Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Mescidi Aksa’nın bugün karşı karşıya kaldığı zulmü en iyi Bursalılar anlar. Çünkü Mescidi Aksa, Ulu Cami’nin kardeşidir. Ulu Cami, Mescidi Aksa ruhunu barındırır. Bir insanın Ulu Cami’ye girdikten sonra bir şey hissetmemesi için ruhunda estetikten ve derinlikten hiçbir eserin olmaması lazım” dedi.
Başbakan Davutoğlu, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının düzenlediği “Ekonomiye Değer Katanlar Ödül Töreni”nde yaptığı konuşmada, Bursa’nın tarihi ve kültürel zenginliğine vurgu yaparak, kentin birçok zengin kültürü bir arada uyum içinde barındırdığını söyledi.
Bursa’nın kültürel ve medeniyet zenginliklerini anlatan Davutoğlu, “Bu ulu mekan Uludağ’ın eteklerinde tesadüf değildir. Bütün şehirlerimizde olduğu gibi ulu bir cami oraya konar ve hala Anadolu’da bazı camilerin diğer camileri bir anlamda kardeş edinmesi gibi ki Diyarbakır’ın Ulu Cami’si de böyledir, milli ve tarihi birliğimizi yansıtır. İki camide de Mescid-i Aksa’nın kokusunu bulursunuz. Anadolu’da çok az camide Bursa Ulu Camisiyle atmosferiyle bir deruni izini aynen yansıttığına şahit olabilirsiniz” dedi.
Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Mescid-i Aksa’nın bugün karşı karşıya kaldığı zulmü en iyi Bursalılar anlar çünkü Mescid-i Aksa, Ulu Cami’nin kardeşidir. Ulu Cami, Mescid-i Aksa ruhunu barındırır. Bir insanın Ulu Cami’ye girdikten sonra bir şey hissetmemesi için ruhunda estetikten ve derinlikten hiçbir eserin olmaması lazım. Ulu Cami bu çerçevesiyle anlamıyla mimari olarak farklı olsa da aynen Bursa’nın, Edirne’nin ve İstanbul’un atası olması gibi Ulu Cami de Selimiye ve Süleymaniye’nin atasıdır. İstanbul ve Edirne, Bursa modeli üzerine inşa edildi. Bursa’da bütün o kadim birikim bir şehir halinde tecessüm etti.
Sizler büyük bir hazinenin üzerindesiniz, en büyük hazineniz Bursa şehrinin ta kendisidir. Onları korumak da sizin için ulvi bir görevdir. Konya Hazreti Mevlana, Bursa Emir Sultan, Ankara Hacı Bayramı Veli… Onlar arasındaki ruhu irtibatın, daha sonra Aziz Mahmud Hüdayi ve Ufdade Hazretleri arasındaki ruhi irtibatın köşe taşlarını koyun 4 büyük başkentimizin birbirine nasıl ruhen irtibatlandığını, 13. yüzyıldan irtibatlandığını görürsünüz. Biz şimdi bu başkentleri otoyollarla, hızlı trenlerle, en seri ulaşım araçlarıyla sadece ruhen değil, bedenen de fiziken de birbiriyle irtibatlandırıyoruz. Bu anlamda Bursa’nın o derin kültürüne sahip çıkmak hepimiz için önemli bir vecibe. Sadece bu mu? Bununla yetmez, kadim kültürün iktisadiyattaki yansıması İpek Yolu’dur. Bursa, ipek ile anılır, şehir olmanın bir başka özelliği sadece mekan ve o şehre ruh veren gelenek değil, ekonominin de o şehirde yaşanır olmasıdır. Bursa bu anlamıyla adı üzerinde ipeğin de merkezi olması hasebiyle İpek Yolu’nun en önemli durağıdır.”
“Bir kez başkent olan şehir hep başkenttir”
Başbakan Davutoğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “bir kez başkent olan şehir hep başkenttir” sözünü anımsatarak, bu anlamda Bursa’nın her zaman başkent olarak bilineceğini belirtti.
Bursa’nın büyük ticaret yolları üzerinde olması sebebiyle ekonomik olarak da değer kazanmış bir şehir olduğunu, kısa dönemli iniş-çıkışlar yaşasa bile hep ekonominin merkezi olma özelliğini koruduğunu ifade eden Başbakan Davutoğlu, şehrin denize olan makul uzaklığı, kavşak durumda olması, tarıma uygun toprakları ve son derece evsaflı insan kapasitesi ile ekonominin gelişmesi için gerekli her faktöre sahip olduğunu anlattı.
“Bugün sadece kültürümüzün değil, siyasetimizin de aslında merkezi karakteristiği Bursa etrafında dokunmuştur” diyen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Osman Gazi bir büyük cihan devletinin tohumlarını bu topraklarda attı ve burada fetihi beklerken vefat etti, aynen bir büyük müjdeyi bekleyen ulu bir yolcu gibi. Burada bir cihan devleti kendi tohumu etrafında büyüdü büyüdü bir çınar halini aldı. Sonra İstiklal Harbimizde sıkıntılarla karşılaştığımız da Bursa bizim için istilacılara karşı onların Osman Gazi’nin türbesinde yaptığı o saldırgan tutuma karşı istiklalimizin de tetikleyici şehirlerinden birisi oldu. Aslında bugün ‘Bursa’yı anlayan Türkiye’nin bütününü anlayabilir’ dersek yanılmayız.
Bugün hizmete açtığımız, Tarihi Göç Müzesi, Bursa tarihinin ve Bursa insan dokusunun da hülasasını veriyor. Bu müzede Bursa’ya son 200 yıldır, imparatorluğun geri çekilme döneminde yapılan göçler anlatılır. Kırım’dan, Girit’ten, Kafkasya’nın her köşesinden ve Balkanların her köşesinden o topraklara Bursa’dan aldıkları ilhamla gidenler, geri döndüklerinde Bursa’ya sığındılar. Bursa bir imparatorluğun çınar ağacı gibi nasıl yükselirken etrafa kol kanat germişse düşüş esnasında da o kolların ve kanatların sığındığı büyük bir gölgelik olmuştur. Biz, Bursalıya minnettarız, Bursa’ya minnettarız ki o çınarın altına kendi yurtlarından kopup gelen o muhacirleri aldı ve yepyeni bir şehrin dokusunu hep beraber ortaya koydu. Onun için şimdi bizim takip ettiğimiz bütün mazlumlara açık dış politikayı ve o mazlumları kabul etme siyasetimizi de en iyi Bursalılar anlar çünkü bu Anadolu çınarının altına sığınmaya gelen hiç kimse kapının önünde bırakılmaz, hiç kimse bırakılmaz.”
“Allah kimseyi Bursa’dan uzak eylemesin”
Başbakan Davutoğlu, Bursa’da yaşayanların şanslı olduğunu, dışarıdan gelenlerin de en az bir kez istifade etmeleri gereken bir şehir olduğunu vurgulayarak, “Allah kimseyi Bursa’dan uzak eylemesin ve herkese bir şekilde Bursa’ya gelip onun irfanından nasiplenmeyi mümkün kılsın. Bursamızın siyasetimizdeki merkezi konumu, tarihimizdeki merkezi konumu ekonomimizde de ona merkezi bir nitelik kazandırıyor. Nasıl tarih boyunca bütün o kadim ekonomik havzaların bitiş noktası, bazen de bir sonraki noktaya gidiş istasyonu Bursa olmuşsa bugün de ve yarın da Bursa inşallah bütün bu ekonomik havzaların kesişim hatları üzerinde olacak” diye konuştu.
Büyükşehir belediye başkanları istişare toplantısını Bursa’da gerçekleştirmelerinin bir tesadüf olmadığını, “kadim, modernite, küreselleşme evrelerinden güzel bir örnek görsünler diye” belediye başkanlarını Bursa’ya getirdiklerini anlatan Davutoğlu, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Her bir şehrimiz, büyükşehrimiz bulundukları yerde aynı kadim geleneği barındırırlar burada zikr olan bütün büyükşehirlerimiz başta İstanbul olmak üzere, Kayseri, Konya, Malatya, Kahramanmaraş, Erzurum, Trabzon hepsi bunu barındırırlar. Hepsi de benzer bir şekilde modernleşmeyle çağdaşlaşma, çağdaş bir şehir hayatıyla o kadim kültürü meczetme, kaynaştırma sorunuyla karşı karşıyadırlar. Burada bugün biz, yaklaşık 4 saat büyükşehir belediye başkanlarımızla bu temel konuları ele aldık. Bursa’yı da değerlendirerek, bütün diğer tecrübeleri de değerlendirerek, yeni 21. yüzyılda kendisine özgün ve bütün dünyaya örnek olacak bir şehir geleneğinin temellerini atmaya çalıştık.
İmarlardan başlamak üzere tarihi dokunun muhafaza edilmesi, yeni etik ve mimarı kurallarla şehirlerimizin bir şekilde koruma altına alınması, ama aynı güçte de yeni küresel havzalar haline dönüşebilmesi için ekonominin, kültürün, sanatın ve siyasetin, yerel yönetimlerin bir entegre, bütünlük içinde değerlendirilmesi konusunda son derece faydalı oturumda ve son büyükşehir yasası etrafındaki meseleleri de ele alarak önemli kararları birlikte aldık. İnşallah bunları hep beraber değerlendireceğiz. Bütün hedefimiz şehirlerimizin köklü geleneğimiz ile çok parlak geleceğimiz arasındaki temel istasyonlar, ara duraklar olmasını sağlamak. O parlak gelecekte aynen burada olduğu gibi ‘Bursa büyürse Türkiye büyür’, bu ilke bütün şehirlerimiz tarafından da benimsenmelidir. Şehirlerimiz, ülkemizle birlikte büyüyecek ve gelişecek.”