Merhabalar sevgili olay.com.tr okurları… Bendeniz olay.com.tr editörü Melis Evcimen…
5 günlük bir Avrupa turuna ne dersiniz?
İlk durağımız kendine özgü tarzıyla Kuzey Avrupa’nın incisi Amsterdam…
İstanbul’dan Amsterdam’a birçok havayolu şirketinin neredeyse her gün uçuşları var ve İstanbul-Amsterdam arası direk uçuşla yaklaşık 3 saat 50 dakika sürüyor. Biz Schiphol Havalimanı’na indik. Oradan metroyla kişi başı 6.5 Euro’ya merkeze geldik…
İndiğimiz gibi Amsterdam büyüleyici mimarisiyle bizi karşıladı etkilenmemek mümkün değil.
Kanal şehri olan Amsterdam’da Venedik’ten veya Paris’ten çok daha fazla kanal bulunuyor.
Adı, ilk kurulduğu zamanlarda Amstel ırmağının üzerine kurulan su bendi (“dam”) olan Amstelredamme‘ın zamanla Amsterdam haline dönüşmesiyle oluşmuş.
İsterseniz yürüyerek isterseniz tekne turu isterseniz bisiklet ile kanalları dolaşıp, her an Amsterdam şehrinin başka bir yönü ile karşılaşabilir ve keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Merak edip tekne turlarının fiyatlarını araştırdık.
Fiyatlar şöyle: 1 yetişkin 16 Euro, 0-5 yaş arası çocuk ücretsiz. Aile (2 yetişkin ve 2 çocuk) 44,5 Euro.
Blue Boat Company sitesinden satın alabileceğiniz fiyatlar.
Bilet ofisinden alıp binmek isterseniz 1-2 Euro daha fazla ücret ödersiniz.
Amsterdam kanal boyunca alışveriş merkezleri kafeteryalar bulunuyor.
Amsterdam’dan küçük magnet anahtarlık tarzı hediyelik götürmek isterseniz 3 Euro’dan başlayan fiyatlarda…
Amsterdam’ın soğuk ve yağmurlu bir gününde kendimizi bir dükkanda bulduk.
Meksika mutfağı sunan bu yerde cips, salata, et ve yoğurt karışımı onlara özgü sosuyla sundukları yemek tam 30 Euro. Bence denenebilir. Farklı ve lezzetli.
Bir gece konakladığımız Amsterdam’da otel fiyatları da aslında ortalama hem merkeze hem de metro istasyonuna yakın yerden tuttuğumuz otel fiyatı geceliği 100 Euro. Beklentiyi karşıladı.
Amsterdam’ın gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel… Yolunuz düşerse mutlaka bu şehre bir rota çizin.
Belçika’nın başkenti çikolata diyarı Brüksel
Brüksel’de hemen hemen herkesin gittiği yer Grand Place.
Büyük mimari yapılarıyla oldukça dikkat çeken bu büyük meydanda yılın belli aylarında etkinlikler yapılıyor bizde bu etkinliklere denk geldik.
İşte gitmek görmek isteyenler için etkinlik takvimi;
- Animasyon Film Festivali (Şubat)
- Uluslararası Fantastik Film Festivali (Nisan)
- Brüksel Sanat Festivali (Mayıs)
- Ommegang (Temmuz)
- Pukkelpop (Ağustos)
- Çiçek Halı Festivali (Ağustos)
- Design September (Eylül)
- Ping Screen (Ekim)
- BRXL Bravo (Ekim)
Etkinlikte yöresel kıyafetli dansçılarının danslarına müziklerine ve sokak sanatçılarının şarkılarıyla ritim tutarken o büyülü atmosfere kendinizi kaptırıyorsunuz..
Brüksel’de iki dil konuşuluyor…
Brüksel‘de Hollandaca konuşanlar Flamanca konuşulan Topluluğa, Fransızca konuşanlar ise Fransızca konuşulan topluluğa dahilmiş.
Bir waffle dükkanın önünde kendimizi bulduk ve oldukça kalabalıktı.
Beklediğimize değdi…
Sizde 6 Euro’ya bu lezzetin tadına bakabilirsiniz.. Tabi üstüne eklediklerinizle fiyat değişikliği oluyor…
Buraya kadar gelip de çikolatasından bakmamak olmazdı bize önerilen bu çikolata gerçekten çok güzel farkı hemen anlıyorsunuz.
Marketlerden bulmak mümkün 2.5 ve 3 Euro arası değişen fiyatlarla..
Meşhur büyük meydana yakın önü kalabalık bir patates dükkanındayız.
İnsanlar önünde sıra oluyor. Belçika’nın bu meşhur patatesinden yemek isterseniz 15 Euro. Bana sorarsanız diğer ülkelerde yapılan patateslerden farklı bir durum görmedim ama yine de lezzetliydi.
Eğlence hayatı oldukça hareketli yağmurlu bir günde bile sokakların kalabalık olduğunu görebilirsiniz.
Flixbus ile biz Amsterdam’dan Brüksel’e 250 liraya geldik… Yolculuğumuz 3 saat sürdü…
Bir günümüzü ayırdığımız bu şehirde kenara bir yerlere not alın derim…
Ve aşıklar şehri Paris
Fransa’nın başkenti dünyanın en çok turist çeken şehirlerden biri Paris. Yılda yaklaşık 45 milyon turistin yolu bu şehirde kesişiyor…
İlk durağımız tüm dünyada Fransa’nın sembolü halini almış Eyfel kulesi...
Bu demir kule aynı zamanda İsmini, inşa ettiren Fransız mimar Gustave Eiffel‘den alır.
Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Expo 1889 Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiş.
Yaklaşık 324 metre yüksekliğinde olan kule, 81 katlı bir binaya eş değerdir. 1887 yılında yapılan Eyfel Kulesi, “dünyanın en uzun anıtı” olma özelliğini taşıyor.
Bu kulenin en tepesinden Fransa’yı seyretmenin bedeli 26.80 Euro. Kulenin en tepesine asansörle çıkılıyor…
Eyfel’in önünde profesyonel bir fotoğraf çektirmek 10 Euro. Anahtarlık buzdolabı süsü mini Eyfel bibloları almak isterseniz 3 Euro 5 Euro 12 Euro civarlarında bulmanız mümkün…
Fransızlarda öyle bizim gibi şaşaalı kahvaltılar görmedik zaten böyle bir şey kültürlerinde de olmadığını öğrendik.
Özellikle Paris’te tipik bir kahvaltı, (Croissants) kruvasan ve bir fincan kahveden ibaret. Bu mini kahvaltı size sadece ekonomik olarak kazanç sağlamakla kalmaz; aynı zamanda Fransız kültürünü deneyimleme şansı da veriyor…
Seine Nehri kenarında bir yürüyüş Paris’te yapabileceğiniz ücretsiz keyifli aktivitelerden biri.
Dilerseniz içeceğinizi sandviçinizi alıp kendinize keyif yapacak alanlar da keşfedebilirsiniz.
Paris’in en dikkatimi çeken taraflarından biri, şehrin her bölgesinde çimlerine yayılıp kitabınızı okuyabileceğiniz, güneşlenebileceğiniz veya piknik yapabileceğiniz alanlar mevcut.
Paris’e ilk defa gidiyorsanız Louvre Müzesi’nden Eyfel Kulesi’ne, Notre Dame Katedrali’nden Zafer Takı’na Paris’e sembol olmuş tüm ikonik yapıları görmeyi önceliklendirmenizi tavsiye ederim.
Zafer Takı
Louvre Müzesi
Notre Dame Katedrali
Champs-Elysees Paris’in en ünlü en güzel caddesi olarak olarak gösterilmektedir.
Paris seyahatinde mutlaka görülmesi gereken bir yer. Üzerinde pek çok lüks mağazaların, restoran, otomobil showroomu, pasaj vs bulunuyor.
Yılbaşı döneminde kutlamalar bu cadde üzerinde yapılıyor. Gece gündüz cıvıl cıvıl.
Her yönüyle güzel bu şehre Brüksel’den Paris’e Flixbus ile 500 Liraya geldik…
Diğer gittiğimiz gördüğümüz şehirlere oranla daha pahalı olsa da mutlaka listenin başında olması gereken bir şehir Paris…