Türk Alman Jinekoloji Eğitim ve Araştırma Hizmet Vakfı (TAJEV) Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, rahim ağzı kanserinin öncesinde uzun sürecin bulunmasının, etkinliği kanıtlanmış hücresel tarama testlerinin (PAP smear) varlığının, kansere gidebilecek problemlerin etkili bir şekilde tedavi edilebilir olmasının tarama ve erken tanıya imkan sağladığını bildirdi.
Ünlü, jinekolojik kanserlerle ilgili farkındalığı artırmak, rahim, rahim ağzı, yumurtalık, vajina ve vulva kanserleri gibi kadınları etkileyen başlıca kanser türlerine ilişkin risk faktörlerine, semptomlara, erken teşhis ve önleme stratejilerine dikkati çekmek amacıyla ilan edilen “Dünya Jinekolojik Kanserler Farkındalık Günü” kapsamında, kadınlarda sık görülen bu hastalıkla ilgili yazılı açıklama yaptı.
Dünyadaki kadın kanserleri içerisinde üçüncü sıklıkta görülen rahim ağzı kanserinin gelişmiş ülkelerde tarama programlarının başarıyla uygulanması nedeniyle altıncı sırada yer aldığını ifade eden Ünlü, dünyada her yıl yaklaşık 400 ila 500 bin yeni rahim ağrı kanseri saptandığını, bunların 190 bininin ölümle sonuçlandığını kaydetti.
Ünlü, rahim ağzı kanserinin risk faktörleri olarak Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu, sigara, çok eşlilik, erken cinsel ilişki, immün sistemin baskılanması, beslenme faktörleri ve genetik faktörler olarak sıralandığını aktararak, şöyle devam etti:
“Rahim ağzı kanserinin öncesinde uzun sürecin bulunması, etkinliği kanıtlanmış hücresel tarama testlerinin (PAP smear) varlığı, kansere gidebilecek problemlerin etkili bir şekilde tedavi edilebilir olması, bu hastalığa özgü önemli bir özellik olup, tarama ve erken tanıya imkan sağlar. Böylece, daha çok hasta henüz kanser olmadan erken teşhis edilebilmekte ve kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Rahim ağzı kanser tarama programları, bu kanserin görülme sıklığını ve ölüm oranlarını azaltmak için son derece önemlidir. Ülkemizde de PAP smear, HPV DNA taraması yapılmaktadır.”
Bu kanserlerin büyük çoğunluğundan “HPV” denilen cinsel yolla bulaşan virüsün sorumlu tutulduğuna ve buna karşı geliştirilen aşıların koruma sağladığına işaret eden Ünlü, bu aşının yeni bir enfeksiyon gelişimini önlediğini ancak vücutta var olan enfeksiyonu tedavi etmediğini belirtti.
“Ulusal aşı takviminde yok”
Kişinin cinsel yönden aktif olmadığı 9-13 yaş döneminde, aşı uygulamasıyla yüksek düzeyde koruma sağlandığını, aşılamanın temel hedef popülasyonunun 11-12 yaş arasındaki kız ve erkek çocukları olduğunu anlatan Ünlü, şunları kaydetti:
“Tercihen cinsel ilişki başlamadan Catch-up (telafi) aşılaması 13-26 yaş kızlar ve kadınlar, özel durumlar hariç 13-21 yaş erkek çocuklardır. Dünyada uygulanan ticari üç aşının da kadınlarda üst yaş sınırı yoktur, her yaşta yapılabilir.”
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Üstün ise HPV aşısının, henüz Türkiye ulusal aşı takviminde yer almadığını belirterek, “Ancak en kısa zamanda yer alması beklenmektedir. Aşının uygulanması tamamen ailenin isteğine bağlıdır ve ücretlidir. Aşılansa bile kadınlarda rahim ağzı taraması devam etmelidir. Çünkü aşı tüm HPV tiplerine karşı korumaz, bazı hanımlar kullanım sürelerine tam uymayabilir ve bu nedenle aşının etkinliği düşebilir.” değerlendirmesini yaptı.