İletişim Başkanı Fahrettin Altun: Sayın Cumhurbaşkanımızı eli kanlı bir katile benzetmek siyaset etmek değildir. Bu benzetmeyi yapanlar aynı ifadeleri Mescid-i Aksa önündeki Filistinlilerin yanında kullansınlar. Onlara en güzel cevabı yine Filistinli kardeşlerimiz ve tüm gönül coğrafyamız verecektir. Yazık.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: Filistin davasını bir kutsal emanet olarak taşıyan Cumhurbaşkanımızla bebek katili Netanyahu’yu aynı cümlede zikretmek sadece Siyonistleri sevindirir. Bu sakil benzetme siyaset değil bir akıl ve vicdan tutulmasıdır.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: Siyasi rekabet uğruna insani nezaket gözden çıkarılmamalıdır. İyi Parti Genel Başkanı’nı hadsiz ve çirkin beyanı nedeniyle kınıyor, millet ve tarih huzurunda özür dilemeye davet ediyorum. Tüm dünyada mazlumun umudu ve duası olan Sayın Cumhurbaşkanımızı, ırkçı İsrail rejiminin eli kanlı lideriyle aynı kefeye koymak, ölçü ve tartı bilmezliktir, büyük bir izansızlıktır.
“YAZIKLAR OLSUN”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank: Filistin’de Erdoğan’a dua eden mazlumların ahı sizi yakar. Meral Akşener, Sizin milliyetçiliğiniz kendi ülkesinin liderini azılı bir katille eş tutmak mıdır? Belli ki terör yandaşı partilerle ittifak kurdukça diliniz Kandille uyumlu hale geliyor. Yazıklar olsun!
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş: Meral Akşener’i sayın Cumhurbaşkanımız hakkında söylediği izansız sözleri dolayısı ile şiddetle kınıyoruz. Eğer Akşener, Netanyahu’yu birilerine benzetecekse “açık işbirliği – gizli ittifak” yaptıkları masum insanların katili terör örgütünün siyasal uzantılarına benzetsin.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: Filistin davasını dünyada en yüksek sesle savunan Recep Tayyip Erdoğan’a söylenen bu sözler, tarihe ihanettir. Utanmazlıktır! Meral Akşener’in bu terbiye yoksunu dili, Filistin’i/Gazze’yi ve bu davaya gönül veren milyonları üzmüş; katliamcı İsrail’i ve Netanyahu’yu sevindirmiştir! Yazık!
“AHLAK DIŞI BİR SAPMA”
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: İyi Parti Genel Başkanı Akşener’in Sn.Cumhurbaşkanımız hakkında kullandığı ifadeleri en şiddetli şekilde kınıyoruz. Cumhurbaşkanımızı, yaşlı, kadın çocuk çocuk demeden Filistinli Müslümanları katleden Netenyahu’ya benzetmek siyasi hayatımızdaki en büyük çirkinliklerden biridir. Netanyahu’nun en çok rahatsız olduğu ve İsrail zulmüne karşı küresel ölçekte oluşan bilinç ve farkındalığın mimarlarının başında Sn Cumhurbaşkanımız gelmektedir. Cumhurbaşkanımızı Netanyahu ile yan yana zikretmek sadece Netanyahu’yu sevindirme gayretidir.
Filistin davasının en güçlü savunucusu olan Cumhurbaşkanımızı, Filistinli çocukların katilleri ile yan yana getirmek ahlak dışı bir sapmadır.
Gazze, Kudüs ve Batı Şeria’da Cumhurbaşkanımız hakkında bu sözü söyleyenin “Filistin düşmanlarına destek veren” bir şey yaptığından kimse şüphe duymaz. Akşener, Cumhurbaskanımız hakkındaki sözlerini Filistinli kadınların ve gençlerin yanında söylesin ve cevabını dinlesin.
Cumhurbaşkanımızın temsil ettiği değerler Filistin davasının savunulması, Mescidi Aksa ve Kudüs’ün aziz değerlerinin muhafazası ve statülerinin korunmasıdır. Netanyahu ise bunun tam zıddıdır. İkisini birbirine karıştırmak Netanyahu’nun kara propagandasına destek olmaktır sadece.
Sn Cumhurbaşkanımız, Harem-i Şerif’te krizin başladığı andan itibaren Filistin için uluslararası diplomasiyi yürüten, bu amaçla dünya liderleri ile görüşen, uluslararası kurumları harekete geçiren isimdir.
AKŞENER NE DEMİŞTİ?
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, mart ayında İsrail’de seçimler yapıldığını ve durumun İsrail’in en uzun süreli başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yeni bir hükümet kurmasına imkan vermediğini belirtmiş ve şunları söylemişti:
“İsrail Cumhurbaşkanı da, hükümeti kurma görevini, Yeş Atid Partisine verdi. Birdenbire, İsrailli Arap partileri kritik bir öneme sahip oluverdiler. Çünkü hükümet ortağı olma, yeni iktidarı belirleme ihtimalleri doğdu. Bu gelişmeler üzerine, bir anlamda Sayın Erdoğan’ın İsrail versiyonu olan Binyamin Netanyahu, siyasi rakiplerini baltalamak ve bu şekilde koltuğunu koruyabilmek için, gözünü kırpmadan, sivillerin ve çocukların hayatlarına kastetmekten geri durmadı. Önce Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra kışkırtmaları yaşandı, ardından da Gazze’ye operasyon başladı. İsrailli Arap partileri de, yaşananlara tepki olarak koalisyon görüşmelerinden çekildi. Kim kazandı? Savaş tüccarları kazandı. Koltuk meraklıları kazandı. Değişim istemeyen statükocular kazandı. Peki kim kaybetti? İsrail’de yaşayan Araplar kaybetti. Gazze’deki siviller, kadınlar ve çocuklar kaybetti. İsrail demokrasisi kaybetti.”