Öztanrıöver, yaptığı açıklamada, internetin, hayatımıza getirdiği yararların yanı sıra yanlış kullanıldığında fiziksel, duygusal ve sosyal hasarlar verebildiğini söyledi. “Çocuklarımızda fiziksel olarak omurga, göz bozukluklarına, hareketsiz kalma nedeniyle büyüme-gelişmede gerilemeye ve obeziteye neden olabiliyor. Dikkat ve yoğunlaşmada bozulma nedeniyle okul başarısında düşmeye yol açıyor” diyen Öztanrıöver, şunları kaydetti: “Bilgisayar ekranından sürekli gelen hızlı görsel uyaranlar, kumar ve uyuşturucu bağımlılığındaki gibi beyinde dopamin denilen bir maddenin salgılanmasına neden oluyor. Beyin sürekli bu maddeye ihtiyaç duyduğundan bilgisayar, yaşamın temel aktivitesi haline geliyor. Duygusal açıdan ise bilgisayarlar, çocuklarımızı bir zombiye dönüştürüyor. Yani hem negatif hem pozitif duyguları hissetmemize engel oluyor. Ruhsal açıdan sağlıklı olmak için bütün duygularımızı hissetmeye ihtiyacımız vardır. Pozitif duygularımız bize yaşam enerjisi pompalarken; negatif duygularımız ise değişim motivatörü etkisi yanında bize, hayatta başımıza gelebilecek kötü olaylarla, kayıplarla başa çıkma becerimizi artırıyor, yani bizi güçlendiriyor. Bilgisayar bağımlısı olan çocuklar ise kelimenin tam anlamıyla uyuşuyorlar. Diğer aktiviteler ders, sosyal ilişkiler cazibesini yitiriyor. Hatta bu aktiviteler, sanal hayata engel gibi görülüyor. Sosyal beceriler gelişemiyor. Beynin yaratıcılık, eleştirel düşünme, sorun çözme becerileri geri kalıyor. Bilgisayar dışında her şeyden sıkılan, huzursuz, sinirli, çökkün bir nesil yetişiyor. Üstelik ne yazık ki oyunlarla öldürmeye alışık bir nesil.” ÇÖZÜM İÇİN İLK ADIM Çözüm için ilk adımın, anne-baba olarak çocuklarımıza bizlerin örnek olması gerektiğini ifade eden Öztanrıöver, “Bilgisayar, telefon, televizyon karşısında geçirdiğimiz zamanı azaltmamız gerekiyor. Bilgisayar ortak kullanım alanlarında olmalı ve ders çalışıldıktan, ödevler yapıldıktan sonra bilgisayar-telefon kullanılmalı” dedi. Öztanrıöver, şöyle devam etti: “Ev içi etkinlikler planlanabilir. Ailecek oynanacak oyunlar, kelime-kağıt oyunları, yaşına göre saklambaç, güreş, evi dağıtma pahasına top oynama, bol kahkahalı oyunlar tasarlanabilir. Açık hava etkinlikleri, yürüyüş, sportif faaliyetler yapılabilir. Çocuğun arkadaşları ile sosyal etkinlikler yapması için fırsatlar hazırlanabilir. İnternet kafeye gitme bir sosyal etkinlik değildir. Çocuğun ilgi alanına göre resim, müzik, dans, sportif faaliyetlere teşvik etmek çok yararlı olacaktır. Çocuğumuz saatlerce bilgisayar başından kalkmıyor, bilgisayar dışı aktivitelere direniyor ve onlardan keyif almıyorsa, okul başarısı düşük, sosyal ilişkileri zayıfsa bilgisayar bağımlılığı var demektir. Derhal bir uzmandan yardım almak gerekir. Hangi yaşta olursak olalım oyun oynamak, ruh sağlığımızın göstergesidir. Dışarıda kar varsa kartopu oynamak, çocuklarla maç yapmak, dans etmek, koşmak, sek sek oynamak, çocuk olmak-olabilmek, bedensel ve ruhsal sağlığımıza katkıda bulunacaktır.”
Psikiyatri Uzmanı Öztanrıöver: “İnternet Bağımlılığı Çocukları Zombileştiriyor”
Psikiyatri Uzmanı Sümer Öztanrıöver, internet bağımlılığının çocukları ’zombileştirdiğini’ belirterek, “Çocuklarımızın internet bağımlılığından kurtulması için anne-baba olarak bilgisayar, telefon ve televizyon karşısında geçirdiğimiz zamanı azaltmalıyız”