Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Bursa programı kapsamında Birlik Vakıf Ahmet Aktaş Öğrenci Yurdu’nda gençlerle basına kapalı toplantı gerçekleştirdi. Ardından Osmangazi Belediyesi tarafından restore edilen Abdal Kültür Merkezi’nin açılışını gerçekleştiren Müezzinoğlu, 45. AK Parti İl Danışma Meclisi Toplantısına katıldı.

Toplantıda konuşan Müezzinoğlu, 2002 yılından beri milletin huzuruna genel ve yerel seçimler ile referandumlar olmak üzere 11 defa gittiklerini belirterek, “Şimdi bütün bu 11 seçimi terazinin bir kefesine koyun, nisan ayı ortalarında yapılacak, bu milletin kaderini, bu milletin milli iradesinin bundan sonra milletin eline verecek olan bu sistem en hayati ve önemli seçim.” değerlendirmesinde bulundu.

Referandumun sistemde köklü bir dönüşümün seçimi olacağını ifade eden Müezzinoğlu, “Bu bir partiyle ilgili değil, topyekün bir milletin kaderi, geleceğiyle ilgili bir seçimdir. Bugüne kadar parlamenter sistemle kapalı kapılar arkasında, vesayet odaklarıyla milletin işine geldikleri, ihtiyaç duydukları zaman ümüğünü sıktıkları bir sistemden, ipin ucunun milletin eline geçtiği ve millet adına güçlü bir sistemin kurulduğu, cumhurla başkanını buluşturduğu, cumhurun başkanına yetki, sorumluluk verdiği, cumhurun başkanına hesap sorduğu ve cumhurun hayallerinin hedeflerinin başkaları tarafından karartılamayacağı güçlü bir sistemin arefesindeyiz.” dedi.

“CHP milletten, milletin değerlendiren korktuğu için karşı çıkıyor”

Müezzinoğlu, Parlamentoda bu milletle ilgili sistem değişikliğinin, dönüşümün öncülüğünü yapan AK Parti ve MHP’ye, CHP ve HDP’nin iki farklı nedenle karşı çıktığını aktararak, “Cumhuriyet Halk Partisi, milletten, milletin değerlerinden korktuğu için karşı çıkıyor. Cumhuriyet Halk Partisi, millete inanmadığı, güvenmediği, ‘Dağdaki çoban’ dediği, ‘Göbeğini kaşıyan adam’ dediği ve bu nedenle de vesayet odaklarının emrinde olabilmeyi veya organizasyonunda olan bir sistemin onun için daha iyi olduğunu, daha güvenceli olduğuna inandığı için milletten korkuyor. Değerli arkadaşlar biz ‘Bu sistemi Anayasa Mahkemesine götürelim de orada onaylatalım’ demedik. Biz ‘Bu sistemin yetkisini belirli güç odaklarından alalım da onu uygulayalım’ demedik.” değerlendirmesinde bulundu.

Sistemle ilgili bu milletin sorunu olduğunu, millete bedel ödeten süreçlere şahsen 1970 yılından beri şahit olduğunu, ağır bedeller ödeyenler arasında yer aldığını dile getiren Müezzinoğlu, yeni sistemle artık vesayet odaklarının zayıflayacağını, milletin güçleneceğini anlattı.

Müezzinoğlu, Cumhuriyet Halk Partisinin son 30 yıldır milletten korktuğunu ve milletle ilgili ne varsa onu vesayet, güç odaklarına götürdüğünü kaydederek, “Bu milletin Cumhuriyet Halk Partili seçmen de dahil, vizyonu Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanından da yönetiminden de daha ileride. Dünyayı görüyor, AK Parti’nin yaptıklarını görüyor, milletin hedeflerini görüyor ve bu anlamda dünya ile yarışan bir Türkiye’nin onun için de bir kazanım olduğunu görüyor.” dedi.

“Daha önce seçilen HSYK üyeleri, siyasi değiller miydi?”

Bursa’ya gelirken araçta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinlediğini aktaran Müezzinoğlu, şöyle devam etti:

“Diyor ki ‘Yargı siyasallaşıyor. Yargıç onun istediği kararı vermezse ertesi gün görevine son verir.’ Değerli arkadaşlar resmen yalan söylüyor. Anayasa Mahkemesine seçilmiş üyelerini 12 yıl, bakınız onun seçildiği 5 yıl süresince değil, 12 yıl görevinin başından hiç kimse alamaz. 12 yıllığına seçiliyor. 12 yıldan önce bir farklı nedenle, hani hak vaki oldu, onun yerine bir atama yapılacak, o atama da 12 yıl onun yerine gelecek. HSYK’ya seçimlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi 4 yıllığına 7 HSYK üyesini seçecek. Peki Türkiye Büyük Millet Meclisi bu milletin milli iradesi değil mi? Bu 7 üyeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi seçecek. Cumhurbaşkanı da 4 üyeyi seçecek. Peki daha önce seçilen HSYK üyeleri, siyasi değiller miydi? Siyasi tercihleri yok muydu? Siyaseti bu kadar aşağılayan, siyasete bu kadar güvenmeyen ve milletin seçtiklerini de aşağılayan veya küçük gören bir anlayış ancak bu kadar sığ ancak bu kadar seviyesiz olur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, HSYK’ya üye gösterdiği zaman siyasallaşmış oluyor yargı ama Adalet Bakanı üzerinden geldiği zaman, polis akademisinden geldiği zaman veya Türk Silahlı Kuvvetlerinden geldiği zaman veya bir başka yerden geldiği zaman adalet siyasallaşmış olmuyor. 411 milletvekilinin üniversitelerde başörtüsünü kaldırmakla ilgili aldığı milli irade kararını Anayasa Mahkemesine götüren CHP, oradan üniversitelerdeki başörtüsü yasağının devamına karar verdirtirken o Anayasa Mahkemesi üyeleri siyasileşmiş olmuyorlar. Ve ‘367 olmadan cumhurbaşkanı seçemezsin’ kararını verdirten veya Anayasa Mahkemesine götüren CHP, oradaki kararı siyasi görmüyor. Niye? Milletin hak ve hukukunu korumak esasında siyasetçinin görevi değil, milletin hak ve hukukunu koruması gereken yer varsa o da Cumhuriyet Halk Partisine göre vesayet odaklarıdır. “

“Türkiye’de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”

Müezzinoğlu, AK Parti’nin kurulduğu 14 Ağustos 2001 tarihinde, o gün “Muhtar bile olamazsın” denilen, bugün ise Cumhurun başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Ey vesayet odakları, ey dış odaklar, ey vesayet odaklarının yanında duran veya onların sözcülüğünü yapan siyasiler; Türkiye’de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dediğini belirterek, şöyle devam etti:

“Allah’a şükür bugüne kadar bu anlamda çok müthiş mücadeleler verdik. Çok tuzaklar kurdular, o tuzakların birçoğuna Cumhuriyet Halk Partisi çanak tuttu, destek verdi. Yüzde 47 oy almış bir siyasi partiye, 21,5 milyon seçmenin oyuyla tek başına iktidar olmuş bir siyasi partiye, bir tane savcı ‘laikliğe karşı odaktır’ diye dava açtı, 11 tane hakim de o davayı gördü, Cumhuriyet Halk Partisi de ‘A doğru yapıyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi, laikliğe karşı odak oldu. Ve dolayısıyla bu nedenle kapatılmalı. Kapatılsın ki meydan bize kalsın’ diye avuç ovuşturdu. Bu mu milli irade. Bu mu demokrasi. Bu mu parlamenter sistemin gücü. Bakınız bu anlamda yine milletin vicdanı, özellikle Cumhuriyet Halk Partililerin vicdanı için bir cümle daha söylüyorum; Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız Binali Yıldırım Bey ağustos ayında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına yaptığı ziyarette dedi ki; ‘Sayın Kılıçdaroğlu, sistemi mutlaka yeniden gözden geçirmemiz lazım. Biz diyoruz ki başkanlık veya cumhurbaşkanlığı sistemi. Bununla ilgili önerileriniz varsa kapımız açık. Gelin beraber çalışalım.’ O dedi ki ‘Başkanlık veya cumhurbaşkanlığı sistemine karşıyız.’ ‘Peki Sayın Kılıçdaroğlu, o zaman parlamenter sistemle ilgili öneriniz neyse onu getirin, ikisini beraber millete götürelim. Hani milletten korkmuyorsan, milletin hak ve hukukunu koruyan milli iradeyi merkeze alan, milletin ipinin ucunu vesayet odaklarına vermeyen parlamenter sistemle ilgili önerini getir, parlamentoda kavga etmeyelim, hiç tartışmayalım. Sizin sistemi ve biz AK Parti ve MHP ile düşüncelerimizi sistem olarak getirelim, millet elini vicdanına koysun, aklıyla analiz etsin, hangisinin üzerine evet mührünü vuruyorsa başımızın üstünde yeri var.’ dedik. Kılıçdaroğlu ne dedi? Ses çıktı mı? Yok. Öyle bir sistem önerisini yapamaz.”

Cumhuriyet Halk Partisinin referandum için gençlere “hayır” dedirtmeye çalıştığını ifade eden Müezzinoğlu, “Gençler; kendi kendinizi inkar edemezsiniz, kendi hak ve hukukunuzu reddedemezsiniz. Sizin hakkınız olana karşı ‘Hayır’ diyemezsiniz.” yorumunu yaptı.

Müezzinoğlu, 18 ila 25 yaşları arasında 10 milyon seçmen bulunduğunun altını çizerek, partili gençlerden daha çok çalışmalarını, çalınmadık kapı, sıkılmadık el bırakmamalarını istedi.