Mısır’da darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yargılandığı 2 davanın karar duruşması başladı.
Mursi’nin “casusluk” ve “hapishaneler baskını” davalarının duruşması için Kahire’deki Polis Akademisi çevresinde erken saatlerden itibaren yoğun güvenlik önlemleri alındı. Güvenlik güçlerinin mahkemenin ana giriş kapısına ulaşılmasını engellemek için demir bariyerler koyduğu ve akredite olan basın mensuplarının da cep telefonlarını teslim ettikten sonra içeri girmelerine izin verildi.
Sanıkların duruşma salonunda yerini almasının ardından duruşmaya geçildi.
Mahkeme, “hapishaneler baskını” davası kapsamında, Mursi ile Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi’nin de aralarında bulunduğu 106 kişinin dosyasını, haklarındaki idam kararıyla ilgili görüş alınması için müftülüğe gönderdi.
Hapishaneler baskını
Ülkede “Vadi’n-Natrun Hapishanesi Olayı” olarak da bilinen “hapishaneler baskını” davasında, 106’sı firari ve 25’i tutuklu 131 sanık, 25 Ocak 2011’de Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle sonuçlanan halk ayaklanmasında, “11 hapishane ve karakola saldırarak, 3 subayı kaçırmakla” suçlanıyor.
İlk duruşması 28 Ocak 2014’te yapılan davada, Mursi ve diğer sanıkların Ocak 2011’deki devrim sırasında “Gazze’den sızan yüzlerce kişi tarafından pek çok hapishaneye baskın düzenlenerek Vadi’n-Natrun Hapishanesi’nden kaçtığı iddia ediliyor.
Casusluk davası
“Casusluk Davası”nda ise devrimin ardından Cumhurbaşkanı seçilen Mursi ve 35 kişi, “Devletin çıkarlarına zarar vermek amacıyla Hamas, Lübnan’daki Hizbullah örgütü, İran Devrim Muhafızları’yla suç amaçlı iş birliği ve casusluk yaptıkları” öne sürülüyor.
Sanıklar ayrıca Mısır Bakanlar Kurulu’nun Aralık 2013’teki İhvan’ı “terör örgütü” olarak ilan etme kararına binaen “terör örgütüne mensup olmakla” suçlanıyor. Bu davadaki 36 sanıktan 22’si tutuklu, 14’ü ise gıyaben yargılanıyor.
İttihadiyye olayları
Mursi ve beraberinde 12 sanık, kamuoyunda “İttihadiyye olayları” adıyla bilinen, “5 Aralık 2012’de Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde protestocuların ölümüyle sonuçlanan şiddet olaylarını teşvik” suçlamasıyla açılan davanın 21 Nisan’da görülen duruşmasında, yirmişer yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.