Nevali Hotel’de sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle yemekte bir araya gelen Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, Şanlıurfa’ya her gelişinde şehrin atmosferinden, manevi ikliminden feyz alarak döndüklerini söyledi.
’20 Temmuz’dan 23 Temmuz’a kadar sanki bir el düğmeye bastı’
Son ziyaretinin çok hüzünlü bir vesileyle gerçekleştiğini anlatan Davutoğlu, “20 Temmuz’da, Suruç’ta bir terör saldırısında arkasında güzel dinimizin merhametini, şefkatini kirletmek dışında hiçbir meziyeti olmayan DEAŞ diye bir terör örgütünün olduğu bir terör saldırısıyla sarsıldık. 32 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hemen sonrasında Şanlıurfa’daydım, yaralıları ziyaret ettim. Terör saldırısıyla ilgili teferruatlı bilgi aldım. Hemen aynı gün Adıyaman’a geçtim ve bu sefer 30 yıldır bu memleketin evlatlarına zulümden, terörden ve kandan başka hiçbir şey kazandırmamış olan ve hep bunlardan beslenen başka bir terör örgütünün, PKK’nın saldırısında şehit olmuş askerimizin cenaze törenine katıldım. Suruç saldırısıyla hem çok büyük bir ızdırabı yaşadık ama aynı zamanda da bir alarmı hep beraber hissetmeye başlamıştık. Birden Şanlıurfa’da ve bu şehirlerimizde arka arkaya gelen saldırılarla ciddi bir tehlikenin kapımıza geldiğini derinden hepimiz hissettik.”
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bakınız, 20 Temmuz’dan 23 Temmuz’a kadar sanki bir el düğmeye bastı ve birbiriyle bazen ihtilaflı gibi görünen ama perde gerisinde aslında aynı hedefe matuf olarak çaba sarfeden DEAŞ, PKK ve DHKP-C harekete geçti. Hedefleri neydi biliyor musunuz? Hedefleri tam da Şanlıurfa’nın temsil ettiği neyse onu yok etmekti. Bu masada, bu salonda Türk var, Kürt var, Arap var, her bölgeden kardeşimiz, vatandaşımız var. Şanlıurfa Hazreti İbrahim’den bu yana tevhidin diyarıdır. Tevhit, hem kelime-i tevhid anlamında imandır hem de Müslümanların o tevhid etrafında birleşmesi anlamında vahdet demektir. Bu saldırıların hepsi vahdetimize, birliğimize dönük saldırılardır.”
‘Hep Müslüman katlettiler’
DAEŞ’in işlediği cani cinayetlerle İslam’a en büyük zararı veren örgütlerden olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi:
“DEAŞ terör örgütünün herhangi bir yerde Müslümanları hedef edinen örgütlere, yapılara karşı harekete geçtiğini görmediniz, hep Müslüman katlettiler ve istediler ki şu veya bu görüşe, inanca, yoruma tabi olmayan diğer Müslümanların tümden neredeyse katli vaciptir noktasında, Suriye’de büyük katliamlara sebep verecek bir zihniyeti hayata geçirdiler. Tam da Şanlıurfa’nın savunduğu zihniyetin karşısındaki bir zihniyet bu. Aynı şekilde bölücü terör örgütü PKK da bu sefer ülkemizin vahdetini, milletimizin birliğini, beraberliğini, en çok da Şanlıurfa’da görünen o ulvi kardeşliği hedef edindi. İkisinde de Şanlıurfa’yı seçtiler. Birisi Suruç’ta, birisi Ceylanpınar’da. Çünkü biliyorlardı ki eğer buradaki birlik ve beraberlik yok edilirse bu sembol şehrin Türkleri, Kürtleri, Arapları arasına nifak sokulabilirse Türkiye aynen Suriye gibi kardeş kavgası girdabının içine sokulabilir.”
“Acaba bünyeyi zayıf düşürebilir miyiz?..”
Birilerinin hep “acaba bünyeyi zayıf düşürebilir miyiz” diye çaba içine girdiğine dikkati çeken Davutoğlu, “Dillerinde ‘barış’ derken, ellerinde kaleşnikofu, zihinlerindeki terör kültürünü yok etmeden ve onları gizleyerek Türkiye’de bir kardeş kavgasının önünü açmak istediler ve son derece de pişkince. Bakınız şimdi Demirtaş’ın Brüksel’de verdiği mesajlara ya da sürekli dilinden barışı düşürmeyip ‘çatışmasızlığa dönelim’ diye günlerdir söyledikleri sözlere. Bu nasıl bir pişkinliktir” şeklinde konuştu.
“Herkes açık konuşsun”
Davutoğlu, “Herkes, zihnindekini açık konuşsun. Demirtaş’a söylüyorum, bu fikirler serdedilirken, ayaklanma çağrıları yapılırken, Kobani olayları bahane edilerek 6-7-8 Ekim’de bütün şehirlerimiz, bir ateş görüntüsü içine sokulurken neredeydiler, niye ‘Çatışmasızlık’ demediler? iki polisimiz şehit edildiği gün çıkıp deselerdi ki dönüp o terör baronlarına ve kullandığı tabirle söylüyorum o terör gladyosuna ‘Yapmayın bu terörü’ deme cesaretini göstermeyenler şimdi çatışmasızlıktan ve bize meydan okumaktan bahsediyorlar. Şimdi yavaş yavaş ‘Elleri tetikten çeksin PKK’ diyor. Geç oldu ama şimdilik doğru bir çağrı” dedi.
“Hep beraser resmi tamamlayalım”
Terör örgütü PKK’ya verilen mesajların ardından, şimdi tam vakti olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Madem ki bütün bu süreçten ders aldılar, PKK’ya, ‘Silahlarınızın tetiklerinden elinizi çekin’ diyorlar ve çatışmasızlığı teklif ediyorlar, tamam, hep beraber resmi tamamlayalım. Şehirlerimizin etrafındaki ve içindeki, vatandaşlarımızı tehdit eden bütün yapıları da tasfiye edecekler. Hiçbir esnafımız, daha bıyığı yeni terlemiş ve aldatılmış bir genç tarafından, ‘Sen dağdan bekleniyorsun. Sana şu kadar ceza kesildi’ diye eline bir kağıt verildiği bir olayı yaşamasın” diye konuştu.
Vatandaşın, esnafın ve tüccarın kepenkleri indirme baskısı altında kalmamasını isteyen Davutoğlu, şunları söyledi:
“Menderes Bey’e, Ceylanpınar’da 1.5 yıl içinde dört kez suikast yaptılar. Suçu ne Menderes Bey’in? Çünkü, Ceylanpınar Belediye Başkanlığını aldı. İsterler ki baskıyla bütün belediye başkanlıkları onlara ait olsun. Bütün, her türlü faaliyeti onlar yapsın. Baskıyı ve cürmü işlesinler. İşte şimdi vaktidir. Bütün bunlara karşı olduklarını ve en önemlisi de bir ülkede halkın huzuru için çalışan ve her an hesap verme konumunda olan, yaptığı bir yanlış olursa, hesap veren demokratik sistem içerisinde, güvenlik güçleri dışında hiçbir silahlı grubun mevcudiyeti, demokratik bir ülkede kabul edilmez.”