“Sağolsunlar annem babam okumaya büyük önem verirdi” diyerek ailesini hürmetle anan Sancar, bilimsel araştırmalar yapmaya daha İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeyken merak salmış.
“İkinci sınıftayken bu yolda ilerlemeye karar vermiştim. Fakat bir hocam bana doktorluk unvanını alsın, sonrasında özellikle temel bilimlerde ihtisas yapsın demişti. Onun tavsiyesi benim için çok önemliydi” diyen Sancar’ı, Amerika’da doktora yapmaya iten neden de bu olmuş.
Nobel’e götüren Türkiye’deki eğitimi olmuş
Üniversiteden sonra bir süre sağlık ocağında doktorluk yapan ve daha sonra doktora için 1977’de Amerika’ya giden Sancar’a göre, kendisinin Nobel’e götüren sürecin temelleri ise aslında ABD’de değil, Türkiye’de atılmış.
Sancar, bunu şu sözlerle dile getiriyor:
“Biz genelde memleketimizi tenkit etmeyi severiz. Fakat bizim memlekette çok güzel bir eğitim var. Türkiye’de ilkokulumuz, ortaokulumuz, lisemiz, üniversitelerimiz bedavadır. Bana bu imkanlar sağlandı. Türkiye’de üniversitede okurken, orada gördüğüm eğitim, buradaki üniversitelerin seviyesindeydi. Türkiye bizlere çok güzel eğitim sağlıyor. Bunu Amerika’da yapamazsınız. O bakımdan ben bu ödülü memleketime ve Cumhuriyet devrinin başlattığı eğitime borçluyum.
Ben buraya geldim başarılı oldum ama bana bu temeli veren Türkiye’deki eğitimdi. Ben buraya 1974’te geldim, o geldiğim dönemde Türkiye’nin bugünkü imkanları yoktu. Fakat Türkiye beni hazırlamıştı. Ben buraya geldiğimde araştırma yapabilecek düzeydeydim.”
ABD’de bilim değil ama hayat zorladı
Ancak Sancar için Amerika’daki yaşam, başlangıçta o kadar kolay olmamış.
“Geldiğimde yabancı dilim Fransızcaydı, İngilizce bilmiyordum” diyen Sancar, ilk başlarda İngilizce öğrenme ve farklı hayat tarzına uymakta zorlanmış. Ancak Sancar’ı rahatlatan şeyse “bilimsel düşünmeyi” Türkiye’de öğrenmiş olması olmuş.
Profesyonel alanda çok fazla zorlanmadığını belirten Sancar, kendisini Nobel’e götüren süreç için, “Ülkem beni çok iyi hazırlamıştı. Çalışma düzenini, bilimsel düşünmeyi ben öğrenmiştim tıbbiyede. O bakımdan buraya geldiğim çok bilmediğim şeyler de vardı ama bilim alanında zorlanma yaşadım dersem yalan olur. Amerika’da yetişmiş biriyle benim aramda o yönden farklılık olmadı” diye konuştu.
Bilimsel çalışmanın sabır istediğine de dikkati çeken Sancar, “Çok çalışmak lazım, yaptığımız deneylerin yüzde 80-90’ınından bir şey çıkmaz. O yüzden buna alışmak lazım. Tekrar tekrar denemek lazım” dedi.
Gençler benim yaptığımı yapmasın
Bu yüzden genç beyinlere “hiç yılmamaları” tavsiyesinde bulunan Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dış ülkelere gitsinler, oraları görsünler, çalışsınlar fakat benim yaptığımı yapmasınlar. Türkiye’ye dönsünler. Ben dönemezdim, askerliği yaptıktan sonra Dicle Üniversitesi’nde bir hekimle görüştüm, oradaki imkanlara baktım, sadece Dicle Üniversitesi’nde değil Hacettepe’de bile, o dönem istediğim araştırmaları yapamazdım. O nedenle dönmedim. Ama şimdi Türkiye çok değişti. Tavsiyem, evet buraya gelin, burayı görün ama sonra Türkiye’ye dönün.”
“Türkiye devleti bilime büyük yatırım yapıyor”
Türkiye’de çok yetenekli bilim adamlarının bulunduğuna da işaret eden Sancar, “Anladığım kadarıyla Türkiye devleti bilime büyük yatırım yapıyor. O bakımdan ben ümitliyim. Gelecek 10 yıl içinde sanırım Avrupa düzeyine yakın oluruz” ifadelerini kullandı.
Sancar, Avrupa ve Amerika’da başka “çok başarılı, pırıl pırıl Türk bilim adamları”nın da bulunduğunu belirterek, “Amerika’da Nobel ödülü alabilecek düzeyde araştırmalar yapan insanlarımız var. İnşallah onlar da kazanırlar. Ümitliyim, inşallah başka Nobel ödülleri alanlarımız olur” dedi.
Ülkesine hizmet etmek istiyor
Uzun yıllardır ABD’de olmasına rağmen Sancar’ın memleket sevdasını gözlerinde ve sözlerinde rahatlıkla görmek mümkün.
Sancar, kendisini Nobel’e götüren sürece rağmen, “Ben Mardin’in Savur ilçesinin sağlık ocağında çalıştım. Oradaki kardeşlerimle, hemşehrilerimle çok iyi kaynaştım, faydam oldu. Beni üzen tek şey, bazen bu konuda düşünüyorum, niçin onları bıraktım diyorum. Çünkü onlara faydam vardı” sözleri, ülkesine hizmet isteği ve özlemini ortaya koyuyor.
Aziz Sancar’ın eşi Gwen Sancar ise konuya bir göçmenin büyük bir başarı hikayesi olarak bakarken, “Eşimin bu başarısı, bu ülkeye gelen göçmenlerin ne yapabileceği, bu ülkeye nasıl katkı sunabileceği noktasında çok müthiş bir örnek. Göçmenlerin ABD’de bilime, dünya bilimine katabileceklerini göstermek açısından bu büyük bir olay” diye yorumladı.
Eşinin Nobel ödülü almasını beklemediğini de dile getiren Sancar, “Bu konuda her zaman şaka yapıyorduk ama ciddi olarak bunun gerçekleşeceğini düşünmemiştik. Dolasıyla şok olduk. Aziz özellikle şaşırdı” dedi.