DİLEK ATLI
Nilüfer Belediyesi ve x-ist Sanat Galerisi işbirliğiyle hazırlanan ve Nazım Hikmet Kültürevi’nde kapılarını Bursalılara açan özel seçki, ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü.
Ali Bilge Akkaya, Bahadır Baruter, Engin Konuklu’nun eserlerinin yer aldığı serginin açılışına Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de katıldı.
MEKÂN ALGISINI BOZMAK
Fotoğraf sanatçısı Ali Bilge Akkaya’nın objektifinden çıkan, mekân algısı ve oranlama unsurlarıyla dikkat çeken kareler, sergide büyük beğeni topladı. İnsanları düşündüren fotoğraflar çekmeyi amaçladığını belirten Akkaya, sergideki eserleriyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Fotoğraflarımda insan, hedef aldığım ana unsur. Babam Mehmet Ali Akkaya, felsefe mezunu ve estetik üzerine tez yazmış biri. Ablam Elif İpek Akkaya ise sanat tarihi üzerine doktora yaptı. Ben ise endüstri ürünleri tasarımcısıyım. Fotoğraflarımda bu üç alanı bir araya getirmeye çalışıyorum. Güzel fotoğraf nedir sorusunun üzerine bir tasarımcı olarak babamın estetik anlayışı, ablamın sanat tarihi bilgisini bir araya getiriyor ve izleyiciye sunuyorum. Bu nedenle fotoğraflarımda mekânda algı bozma, ritim, oran, simetri gibi öğeleri daha çok uygulamaya çalışıyorum. İnsanların mekânla etkileşiminin buluştuğu fotoğraflarda izleyici kendine sorular sormaya başlıyor. Çalışmalarıma isim koymama sebebim ise izleyicinin düşüncesine müdahale etmemek. Sergideki labirent fotoğrafımda da bir milim yukarı çıkarsanız, labirentin çok küçük olduğunu görebileceksiniz. Ama doğru açı, mekân algısını değiştirip sonsuzluk hissi yaratıyor.”
NOSTALJİ VE MUĞLAK BOŞLUKLAR
Bahadır Baruter’in “Mukadderat” adlı heykel sergisi ile daha önce bir arada görülmemiş desen çalışmaları da dikkat çekti.
Engin Konuklu ise sinema karelerinin ağırlıklı olduğu ve “Eternite” adlı son sergisindeki bazı çalışmalarıyla seçkide beğeni topladı. Resimlerinde akrilik boya kullandığını ifade eden Konuklu, şunları kaydetti:
“Buradaki resimlerimde nostalji bağlantılı tamamlanmamış muğlak alanlar söz konusu. Resimlerimde direkt bir hikâye anlatmak yerine, bunu izleyicinin kurmasını tercih ediyorum. İzleyicinin resimlerle bir ilişki kurması ve boşluk alanları kendisi tamamlamasını önemsiyorum. Hedefime ulaşmışsam zaten bu bağı yakalamış ve izleyicinin hikâyeye dahil olmasını sağlamışım demektir. Eternite sergimde 19. yüzyılın bir yas ritüeli olan, ölüm sonrası fotoğraflarını ele aldım. Fotoğrafın keşfiyle birlikte ölü kişileri yaşıyorlarmış gibi giydirip son bir fotoğraflamak gibi bir ritüel varmış. Dönemin makinelerinin pozlama sürelerinin uzamasıyla bu fotoğraflarda canlılar hareketli olmalarından ötürü flu çıkarken, ölü olansa oldukça net görülüyor. Bu da benim ilgimi çeken bir konu oldu. Tuval üzerine akrilik boya tekniğiyle ortaya çıkardığım çalışmalarım özel seçkide yer aldı.”
Sergi, 20 Mayıs Cuma gününe kadar ziyarete açık kalacak.