Dünyada meme kanserinin görülme sıklığındaki artışa rağmen tanı ve tedavi alanındaki gelişmeler, kanser öncüsü sayılan belirtilerin erken dönemde fark edilmesini ve tam iyileşmeyi sağlayabiliyor. Meme cerrahisinde estetik kaygıları ortadan kaldıran onkoplastik yaklaşımlar ise hastaları psikolojik açıdan da rahatlatıyor. Doç. Dr. Köksal Bilgen, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında meme kanseri ve cerrahisi hakkında bilgi verdi.
YAŞLA BİRLİKTE MEME KANSERİ RİSKİ ARTIYOR
Meme kanserinde en önemli risk faktörleri kadın cinsiyetine sahip olmak ve ileri yaştır. Yaş ilerledikçe meme kanseri riski artış gösteriyor. Meme kanseri, 30’lu yaşlarda 2 bin 212 kadında bir görülürken, bu oran 40’lı yaşlarda 233’te bir, 50’li yaşlarda 69’da bir, 60’lı yaşlara geldiğinde ise 38’de bire düşüyor.
ADET DÖNEMİNİZ UZUN SÜRÜYORSA DİKKAT
Meme kanserlerinin yüzde 5-10’u anne ve babadan kalıtsal olarak geçen bozuk genlerden kaynaklanıyor. Mutasyon adı verilen bu değişiklikler, en sık meme kanseriyle ilişkili BRCA1 ve BRCA2 genlerinde oluyor. Bozuk genler dışında aile öyküsü, hiç doğum yapmamış ya da ileri yaşta doğum yapmış olmak, uzun süreli doğum kontrol hapı kullanmak, menopoz sonrası hormon tedavisi almak, fazla kilo ve obezite meme kanseri gelişimine yol açabilen önemli etkenlerden. Riski artıran nedenler arasında adet görülen dönemin fazla olması da yer alıyor. Bu nedenle hamilelik ya da emzirme gibi kadınların adet dönemlerini kesintiye uğratan etmenler risk azaltıcı faktörlerden sayılıyor.
ELLE MUAYENE ÇOK ÖNEMLİ
Tarama mamografisi meme kanseri için risk faktörü ve hiçbir şikayeti olmayan kadınlarda 40 yaşından sonra yılda bir önerilmektedir. Mamografide meme kanseri, elle hissedilir hale gelmeden çok daha küçükken saptanabilir. Düzenli tarama mamografisi yapılanlarda meme kanserinden ölüm oranı yüzde 33 azalmaktadır.
40 YAŞINDA MAMOGRAFİ TARAMALARI BAŞLAMALI
Çalışmalar, meme kanserinin ağırlıklı olarak 50-60 yaşları arasında ortaya çıktığı gösterse de, Türkiye’de 50 yaş altı genç nüfusta görülme sıklığı giderek artıyor. Bu nedenle ABD ve Avrupa’da 50 yaş ile başlayan mamografi taramalarına Türkiye’de 40 yaşında başlanıyor.
UYGUN VAKALARDA TÜMÖR ÇIKARTILIYOR
Tümör, meme büyüklüğünün yüzde 20’sinden fazla değilse, yerine bağlı olarak bir şekilsizlik oluşmayacaksa hastanın memesinin tamamı alınmaz. Çünkü yapılan araştırmalar memenin tamamının alınması ile kitlenin alınması arasında tedavi sonuçları açısından bir fark olmadığını gösteriyor. Meme koruyucu cerrahi ile sadece kanser kitlesi çıkarılmakta böylece hasta psikolojik olarak da rahat etmektedir. Hastanın durumu ve tümörün evresine göre cerrahi öncesinde kemoterapi ya da meme cerrahisi sonrasında kemoterapi ve radyoterapi uygulanabiliyor.
ESTETİK KAYGILARA ONKOPLASTİK CERRAHİ
Onkoplastik cerrahi, meme kanseri nedeniyle memesinin bir kısmını ya da tamamını kaybeden kadınlara estetik açıdan çözümler sunuyor. Silikon ya da kişinin vücudundan alınan dokuların yerleştirilmesiyle memedeki şekil bozuklukları gideriliyor. Memenin tamamen alındığı vakalarda rekonstrüksiyon yani yeniden meme yapma ya da herhangi bir tümör oluşmamasına rağmen genetik olarak kansere yakalanma riski fazla olan kişilere profilaktik mastektomi; yani meme dokusunun tamamen çıkarılması işlemi uygulanabiliyor. Onkoplastik cerrahinin, meme cerrahisi sonrasında uygulanması planlanan kemoterapi ya da radyoterapi gibi süreçlere herhangi bir olumsuz etkisi bulunuyor.
BELİRTİLER
* Kaybolmayan kitle, şişlik
* Meme başının içeri çökmesi, akıntı
* Meme cildinde çekinti, portakal kabuğu görünümü, kızarıklık
* Memenin şeklinde değişiklik, asimetri varlığı
* Meme başında kabuklanma soyulma