Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, savunma konusunda batılı ülkelerden ve NATO müttefiklerinden beklenen desteği alamadığını vurguladı.
Kalın “Bu nedenle Türkiye’nin başka seçeneklere yönelmesi normal” dedi.
Batılı ülkelerin darbe girişiminin ardından gerçekleştirilen gözaltıları tasfiye olarak nitelemesinin yanlış olduğunu da kaydeden Kalın, bir daha böyle bir olay yaşanmaması için bu adımların atılmasının normal olduğunun altını çizdi.
İbrahim Kalın, darbe girişiminin ardından hiçbir batılı liderin Türkiye’yi ziyaret etmediğine de dikkat çekti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Avrupa Birliği’den de vize muafiyeti konusunda olumlu bir adım beklediklerini vurgulayarak “Ama terörizm konusunda Türkiye’nin tavrını değiştirmesi söz konusu olamaz” ifadesini kullandı.
İbrahim Kalın, Rusya’yla ilişkilere de değinerek turizm ve charter seferler konusunda kısa sürede adımlar atılmasını beklediklerini vurguladı.
Kalın, IŞİD ve PKK’yla mücadelede ortak hareket edilmesi konusunda Rusya’yla mutabakata vardıklarını da kaydetti. İbrahim Kalın, Suriye kriziyle ilgili olarak ise “Esad’ın iktidarı bırakması konusundaki pozisyonumuzda bir değişiklik yok” dedi.
A Haber’de de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın St. Petersburg’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmeyi değerlendirdi.
Kalın, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığını söyledi.
Görüşmede “yakın işbirliği” kararı alındığını belirten Kalın, “Bu çerçevede, bizim Genelkurmay ile Rus Genelkurmayı tekrar bir direkt hat oluşturdular. Bu konuda temas halindeler. Dünkü görüşmede bir bölümünde Rus Genelkurmay Başkanı da vardı. Bizim Genelkurmay Başkanımız ile temas halindeler” diye konuştu.
Bunun bir ‘kırmızı hat’ olup olmadığına ilişkin soru üzerine Kalın, “Askerler hangi hattan konuşuyorlar bilemiyorum direkt konuştukları, kırmızı, siyah mı… Hem Suriye konusunda hem diğer ikili ilişkiler konusunda, diğer bölgesel konularda. Hava sahası ve diğer konularda yakın temas içerisindeler” ifadelerini kullandı.
“PUTİN İLK ARAYAN LİDERLERDEN”
Rusya’daki temaslarda Fetullahçı Terör Örgütü’nün gündeme geldiğini anlatan Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özellikle darbe sürecini detaylı bir şekilde anlattığını ifade etti.
Putin’in, darbe girişimi sonrasında Türkiye’yi ilk arayan ve net açıklama yapanlardan olduğunu ve bundan ötürü de kendisine teşekkür edildiğine işaret eden Kalın, şöyle konuştu:
“O gece ilk ve en net açıklamayı yapan ülkelerden biri Rusya’ydı. Putin, önemli bir şey söyledi ve ‘Açıklamayı yaptık ama bir yandan da takip ediyoruz. Sizi sıkıntıya sokacak bir durumun ortaya çıkması, bizi de sıkıntıya sokardı ama siz ne zaman ki halkı sokağa çağırdınız ve millet sizin çağrınız üzerine meydanlara çıkmaya başladı, ben, bu iş bitmiştir dedim’ dedi. Siyasi bir lider olarak, Cumhurbaşkanımıza bunu söyledi. Bu, önemlidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrı yapması üzerine darbecilerin bunun karşısında duramayacağının, Rus bakış açısında yer etmiş olması çok önemli. Putin’in Türkiye’yi araması Türk toplumunda da karşılık buldu ve takdirle karşılandı.”
ÜÇLÜ MEKANİZMA
Bu konuların 29 Haziran’dan sonra başladığını aktaran Kalın, “Genelkurmay’ın ayrıca istihbaratımızın, Dışişlerinin bu konudaki mekanizmaları başladı. Hatta bu Suriye konusunda yeniden bir üçlü mekanizmanın kurulması, bizden istihbarat, asker, diplomattan oluşan bir heyetle onlardan oluşan bir heyetin hemen çalışmaya başlaması yönünde dün başkanlar talimat verdiler. İlk görüşme yarın olacak. Hatta bugün heyet,zannediyorum bu akşam Moskova’ya gidecek. İlk görüşmelerini de yarın yapacak. 24 Kasım’daki hadiselerin yaşanmaması açısından çok önemli hem de Suriye meselesinde bir çatışmanın durdurulması, sivil kayıpların önlenmesi noktasında büyük önem arz ediyor” dedi.
Kalın, Erdoğan-Putin görüşmesinin bölgesel konularla ilgili dört önemli ayağı olduğunu belirterek, bunlardan birinin Suriye konusu olduğunu söyledi. Ortak basın toplantısının ardından, Suriye konusunun kapsamlı olarak tekrar ele alındığını anlatan Kalın, şunları söyledi:
“Orada özellikle çatışmaların durdurulması, Halep’e insani yardımların ulaştırılması, siyasi geçiş sürecinin sağlanması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi ve özellikle PYD, YPG konusundaki pozisyonumuzun dikkate alınarak burada adımların atılması konusunda mutabık kalındı. Rus tarafı ile bizim Esed konusunda birtakım görüş ayrılıklarımız var. Siyasi geçiş süreci, çatışmaların durdurulması, toprak bütünlüğünün korunması konusunda hem fikiriz. Sadece bunun nasıl olacağı konusunda görüş ayrılıklarımız var. Tabii bu görüşülecek. Heyetlerimiz bu konuları detaylı bir şekilde konuşacaklar. Dışişleri Bakanımız mevkidaşı Lavrov ile zaten dün görüştü.”
PYD TEPKİSİ İLETİLDİ
Dünkü görüşmede, Moskova’daki PYD bürosunun gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuyu Rusya Devlet Başkanı Putin’e ilettiğini, onların da bu konudaki hassasiyetlerin farkında olduğunu ifade etti. Türkiye, Rusya, Azerbaycan üçlü mekanizmasının kurulmasının da kararlaştırıldığını hatırlatan Kalın, hem üç ülke arasındaki ilişkiler açısından hem deYukarı Karabağ sorununun çözümü noktasında önemli bir adım olduğuna işaret etti. Bu konuda ,Rus tarafının son dönemde yapıcı katkıları olduğunu belirten Kalın, şöyle devam etti:
“Sayın Aliyev de Sayın Cumhurbaşkanımıza bu konuları nükleer zirve konusunda anlatmıştı. Sayın Putin bir gün önce Bakü’deydi. Türkiye-İran- Azerbaycan üçlü zirvesi için bulunuyorlardı. Bu Karabağ meselesini de orada görüştüler. Bugün de Sarkisyan, Ermenistan Cumhurbaşkanı Moskova’yı ziyaret ediyor. Daha pozitif bir gidişat görüyoruz. Bu özellikle işgal altındaki bölgelerden Ermenistan tarafının çekilmesi halinde sürecin çok daha pozitif bir istikamet kazanacağını düşünüyoruz. Bu yönünde de birtakım güçlü işaretler var. Bu da gerçekleşirse bölgede bütün ilişkileri Azerbaycan, Ermenistan, Türkiye bütün ilişkileri rahatlatacak bir etkiye sahip olacaktır. Bu mekanizmanın bu ziyarette kurulması ilan edilmesi de bu açıdan ayrıca önem arz ediyor. Yukarı Karabağ meselesi de çözüldükten sonra inşallah yakın vadede bunun çözümüyle ilgili gelişmeler olur diye ümit ediyoruz. Bölgede yapılacak çok şey var. Ekonomik ilişkiler, altyapı, güvenlik çok konu var. Yukarı Karabağ sorununun çözülmesi Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesinden en fazla istifade edecek olan ülke Ermenistan’dır. Bazen böyle dar bir bakış açısıyla diaspora veya başkaları olaya bakıp kendilerini bir köşeye mahkum ediyorlar. Biraz daha geniş stratejik bir bakış açısıyla baksalar bu süreçten orta uzun vadede, hem Azerilerin hem Ermenilerin istifade edeceğini kendileri de görecekler. Bu mekanizma bu sürece önemli bir katkı sağlayacak.”