Müezzinoğlu, Kültürpark’taki Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Bursa Şubesinde iş adamlarıyla bir araya geldi.
Katılımcıların Cumhuriyetin Bayramı’nı kutlayan Bakan Müezzinoğlu, burada yaptığı konuşmada, bayramın, 100’üncü yıl dönümünde de çok daha güçlü, dinamik, dünya ile yarışta üst noktalarda kutlanması temennisinde bulundu.
Müezzinoğlu, bütün siyasi partilerin anayasadan şikayet ettiğine dikkati çekerek, “CHP, ’80 darbesinin, anayasasının en ağır bedelini ben ödedim’ diyor. MHP, ‘En ağır bedeli ben ödedim’ diyor. Biz ısrarla inatla ‘Bu ülkeye, millete dünyayla yarışabilecek özgürlükleri, insan hak ve hukukunu, demokrasiyi, geleceğe güven, milleti koruyan bir anayasa’ dememize rağmen, 2007’de sırf bu nedenle kapatma davası yemiş bir siyasi partinin muhatabıyız” diye konuştu.
Yüzde 47 oy almış bir siyasi partinin, 2008’in başlarında tek bir savcı ve 11 hakimle kapatma davasının görüldüğü bir süreci yaşadığını anlatan Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
“Bir savcının yetkisi bir 11 savcının da kararıyla, 1 oyla kurtuldu. Bir oyla kurtulan Recep Tayyip Erdoğan mıydı? AK Parti kadroları mıydı? Bir oyla kurtulan milli irade miydi? 22 milyon oy muydu? Onun da ötesinde 45 milyon oy muydu? Çünkü bugün bana yarın sana veya dün başkasına bugün bana yarın o muhalefetteki siyasi partilerin başına böyle bir şeyin gelmeyeceğinin garantisi mi var? Dünya krize giderken ekonomik krizle burun burunayken bu ülkenin yönetiminin başına iktidar olan bir siyasi parti, 5 ay süresince her gün şu haberi aldı; bir gün bir oyla kurtuluyoruz bir gün bir oyla kapanıyoruz. Beş ay 78 milyon ülkeyi dünya ile yarıştan kopartmamak için bıçağın sivri ucunda bir taraftan deliyor, bir taraftan kesiyor ama ona rağmen millete bedel ödetmemek için de çalıştık.”
“Bu ülkenin kaderi sandıktan geçer”
Bakan Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye ne kadar iktidarsız olursa belirli güç odaklarının o kadar çok rahat edeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin iktidarsızlığı millete bedel ödetecek ama birileri bundan rant elde edecek. Mesele birinin milletvekili seçilmesi birinin bakan olması değil mesele Türkiye’nin nereye gideceği meselesidir. Mesele bu ülkenin dünya ile yarışta var olup olamaması meseledir. Mesele Türkiye’nin güçlü bir devlet olup olmasından rahatsız olanlarla arzu edenler arasındaki mücadeleyi güçlü verip verememe meselesidir. O nedenle tuzaklara boyun eğmeden tuzakları bozarak hep birlikte bu ülkenin kaderine sahip çıkma gibi bir görevimiz ve sorumluluğumuz var. Bu ülkenin kaderi sandıktan geçer. Bu milletin kaderi, milli iradenin milletin ortak değerlerinden ortak hedeflerinden geçer.”
“CHP’yi anlamakta zorlanıyorum”
Bazı kesimlerin yapılan hizmetlerden rahatsız olduğuna işaret eden Müezzinoğlu, bakanlık olarak son 3 yılda, 2016 yılı sonu itibariyle 50 bin yatak kapasitesini yakalayacaklarını belirtti.
Çin de dahil hiçbir dünyanın başka hiçbir ülkesinin, önündeki 2 yılda 40 bin, üç yılda 50 bin yatak kapasiteli ileri fiziki mekan ve tıbbi donanım teknolojisiyle hastane inşa etmediğini anlatan Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye bunu başarabilecek, kapasiteye, dinamizme sahip bir ülke. Bütün bunlardan rahatsız olan bir batı var, bundan rahatsız olan gelişmiş ülkeler var. Bu hedeflerden rahatsız olanlar var. Dışarıdan bütün bunlardan rahatsız olanları anlıyorum. Niye? Rekabette Türkiye’nin sağlıkta bölgenin sağlık turizmi merkezi olmasından rahatsız olması tabii ki tabiidir. Ama içeriden rahatsız olanları bunları engellemek isteyen, bununla ilgili düzenlememizi Anayasa Mahkemesine götüren, yürütmeleri durdurma kararları aldırmaya çalışan sivil toplum örgütlerini güç odaklarını ve CHP’yi anlamakta zorlanıyorum. Onlara açıkçası zaman zaman sitemle de şunları söylüyorum; o hastanelerde merak etmeyin sizin de yakınlarınızı tedavi edeceğiz.”
Asgari ücret tartışmaları
Müezzinoğlu, seçim sürecinde muhalefet partilerinin asgari ücret vaatlerine değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Sivil toplum kuruluşları iş dünyası adına muhalefet partilerine ‘Asgari ücret seni ne ilgilendirir?’ demedi. Muhalefet partileri ‘Asgari ücreti bin 500 lira yapıyorum’ diyor. Peki asgari ücret bin lira iken bin 500 yapıyorsun da bin 100, bin 200, bin 300, bin 500, bin 700 lira olanın ki ne olacak? Bu demektir ki istihdam yüzde 50 pahalı olacak. Seçime 4 gün kala bunu siyasetçi olarak ben söylüyorum. Nerede iş dünyası? Yarın sizi tünele sokacak, bu ülkenin istikrarını bozacak, binlerce istihdam alanının kapanacağı, dünya ile yarışta zorlanacağınız süreçte birileri sizin hedeflerinizi bozmaya çalışırken neden dimdik ayakta duran bir karşı duruşu göremiyoruz. Bunun bedelini milletçe, sizlerle hep beraber ödemeyecek miyiz? Milletin hep beraber bizim de içinde olduğumuz süreçte bedel ödeteceği bir sürece nasıl sessiz kalırız? Bu anlamda Türkiye’nin muhalefet sorunlarını da siyasi istikrar ve sandık iradesini elimizi vicdanımıza koyarak çözmemiz lazım.”
Türkiye’nin istikrarının bozulmaya çalışıldığını ifade eden Müezzinoğlu, şöyle konuştu:
“Akıl teri dökenler, bu milletin sıradan bir millet olmasını istiyorlar. Bizim de alın terimize alkış tutuyorlar. Bize diyorlar ki, ‘Almanya’ya işçi ver, aklı çalışanları da Amerika’ya, İsviçre’ye, İngiltere’ye beyin göçü olarak ver. Sen alın teri dökmeye devam et.’ Bugün Profesör Dr. Aziz Sancar, Türkiye’nin ve bu milletin evladı. ‘Niye ABD’de?’ diye kimse sormuyor. Profesör Dr. Gazi Yaşargil, İsviçre’yi dünya çapında nöroloji merkezi yaparken ‘Bu Gazi Yaşargil niye oraya gitti?’ diye sormuyor. ‘Bizim alın terimizi birileri sömürürken akıl teri nerede kardeşim?’ diye kimse sormuyor.”