MHP’de Genel Merkez tarafından görevden alınan delegelerin olası kurultayda oy kullanıp kullanamayacağı tartışma konusu oldu. MHP yönetimi görevden alınan delegelerin oy kullanamayacağını belirtirken muhaliflerin avukatları ise bu kişilerin bir sonraki kurultaya kadar görevlerinin sürdüğünü savundu.
MHP’nin 8 Kasım 2009 tarihindeki kongresinde kabul edilen parti tüzüğünün 11. maddesine göre parti üyelerinin, partinin yetkili kurullarınca alınacak kararlara uymayı, verilecek görevleri kabul etmeyi, parti faaliyetlerinde kademe esasına ve disiplin hükümlerine uymayı kabul etmeleri gerekiyor. Tüzüğün 30. maddesinde ise “Geçici il yönetim kurulu başkan ve üyeleri de kongreye katılma hakkına sahiptir. Ancak, bunlardan delege sıfatı olmayanların oy kullanma hakları yoktur” ifadesi yer alıyor.
Genel Merkez, bazı parti teşkilatlarına tüzüğün “Yeni teşkilat oluşturulacak veya kapatılıp yeniden açılacak ya da feshedilen belde, ilçe ve illerde Merkez Yönetim Kurulu tarafından kurucu yönetim kurulları teşkil olunur” maddesi uyarınca, parti yetkililerinin ifadesiyle “kapa-aç” yaptı. Ancak bu maddedeki “Kurucu yönetim kurulları, kendi kademelerinin kongrelerine kadar, seçilmiş yöneticilerin hak ve yetkilerine sahip olarak görev ifa ederler” ibaresi tartışma yaratıyor.
Genel Merkez ayrıca tüzüğün 36. maddesindeki “Teşkilatlardaki yönetim kurulları veya kurul üyeleri, ülke ve parti menfaatlerine, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile partinin ilke, amaç, hedef ve politikalarına aykırı tutum ve davranışlarda bulunulması, teşkilatların birlik ve uyum içinde sevk ve idaresinde zafiyet gösterilmesi, Merkez Yönetim Kurulu, il yönetim kurulunun yaptığı müracaat üzerine belde ve ilçe teşkilatları başkan ve yönetim kurulu üyelerinin veya resen il başkanının veya il başkanı dahil yönetim kurulu üyelerinin tamamı ve yahut bir kısmını işten el çektirebilir. Karar kesindir” ifadesiyle “kendisiyle aynı politikaları gözetmeyen” teşkilatları “kapatabiliyor”. Tüzüğün 54. maddesinde “lüzum görülen yerlerde” parti teşkilatlarının kapatılıp fesh edilebileceği belirtiliyor.
“Çağrılabilir ifadesi çağrılır anlamına gelmiyor”
MHP tüzüğünün 63. maddesinde, “Olağan ve olağanüstü olmak üzere iki farklı Büyük Kongre toplantısı düzenlenebilir. Olağanüstü büyük kongre toplantılarına ise Genel Başkan ve Merkez Yönetim Kurulunca gerek görülen hallerde veya Büyük Kongre delegelerinin en az beşte birinin imzaları ile birlikte noterce onaylı yazılı talebi üzerine çağrılabilir” ifadesi bulunuyor.
Genel Merkeze göre “çağrılabilir” ifadesi “çağrılır” anlamına gelmiyor ancak muhaliflere göre imza sayısı yeterli olduğunda olağanüstü kurultay toplanmak zorunda.
Muhalif avukatları bu maddede sadece olağanüstü kongreye çağırabilecek kişi ve kurumların sayıldığını, sayılanlardan her biri ayrı ayrı çağırdığı takdirde bir diğerinin o çağrı kararı üzerinde tasarruf yetkisinin olmadığına işaret ediyorlar.
“Delegelikler düşer”
MHP Genel Merkezi’ne göre, “ilgili teşkilatlar 1 dakikalığına kapatıp açılsa dahi o teşkilattaki üst kurul delegelerinin oy kullanma hakkı düşüyor.” Ancak muhalif avukatlarına göre kongre ile yetki sahibi olan delegelerin oy kullanma hakkı yine ancak kongreyle geri alınabilir. Dolayısıyla kapatılan teşkilatların delegeleri, olası bir olağanüstü kurultayda oy kullanabilecek.
Tüzüğün 31/2 maddesinde “Büyük kongre için seçilen delegelerin görev süresi, seçildikleri kongreyi takip eden ilk olağan kongrede yerlerine yeni delegeler seçilmesine kadar devam eder” hükmü bulunuyor.
AA muhabirine konuşan Genel Merkeze yakın bir yönetici, şu görüşü dile getirdi:
“Benim iddia edeceğim şey şu; kapanan teşkilatta üst kurul delegeliği düşer. Niye düşer; bütün siyasi partilerde şu 3 görev il kongreleriyle oluşur. Bir; il başkanı ve yönetim kurulu, iki; il disiplin kurulu ve yönetimi, üç; o ilin üst kurul delegeleri. Sen şimdi teşkilatı kapattığın anda il yönetim kurulu ve il başkanı düşüyor, il disiplin kurulu olduğu gibi düşüyor, delegelik niye düşmesin? Bunu engelleyen yasa yok ki. Bunu engelleyen bir hüküm yok ki. Üst kurul delegeleri de düşer. Sadece üye düşmez kapatmalarda. Bunun tersine kararlar da var. Her hakimin verdiği tutmuyor ki. Bize göre düşer.”
Bir başka yönetici de şunları ifade etti:
“Adam teşkilatı kitlemiş, genel merkezini mahkemeye veriyor, aleyhte beyanat veriyor, parti politikalarının tersine çalışıyor, biz sabrediyoruz, hala devam ediyor. Böyle bir il başkanını orada tutmak bizim partiye ihanetimiz anlamına gelir. Bizim yaptığımız bu. Partiyi kapatıp da kapalı kalmasını sağlamıyoruz. Biz yeniliyoruz onu. Bunların bir kısmı disipline sevk ediliyor. Disipline sevk edilenler eğer üst kurul delegesi ise onlar oy kullanamazlar.”
“Genel Merkez’in eli kolu bağlandı, sıkıştı”
Muhalif avukatlarına göre parti yönetiminin hukuksal anlamda eli kolu bağlandı ve sıkıştı.
Genel Merkez’in basınla paylaştığı “Şu teşkilatlar kapatılmıştır” şeklindeki açıklamaların yok hükmünde olduğunu iddia eden avukatlar, bir teşkilatın kapatılması için parti tüzüğünde bununla ilgili bir madde olması ve o madde de “Biz parti olarak artık şu il ya da ilçede siyasi faaliyette bulunmayacağız, defterlerimizi valiliğe teslim ediyoruz” denmesi gerektiğini belirtti.
Muhalif avukatlarına göre, teşkilatların fesh edilmesinden imza vermeyenler dahil yaklaşık 140 üst kurul delegesi etkilendi. Ancak teşkilatlar kapatılmadığı ve sadece fesh edildiği için söz konusu delegelerin tüm hakları bir sonraki kongre toplanıp yenileri seçilene kadar devam ediyor.
Avukatlara göre Genel Merkez’in elinde söz konusu 140 kişiyi, tüzüğün 81. maddesi doğrultusunda “tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk etmek” yetkisi var ancak avukatların, böyle bir kararda da tedbirin tedbiren durdurulmasını mahkemeden isteme hakları bulunuyor. Avukatlar, delegelerin durumunu yakından takip ettiklerini ve şu ana kadar tek bir kişinin bile disipline sevk edilmediğini vurguladı.
Muhalif avukatları, 8 Nisan’da görülecek davadan kendileri açısından müspet bir sonuç bekliyor. Avukatlar, olağanüstü kurultay toplanması yönünde bir karar çıkması halinde, parti genel merkezinin gideceği temyizin kararın infazını durduramayacağının altını çiziyor.
Avukatlar, Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda hangi kararların kesinleşmesinin bekleneceğinin sınırlı olarak sayıldığını, o sebeple kararın hemen yerine getirilmesinde bir sakınca olmadığını, hangi durumlarda Yargıtay kararının bekleneceğinin net olarak belirtildiğini, bunların arasında kendi davalarına ilişkin bir madde bulunmadığını ve mahkemeden bekledikleri karar çıkmasının ardından kurultay hazırlıklarına başlayacaklarını kaydetti.