Davalardan ikisi Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, biri ise Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesinde açıldı.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davalardan birinin iddianamesinde, Palaz ile birlikte TÜBİTAK görevlisi 6 sanık, şartları uymayan kişiyi uzman olarak işe başlatarak, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” ile suçlanıyor.
İddianamede, 2011’e kadar hızlı ve güvenilir şekilde bilimsel araştırma grafiği yükselen TÜBİTAK’ın, dünyada saygın bilim araştırma merkezlerinden biri haline geldiği, savunma sanayisine verdiği projeler, geliştirdiği cihaz ve tekniklerle önemini artırdığı ifade edildi.
“Bu durumu hazmedemeyenlerin emri ve talimatıyla kurumu batırmak üzere ‘Hizmet Hareketi’ olarak kendini topluma sunan, siyasi hedefi olmadığını iddia eden, bir süre dindar insanları aldatıp sömüren paralel yapının harekete geçirildiği” kaydedilen iddianamede, “2011’de geniş çaplı operasyonla önce kurum başkanının devre dışı bırakıldığı, daha sonra birçok proje çalışanın zorla kurumdan gönderildiği” bildirildi.
“Kusursuz algı yönetimiyle desteklenen bu operasyonun başarıya ulaştığı, Fetullahçı Terör Örgütünün üyelerinin kurumun yönetimini önemli ölçüde ele geçirdiği, bu örgütten birçok kişinin niteliğine bakılmadan işe alındığı” aktarılan iddianamede, “kurumun batırılması ve iş yapamaz hale getirilmesi için Palaz ve ekibinin özel ve önemli işleri örgüt adına başardıkları” savunuldu.
İddianamede, Palaz’ın, “BİLGEM Başkanlığına ek olarak TÜBİTAK Başkan Yardımcılığını da bir süre başka kimse kalmamış gibi birlikte yürüttüğü, kendisine makam mevki bulunamadığı” kaydedilerek, “Palaz’ın, dolayısıyla örgütün, otoritesi ve mutlak hakimiyeti altına giren TÜBİTAK’ta, sahte diplomalı kişilerin uzman sıfatıyla görevlendirildiği” bildirildi.
“Kurumda, paralel devlet yapılanması olarak bilinen terör örgütünün yerleşerek, suç işlediği” iddiasının araştırılması için denetimler yapıldığı belirtilen iddianamede, bu sırada, sanıklardan Cevdet Aydın’ın sahte lisans diplomasıyla uzman olarak işe alındığının belirlendiğine yer verildi.
BİLGEM Başkanı Palaz’ın, uzmanların atamasını yaptığı ve Aydın’ın atandığı kadronun ehli olup olmadığını anlayabileceği kaydedilen iddianamede, Palaz’ın kuruma uzman olmayan kişiyi fark etmeden atayacak derecede kapasitesiz ve öngörüsüz olmadığı vurgulandı.
Palaz’ın, Aydın’ın uzman olmadığını bilmesine karşın, kasten atama işlemini gerçekleştirdiği savunulan iddianamede, Kadir Bülbül, Burhan Güneş, Behra Güler ve Halil Can’ın, “üstten gelen talimata uyarak Aydın’ın verdiği diplomanın noterden onaylı suretiyle ilgili hiçbir araştırma yapmadıkları, böylece sahte diplomanın kullanılması ve kurumun dolandırılmasına doğrudan iştirak ettikleri” öne sürüldü.
“Şüphelilerin Paralel Devlet Yapılanması/Fetullahçı Terör Örgütü adına sahtekarlık ve dolandırıcılık suçlarına iştirak ettikleri anlaşılmaktadır” denilen iddianamede, Aydın’ın, soruşturma aşamasındaki ifadelerinde, diplomanın sahteliğini kabul ettiği aktarıldı ve Aydın’a, çalıştığı dönemde toplam 164 bin 704 lira ödendiği bildirildi.
“Sahte diploma”dan ikinci dava
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan diğer davanın iddianamesinde de Palaz, İnsan Kaynakları personeli Güler ve Bülbül ile BİLGEM bünyesindeki Kamu Sertifikasyon Merkezi birim yöneticisi Hasan Başaran sanık olarak yer aldı.
İddianamede, lise mezunu Başaran’ın, ODTÜ bilgisayar mühendisliği mezunu olduğuna dair lisans diploması ile kriptografi yüksek lisans diplomasının sahte olduğu ve işe girerken, sahte diplomaları BİLGEM İnsan Kaynaklarına teslim ettiği anlatıldı.
Palaz’ın teklifi üzerine Başaran’ın başuzman araştırmacı olarak atandığı, yüksek öğrenim ve yüksek lisans mezunu gibi mali haklardan yararlandırıldığı kaydedilen iddianamede, ilgili yönetmelikte, işe alımlarda kişilerin öğrenim belgelerinin aslı veya kurumundan onaylı örneğinin istenmesi emrine karşın, Başaran’ın özlük dosyasında bu belgelerin onaysız fotokopilerinin bulunduğu, bunları alan kişilerin belge aslını istemeden işlem yaptıkları bildirildi.
Başaran’ın, ifadesinde, lise mezunu olduğunu, bilgisayar programlarını bildiği için kendisini üniversite mezunu gibi gösterdiğini, sahte diploma sayesinde kısa dönem askerlik yaptığını, aynı diplomayla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kent Konut Projesinde 2006-2012 arasında çalıştığını anlattığına yer verilen iddianamede, Başaran’ın, Temmuz 2012’de de BİLGEM’de işe başladığını, Kamu Sertifikasyon Merkezi Başkanlığı yürüttüğünü söylediği aktarıldı.
Görevliyken Palaz’ın, Başaran’a “çok iyi” sicil notları verdiğine işaret edilen iddianamede, bilgisayar gibi bir konuda yetersizliği kolayca anlaşılabilecek Başaran’ın durumu fark edilmeden birim müdürlüğüne atanmasının ve çok kritik bir birimin yönetimine getirilmesinin, suçların, birlikte kasıtlı işlendiğini gösterdiği kaydedildi.
Başaran’ın, Kamu Sertifikasyon Merkezi Başkanlığına da Palaz’ın talebiyle atandığına yer verilen iddianamede, Başaran’ın, askerlik şubesi, belediye başkanlığı ve BİLGEM’e üç kez sahte diploma vererek, resmi belgede sahtecilik suçunu üç kez işlediği ve kamu kurumlarını iki kez dolandırdığı ifade edildi.
“Kurum, paralel yapı üyelerine teslim edildi”
“Palaz’ın, TÜBİTAK içinde örgütlü bir yapının kadrolaşması için faaliyet yürüttüğü” savunulan iddianamede, “2011’de örgütlü yapının kurumu yok etmek ve uzman çalışanları baskı ve tehditle kurumdan göndermek ve kadrolarını yerleştirmek üzere operasyona başladığı” kaydedildi.
Önce kurum başkanının başarılı bir algı yönetimi, örseleme, aşağılama ve operasyonla saf dışı bırakıldığı, Palaz ve ekibinin kuruma yerleştiği, kurumun mükemmel beyinlerinin istifa ve emekliliğe zorlandığı veya başarısız oldukları iddiasıyla işlerine son verildiği anlatılan iddianamede, kurumun sahte diplomalı, sahte rapor düzenleyen, konusunda uzman olmayan paralel yapı üyelerine teslim edildiği belirtildi.
Kurumun, iki yılda örgüt mensuplarınca başarısız ve hasarlı haline getirildiği, birçok projenin iptal edildiği, kurumun çok zarar gördüğü, parlak günlerinden uzaklaştığı, terör örgütünün kurumun elindeki ekonomik imkanları ele geçirdiği anlatılan iddianamede, Palaz’ın, terör örgütünün isteğine uyarak lise mezunu birini, birim yönetimine getirerek kurumu çökertmek ve istediği işleri ona yaptırtmak için kasıtlı davrandığı, dolayısıyla sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarına doğrudan katıldığı savunuldu.
İddianamede, Bülbül ve Güler’in de Başaran’dan belgeleri alırken, görevlerini yapmayarak resmi evrakta sahtecilik ve kamu kurumuna karşı dolandırıcılık suçlarına iştirak ettikleri bildirildi.
Palaz hakkındaki “iftira” davası
Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davanın iddianamesinde ise Palaz “sanık”, Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişi Mehmet Emin Baysa ise “müşteki” olarak gösterildi.
Başbakanlığı sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisindeki çoklu prizlere dinleme cihazları konulduğu hatırlatılan iddianamede, Palaz’ın, “Fetullahçı Terör Örgütü’nün talimatıyla, dinleme cihazını yerleştiren Emniyet görevlisi paralel yapı üyelerinin kurtarılmasını sağlamak için dinleme cihazlarıyla ilgili sahte rapor hazırlattığı” anlatıldı.
Palaz’ın, görevden alındıktan sonra basına yaptığı açıklamalar alıntılanan iddianamede, Palaz’ın, “böceğin konulma tarihinin erkene alınması konusunda Baysa’nın kendisini tehdit ettiğine” ilişkin haberler aktarıldı.
Baysa’nın, soruşturma aşamasındaki ifadesinde, Palaz’ın yalan söylediğini ve iftirada bulunduğunu söylediğine yer verilen iddianamede, Palaz’ın ise iddiasını sürdürerek, suçlamayı kabul etmediği bildirildi.
İddianamede, Palaz’ın, “basın yoluyla birden fazla kez iftira” suçundan cezalandırılması istendi.
Bu arada, Palaz ile TÜBİTAK Bilişim Sistemleri Müdürlüğüne bir süre vekalet eden Bünyamin Dursun hakkında, “bilişim sisteminin işleyişini engelleme veya bozma” suçundan düzenlenen iddianame, Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi.
TÜBİTAK’ın “müşteki” olarak gösterildiği iddianame değerlendirme aşamasında bulunuyor.