Musul açıklaması: ‘Askeri gereklilikler neyse onu yaptık’

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Musul’daki Türk askerleriyle ilgili açıklama yaptı. Davutoğlu, “Biz her zaman askeri gereklilikler neyse onu yaptık” dedi.

Musul açıklaması: ‘Askeri gereklilikler neyse onu yaptık’

Davutoğlu, A Haber’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Başika Kampı’ndaki Türk askerlerin bir bölümünün Irak’ın kuzeyine intikal etmesiyle ilgili Türkiye’nin güney sınırlarında başka hiçbir ülkenin karşı karşıya kalmadığı bir durumun söz konusu olduğunu belirten Davutoğlu, “Suriye’de meşruiyeti olmayan bir yapı var. Gücü de yok. Bütün Suriye sınırları boyunca Suriye’nin kontrol ettiği sınır çok marjinal sayılacak bir sınır. Yayladağı’nın orada Keseb bölgesinde çok dar bir alan. Irak’ta ise meşruiyet var ama sınırını korumaya gücü yeterli olmayan bir yönetim var” diye konuştu. 

“Bu anlamda biz Suriye ve Irak sınırlarından bize dönük güvenlik problemleri söz konusu olduğunda farklı tavırlar sergiledik” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: 

Başika’da ve Diyana’da olan üslerin herhangi bir şekilde meşruiyetinin tartışma götürmeyeceğini belirten Davutoğlu, “İstihbarat birimlerimizden gelen Musul’a yakın Başika Kampı’na dönük olarak terör saldırılarıyla ilgili ani seri bir tedbir alma zarureti ortaya çıktı. Bu çıkınca eğitimci subayları korumak üzere, bu sefer onları koruyacak nitelikte bir askeri güç kaydırması oldu. Eğitimci askerlerimiz muharip olarak orada bulunmuyor. Musulluları, Arapları, Kürtleri, Türkmenleri eğiterek DEAŞ’a karşı mücadele etme potansiyellerini artırmaya çalışıyor. Takviye giden güçler ise onları korumaya dönük güçler. Irak hükümetinden gelen bazı tepkiler daha çok üçüncü aktörlerin Irak hükümeti nezdinde ve uluslararası kamuoyu nezdinde yapmaya çalıştığı çalışmalar. Yaptığımız güç kaydırmasını bir tehditle Irak’ın egemenliğine müdahale gibi yansıtmaya çalıştılar” dedi.

Davutoğlu, gelişmelerin ardından Irak Başbakanı İbadi’ye mektup yazdığını, daha sonra Dışişleri ve MİT müsteşarlarını Bağdat’a göndererek atılacak adımları hep birlikte değerlendirdiklerini anımsattı.

“Yeniden tanzimden kasıt şudur. Bir tehdit söz konusu olduğunda takviye yapılır”

“Biz her zaman askeri gereklilikler neyse onu yaptık. Askeri tehdit varsa onun için güç kaydırdık. Askeri tehdidin, güvenlik tehdidinin durumuna göre de Başbakanlıkça yaptığımız açıklamada vurguladığımız ‘yeniden tanzim’ için gerekli adımları da attık. Yeniden tanzimden kasıt şudur. Bir tehdit söz konusu olduğunda takviye yapılır. Tehdidin dozu düştüğünde takviye başka yere kaydırılır ama nihai kertede oradaki faaliyet devam eder” değerlendirmesinde bulunan Başbakan Davutoğlu, bugün basına intikal eden bilgiler çerçevesinde atılan adımın da yeniden tanzim ve Başika Kampı’ndaki askeri varlığın yeniden düzenlenmesi şeklinde olduğuna dikkati çekti.

“Diplomatik girişimler yapıldı”

Suriye’nin Türkiye ile Rusya ilişkilerinin denkleminin bir parçası olmadığını belirten Davutoğlu, “Suriye üçüncü bir ülke. Üçüncü bir ülkede yaşanan gelişmeler dolayısıyla Türkiye-Rusya ilişkisi etkilenmemelidir. Üçüncü bir ülkeden bize dönük ihlaller konusunda da Türkiye her zaman hava sahasını korumak için güvenlik tedbiri alır. Bu konuda da herhangi bir izahat verme durumunda değiliz. Bundan sonra olayların gelişim seyri konusunda da her türlü iletişime, konuşmaya, diyaloğa da açığız” ifadesini kullandı.

“Akkuyu Projesi devam ediyor”

“Rusya’dan Türkiye’ye doğalgaz akışına ilişkin herhangi bir kaygılı durum var mı?” sorusuna Davutoğlu, “Şu anda böyle bir sıkıntı yok. Karşılıklı çıkar ve bağımlılık ilişkisi bağlamında yürüyen bir ilişkidir enerji işbirliği. Ümit ederiz Rusya kendi kredibilitesini, itibarını da sarsacak şekilde, var olan anlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmekten imtina etmez. Ben imtina edeceklerini de zannetmiyorum. Rusya çok büyük bir doğalgaz üreticisi, Türkiye’ye herhangi bir şekilde yanlış uygulama söz konusu olduğunda, bir daha kendi pazarını Rusya’ya açacak olan ülkeler bir, üç, beş değil, onlarca kez düşünmek zorunda kalırlar” yanıtını verdi.

Davutoğlu, “Akkuyu Projesiyle” ilgili soruya, “Bunlar uluslararası anlaşmalarla tahkim edilmiş işbirliği alanları. Yani tek taraflı bozulma hallerinde, kaybedecek taraf sadece bir taraf olmaz. Dolayısıyla onun için buralarda sükunetle ve suhuletle meseleye yaklaşmak lazım. Ben buralarda bir sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyorum. Ama ola ki herhangi bir durum olursa, Türkiye olarak tedbirleri her zaman almaya devam edeceğiz” karşılığını verdi.

“İki meydan okumayla karşı karşıyayız”

Bazı şeyleri AK Parti’nin tek başına yapabileceğini, bazılarında ise diğer partilerle işbirliği yapmak zorunda olunduğunu belirten Davutoğlu, “Önümüzde çok ciddi iki meydan okumayla tabiri caizse karşı karşıyayız, hemen, acil. Birisi güvenlikle ilgili, terörle mücadele. Bu konuda toplantılar yaptık. Yoğun bir terörle mücadele sürüyor. Bu konuda Irak ve Suriye’den kaynaklanan ek güvenlik riskleri de söz konusu. Dolayısıyla bu konuda atılacak adımlar, aciliyet kesbeden adımlar, toplumu bütünleştirmesi gereken adımlar” dedi.

“Üç şey bizim güçlü yanımızdır”

Davutoğlu, yapısal reformlarla ilgili aranan en önemli unsurun siyasal istikrar olduğunu vurgulayarak, “Bu üç şey bizim güçlü yanımızdır: Bütçe disiplini, sağlam makro ekonomik göstergeler ve yapısal reformlara zemin yapabilecek güçte bir siyasi istikrar tablosu. Bu açıdan FED’in bizim üzerimizde öyle çok kalıcı, sarsıcı bir etkisi olacağını düşünmüyorum” diye konuştu.

“Açıklanacak karara Türkiye’nin hazır olduğunu düşünüyorsunuz” sözlerine Başbakan Davutoğlu, “Tabii” karşılığını verdi. Son iki yıl içinde dört seçim geçiren Türkiye’nin herhangi bir ekonomik göstergesinde bozulmanın yaşanmadığına dikkati çekerek, bunun ekonomik verilere de yansıdığını anlatan Davutoğlu, “Bütün bunlar bizim ekonomimizin sağlamlığını gösteriyor” dedi.

“Centilmenlik içinde güzel bir maç olur”

Davutoğlu, Fenerbahçe’ye başarı dileklerini ileterek, “Orada oynayacak olan gençler, bu sorunun parçası değil, sporcularımız. Moskova’da veya İstanbul’da stadyumu dolduracak Türk ve Rus vatandaşlar da birbirinin hasmı, düşmanı hiç değil. Dolayısıyla centilmenlik içinde güzel bir maç olur ve bu iki ülke arasındaki gerilimi düşürecek bir etki yaparsa olumsuz gibi görünen bir tablodan güzel bir netice çıkmış olur. Benim dileğim o” dedi.

“Son yaşanan kriz Türk-Rus halkları arasında bir kriz değildi”

“Bu son yaşanan kriz, Türk-Rus halkları arasında bir kriz değildi. Hatta Türkiye ve Rusya yönetimleri arasında da bir kriz değil” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Moskova’da o gün sabah Sayın Putin uyandığında ya da biz Ankara’da uyandığımızda bir ‘Türk-Rus krizi’ olacağı ihtimalini hiç düşünmüyorduk. Böyle bir şey gözümüzün önünden geçse de kötü bir rüya olarak görürdük onlar da biz de. Çünkü bu iki büyük devletin işbirliğinden doğacak sinerjiyi ikimiz de biliyorduk. Ama oldu. Niye oldu? Bu, bir kasıtla, stratejik hesapla, taktik manevrayla yapılmış bir eylem değil.”

“Karma hiçbir sistemin fayda getireceğini düşünmüyorum”

Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık makamları arasında doğabilecek bir problemden memnun olacakların ülkeye ihanet edeceğini vurgulayan Davutoğlu, sistem değişikliği tartışmalarıyla ilgili şunları söyledi:

“Bir yeni sistem kuracaksak, bu sistemin net olması lazım. Ben karma hiçbir sistemin fayda getireceğini düşünmüyorum. Karma sistem Türk iş tutuş biçimine uygun değil. Bunu denedik. Millet egemenliğini, seçtiği milletvekilleri ve onların içinden çıkan hükümet üzerinden kullanır. Eğer başkanlık sistemi olacaksa, başkan ve parlamento üzerinden kullanır. Benim tercihim, yetki ve sorumluluk dağılımının net olduğu bir sistem. Bizim teklif edeceklerimiz olur, muhalefetin söyleyecekleri olur, hep beraber bunları konuşuruz. Bunu yaparken de anayasa ne derse o uygulanabilir. Bu, anayasanın tanımı içerisinde olur.”

“Cumhurbaşkanımız ile benim aramdaki ilişkinin doğası ve problem çözme kabiliyeti problemleri çözüyor”

Olumsuz yönlerine rağmen mevcut anayasanın, bundan sonra nasıl iş yapılacağının kılavuzu niteliğinde olduğuna işaret eden Davutoğlu, “Mevcut anayasanın getirdiği çelişki ya da problemleri çözen nedir şu anda? Açık söylüyorum bu anayasa çözmüyor bunu, siyasi sistem de çözmüyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ile benim aramdaki ilişkinin doğası ve problem çözme kabiliyeti bunu çözüyor. Doğasından kastım, aramızdaki muhabbet ve güven. Sayın Cumhurbaşkanımız ile uzun bir geçmişimiz var. Mavi Marmara ve Davos gibi birçok krizi birlikte yönettik. Dolayısıyla bizim aramızdaki ilişkinin mahiyetine dayalı bir çözüm kapasitesi var. Böyle olmaması lazım. Normalde sistemin kendisi cumhurbaşkanı ve başbakanın kişiliklerinden bağımsız olarak çözüm üretebilmesi lazım” diye konuştu.

“Bütün şehirler terörist unsurlardan temizlenecek”

Terörle mücadelenin başarıya ulaşması için herkesin ortak bir tavırda buluşması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, “Sayın Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’a gidip, ‘hendek kazan arkadaşlar’ dediğinde, ben bunu hayretle takip ettim. Nereden arkadaşların oluyor. Halkın normal hayatını tarumar edenden arkadaş olur mu? Birileri onu arkadaş görürse onlar da kendilerini halka her türlü zulmü yapabilecek meşruiyette bulurlar” diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, düzenlenen operasyonlarla Oramar ve İkiyaka dağlarının tamamen terörden arındırıldığı bilgisini vererek, şunları kaydetti:

“Bunun üzerine terörü belli ilçelere çekerek halkı orada bizar edip varlık göstermeye çalışıyorlar. Bu konuda da tavrımız açık. Bütün ilçeler, bütün şehirler terörist unsurlardan temizlenecek. Son Dağlıca saldırısının ardından, ‘bu dağlar terörden temizlenecek’ demiştim. Şimdi gururla söylüyorum, o dağlarda tek bir terörist kalmadı. Dağlıca’da askerlerimizin şehit edildiği yerler tek tek temizlendi.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X