Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nesrin Öcal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında akciğer sertleşmesi olarak bilinen “idiyopatik pulmoner fibrozis”in (İPF), akciğerin süngerimsi dokusunu kaybetmesi nedeniyle kana oksijen geçişini zorlaştıran bir hastalık olduğunu söyledi.
Akciğer sertleşmesinin hastanın durumunun zamanla kötüleşmesine neden olduğunu ifade eden Öcal, “Hastalık tedavi edilmezse beklenen yaşam süresi 3 yıldır. Bazı kanser türlerinden daha kötü seyreden bir hastalıktır. Akciğer sertleşmesinin farkındalığının artması ve yeni gelişmelerin paylaşılması amacıyla bu yıl 16-22 Eylül günleri, ‘Dünya İPF Haftası’ olarak ilan edildi.” dedi.
“KOAH’dan farkı, öksürüğün kuru olması”
Doç. Dr. Öcal, özellikle 50 yaş ve üzeri uzun süre sigara kullanan kişilerin akciğer sertleşmesi bakımından en büyük risk grubunda yer aldığını vurgulayarak, “Erkeklerde kadınlardan daha sık görülür. Tüm dünyada yaklaşık 3 milyon İPF hastası olduğu biliniyor. Ülkemizde yapılan çok merkezli bir çalışmada İPF sıklığı 100 bin kişide 5 olup, yaş ortalaması 66 olarak bulunmuştur. Hastaların yüzde 80’inin sigara öyküsü olduğu da görülmektedir. Sigara dışında reflü hastalığı, kömür işçiliği gibi çevresel maruziyetler, bazı viral enfeksiyonlar ile genetik yatkınlık da hastalığın gelişiminde rol oynayabilir.” bilgisini verdi.
Öcal, genellikle sinsi ilerleyen akciğer sertleşmesinin sigara içenlerde görüldüğünü belirterek, “Daha önceden bilinen bir solunumsal hastalığı olmayan kişide giderek artan nefes darlığı, hava açlığı, kuru öksürük ve el parmaklarında çomaklaşma durumları en sık başvuru şikayetleridir. Sigara ile ilişkili KOAH’dan en büyük farkı, öksürüğün KOAH’da genellikle balgamlı, akciğer sertleşmesinde ise kuru olmasıdır.” dedi.
Akciğer sertleşmesinin kesin tanısı için altın standardın cerrahi yolla alınan akciğer doku örneği ile patolojik değerlendirme olduğunu ifade eden Öcal, “İPF tablosu tam oluşmuşsa son yıllarda teknolojik özellikleri giderek artan akciğer tomografisi ile cerrahi biyopsiye gerek olmaksızın tanı konulabilmektedir. Hastalığın ağırlığı akciğer tomografisindeki görünüm, solunum fonksiyon testleri ve egzersiz testleriyle incelenir. Ağırlığa göre uygun tedavi şekli belirlenir.” dedi.
Hastalığın tedavisine ilişkin de bilgi veren Öcal, geliştirilen yeni ilaçlarla çok ilerlemiş olan hastalarda akciğerdeki sertleşmenin azaltılmasının mümkün olduğunu, hastalığın kesin tedavisinin ise akciğer nakliyle mümkün olabildiğini kaydetti.