyuyor gibi. Fakat bugünlerde birçok gelişmiş ekonomiye baktığımız zaman, görüyoruz ki onların da acil olarak yapısal reformlara, daha fazla olarak ise altyapı yatırımlarına ihtiyaçları var” dedi.
OECD’nin ülkelere yatırım yapmaları tavsiyesinde bulunduğunu aktaran Babacan, ancak yatırımların akıllı bir şekilde seçilmesi gerektiğini, önceliklendirmenin çok önemli olduğunu vurguladı. Babacan, bazen yanlış bir yatırımın kamu kaynaklarının israfı olabileceğini dile getirdi.
Bir çok ülkede yatırım yapmak için daha fazla mali imkan olmadığının altını çizen Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
“O noktada biz inanıyoruz ki, PPP ( Kamu özel sektör iş birliği) gibi özel-kamu ortaklığı modeller daha yoğun kullanılabilir. Daha çok özel kaynağı, kamunun yapısal yatırımlarına yönlendireceğiz. Bu konu üzerinde çalışmak lazım. Dünyada ders çıkarabileceğimiz başarı öyküleri var. Negatif faiz oranları çağındayız. Herkes, uzun dönem riski iyi yönetilebilen yatırımları aramakta ve altyapı yatırımları aslında bu konuda iyi bir fırsat.”
KOBİ’lere daha fazla dikkatin verilmesi gerektiğine inandıklarını aktaran Babacan, KOBİ’ler için global bir ortam finanse edileceğini, ismi tam olarak belirlenmese de adının “Dünya KOBİ Birliği” veya “Dünya KOBİ Meclisi” olabileceğini dile getirdi.
Babacan, söz konusu projenin üzerinde çalıştıklarını ve neredeyse tamamlamak üzere olduklarını ifade etti.
Bu yıl düşük gelirli gelişmekte olan ülkelere daha fazla dikkat vereceklerini ve onların problemlerini ve zorluklarını G20 masasına getireceklerini anlatan Babacan, G20 Türkiye dönem başkanlığı olarak gündemlerinin bu olduğunun altını çizdi.
“2008-2009 krizi boyunca tek bir Türk bankası bile problem yaşamadı”
Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye olarak yapısal reformlara çok fazla önem verdiklerini söyledi.
Türkiye’nin mali taraftan kuvvetli olduğunu, geçen yıl bütçe açığının GSYH’nın sadece yüzde 1,3’ü olduğunu anımsatan Babacan, “Çok güçlü bir finansal sistemimiz var. 2008-2009 krizi boyunca tek bir Türk bankası bile problem yaşamadı. Çünkü krizden önce reformlarımızı yapmıştık. Bu şekilde bilançolar kuvvetlendi” dedi.
Politikaları değerlendirirken 3 soru sorduklarını, bu soruların “Yetkili merciler problemlerin farkında mı, zorlukları anlıyorlar mı?”, “Problemleri nasıl çözeceklerini biliyorlar mı?”, “Gerekli olan şeyleri yapmaya iradeleri ve cesaretleri var mı?” olduğunu aktaran Babacan, bir ülke için 3 sorunun da cevabı “evet” ise o ülkenin iyi bir performans çıkaracağını ifade etti.
“TCMB’nin misyonu kanunda çok nettir”
Ali Babacan, konuşmasından sonra basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
“Her zaman Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bağımsızlığını savundunuz. Galiba lira değer kaybetmekte. Seçilmiş politikacıların kendi fikirlerini TCMB’ye ifade etmeleri ve faiz oranlarını ne yapacaklarını söylemeleri karşısında ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine Babacan, şunları söyledi:
“Merkez bankalarının nasıl fonksiyon gördüğü konusunda değişik ülkelerin değişik hukuki ve pratik çerçeveleri oluyor. Bizim Merkez Bankamızın objektif fonksiyonu çok nettir kanunda. Tam olarak kanunda yazan, aynı zamanda parti politikasında da AK Parti’nin programında, seçim manifestosunda ve hükumet programlarında da vardır. Yani bu gerçekten çok net yazılmıştır, Merkez Bankası’nın işi ve onlardan beklentiler nedir diye. Bu bağlamda gayet yetkin bir ekibimiz var. Doğru zamanda doğru şeyi yapıyor olacaklarına inanıyoruz. 2009 krizinden bu yana merkez bankaları ile hükumetler arasındaki ilişkiler, değişik yönlere doğru evrim geçirdi. Sanıyorum ki daha yakın bir iletişim ve iş birliği söz konusu hükumetler ve merkez bankaları arasında. Özellikle her şeyin finansal sektörle karıştığı durumlarda, merkez bankaları ile hükumetler çok yakın çalışıp ortak çözümler bulmaya çalışırlar. O yüzden bence daha fazla iletişim ve daha fazla etkileşim önemli. Ama bizim TCMB’nin misyonu kanunda çok nettir.”
Ali Babacan, Türkiye’nin yatırımı desteklemek için G20 ülkelerine spesifik hedefler verip vermeyeceğine yönelik bir soruya yönelik ise bunun tartışmakta oldukları bir konu olduğunu söyledi.
Bunu dün taslak oturumda da konuştuklarını dile getiren Babacan, Türkiye olarak ulusal konumlarının her zaman belli hedeflere yönelik çalışmak olduğunu dile getirdi.
Yapılan toplantıların Yunanistan’a nasıl bir etkisinin olacağının sorulması üzerine Babacan, şunları kaydetti:
“Resmi toplantılar henüz başlamadı, onun için göreceğiz, konu ne kadar ortaya gelecek. Umuyoruz ki Yunanistan ve AB arasındaki görüşmeler iyi ve karşılıklı kabul edilen sonuçlar verir. Umudumuz bu, ama tabii ki çok dikkatli bir şekilde takip etmemiz gerekecek. Eğer herhangi bir şekilde destek gerekirse, biz Türkiye olarak zaten hazırız destek vermeye. Eğer G20 ülkelerinden destek gerekirse, sanıyorum birçok ülke uluslararası kurumlar da dahil olmak üzere, destek vermeye olumlu. Yunanistan AB’nin, Avro Bölgesi’nin bir üyesi. Biz inanıyoruz ki Avrupa Bölgesi değerler ve idealler birliğidir.”