Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, NTV’de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Enflasyon rakamlarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Şimşek, “Enflasyondaki tablo bizim arzuladığımız bir tablo değil. 2015 yılının genel makro performansı anlamında notumuzun düşük olduğu alanlardan biri enflasyon. Bunun birçok nedeni var ama en önemlisi liradaki ciddi değer kaybı” diye konuştu.
Türk Lirası’ndaki değer kaybının enflasyona gecikmeli bir yansıması olduğunu anlatan Şimşek, gıda fiyatlarının da bunda etkili olduğunu, buradaki katılığın devam ettiğini ve bu alanda ciddi bir reform gerektiğini söyledi.
Şimşek, enflasyonun hedefin çok üzerinde kritik bir noktaya geldiğini kaydederek, “2016 için çok güçlü bir mücadele gerekecek. Enflasyonun bu seviyelerde tutulması önemli bir çaba gerektirecek. Hedef tabii ki yüzde 5-7 arasına indirmek. Başarılabilir ama şu anda genel makro resme baktığımız zaman enflasyon tablosu çok iyi değil. Asgari ücretin reel olarak, yüzde 20 civarında artmış olması da ciddi bir handikap. Biz tabii ki asgari ücretlimize verdiğimiz sözü tuttuk, bunun enflasyona yansımaları olabilecek” ifadelerini kullandı.
Bu konudaki baz senaryoya göre yaptıkları değerlendirmeleri de anlatan Şimşek, “Muhtemelen asgari ücret zaten reel olarak yüzde 4-5 artacaktı. Onu dikkate alırsak, bu durumda asgari ücret artışının maliyetlere yansıması ortalama yüzde 1,8-2,8 arasında olabilir ama firmalar bu maliyetlerin tamamını fiyatlara yansıtamayabilirler. Dolayısıyla yapılan çalışmalar asgari ücretin enflasyona etkisinin yüzde 1,1 ile 2,2 puan arasında olabileceğini gösteriyor. 2016 yılında en öncelikli makro sorunlarımızdan biri enflasyon olacak” diye konuştu.
Şimşek, AK Parti hükümetleri olarak enflasyon konusunda önemli başarı gösterdiklerini anımsatarak, “Siyasi istikrar, reformlar, Avrupa çıpasının yeniden canlandırılması ile Türkiye pozitif yönde ayrışabilir, göreceli bir istikrar gelebilir. Böyle bir durumda zayıf liranın etkisi sistemden çıkar. Geriye bizdeki bazı sektörlerdeki rekabet eksikliği ve katılıklar kalır. Burada gıda sektörü başta olmak üzere, oraya bir neşter vurulması, ciddi reform gerekiyor, bu konuları yoğun bir şekilde çalışacağız” değerlendirmesinde bulundu.
“Dış kaynak çekimi ile lira daha güçlenecek”
Şimşek, gelecek yıl liranın seyrinin sorulması üzerine de siyasi istikrar ve reformların bu konuda büyük önem taşıdığını söyledi. Son dönemlerde jeopolitik gerginliklerin had safhada olduğuna dikkati çeken Şimşek, ancak dış dengede bir iyileşme olduğunu belirtti.
Şimşek, AB’deki toparlanma ve petrol fiyatlarının düşük seyretmesinin cari açığı olumlu etkileyeceğini bildirerek, bu çerçevede Türkiye’nin dış kaynak ihtiyacının göreceli olarak azalacağını kaydetti.
Şimşek, dış kaynak çekimi ile liranın daha da güçlenebileceğine işaret etti.
“2016 daha iyi bir yıl olacak”
Şimşek, 2015 yılının değerlendirmesinin istenmesi üzerine ise şunları kaydetti:
“Küresel şartlara göre büyümede oldukça iyiyiz. Çin ve Hindistan dışındaki gelişmekte olan ülkeler 2015 yılında yüzde 1,8 büyüdü. Türkiye muhtemelen yüzde 3,5-4 aralığında büyümüş olacak, yani bu ülkelerin iki katından hızlı büyüyoruz.
İkinci olarak genel kamu bütçesinde açık yok, yılı sıfır açıkla kapattık. Bu da çok istisnai bir durumdur. Hem Türkiye hem de gelişmekte olan ülkeler açısından. Dolayısıyla Türkiye, hem bütçe hem de büyümede oldukça güçlü bir performans yakaladı.
Enflasyon konusunda arzuladığımız bir noktada değiliz. Cari açıkta daralma var, muhtemel cari açık 31-32 milyar dolara iner ve bu durumda GSYH’ye oranla yüzde 4-4,5 seviyelerinde olur. Bu da makul bir rakamdır. Son yılların en düşük cari açığı olacak.
Geçen sene yaklaşık 800 bin civarında vatandaşımıza iş imkanı bulduk. Bu da fena bir performans değil ama buna rağmen işsizlik oranı yüksek seyrediyor. Bu da işgücü piyasasının dinamiklerinden kaynaklanıyor.”
Şimşek, 2016 yılına ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, büyüme konusunda daha iyi performans gösterilebileceğini kaydetti.
Büyük resme bakıldığında siyasi istikrar olduğunu ve reformların konuşulduğunu anlatan Şimşek, bunun büyümeyi olumlu etkileyeceğini, özel sektör yatırımlarının artacağını belirtti.
Şimşek, AB’deki toparlanmanın da büyük bir öneme sahip olduğunu, Ortadoğu’da sorunların geçen seneki kadar olmasa da devam edebileceğini bildirerek, “Büyük resme baktığımız zaman büyüme rahat bir şekilde yüzde 4’ün üzerinde yüzde 4,5 civarında söz konusu olacaktır” dedi.
Enflasyon konusunda güçlü bir çaba göstereceklerini vurgulayan Şimşek, 2016’nın bütün vaatlerin yansıtılmış haliyle bütçe açığının düşük, mali disiplinin devam ettiği bir yıl olacağını belirtti.
Cari açıktaki daralmanın da devam edeceğini kaydeden Şimşek, “Cari açıkta yüzde 4’lere kadar ineriz. Bu da yüzde 2’lik küresel doğrudan yatırım çektiğimiz varsayımıyla oldukça yönetilebilir bir açıktır. İstihdam bu büyümeyle daha güçlü olur. Bizim programımızın köşe taşlarından biri genç istihdamı artırmak. Aslında zor şartlara rağmen 2015 iyi bir yıl oldu, enflasyon belki istisna, 2016 daha iyi olacak” ifadelerini kullandı.
Şimşek, bu sayede Türkiye’nin diğer ülkelerden pozitif ayrışabileceğini dile getirdi.
“Tüm amacımız daha çok iş ve aş”
Asgari ücretteki artışın, istihdamın üzerinde olumsuz etkisi olabileceğine yönelik değerlendirmelerin sorulması üzerine Şimşek, böyle bir değerlendirme için erken olduğunu söyledi.
Bu konu üzerinde çok uzun süre çalıştıklarını dile getiren Şimşek, “Bu ciddi bir artış. Bu konuda tereddüt yok, bunun yansımaları olacak fakat hükümet olarak biz bu artışın önemli bir kısmını paylaşma kararı aldık” diye konuştu.
Her asgari ücretli çalışan başına 115 liralık nakit desteğin olacağını aktaran Şimşek, bunun yanında işverenin yükünü azaltmak için farklı destek mekanizmalarının da bulunduğunu ifade etti. Şimşek, söz konusu etkinin sınırlı kalabilmesi için ciddi bir çaba içinde olduklarını ve bu çabanın devam edeceğini bildirdi.
“Tüm amacımız daha çok iş ve aş, bu kadar basit. Toplumun refah seviyesini artırabilmemiz için kesinlikle istihdam en öncelikli konudur” diyen Şimşek, bu koşulları sağlamaya çalıştıklarını söyledi.
“Net etkinin oldukça sınırlı kalacağı görüşündeyim”
Rusya ile yaşanan sorunların ekonomi üzerindeki etkisine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Şimşek, bu konu üzerinde de çok çalıştıklarını söyledi. Öngörüleri dışında bir şey olmadığını dile getiren Şimşek, “Baz senaryoda Rusya ile ticaretin 3,1 milyar dolar civarında bir etkiyle sınırlı kalacağını düşünmüştük. Dolayısıyla henüz o konuda bir fikir değişikliği yok. Bu da oldukça küçük ve yönetilebilir bir miktar” değerlendirmesinde bulundu.
Rusya tüketimi durdurmayacaksa, sınırlama getirdiği malları Türkiye’den değilse başka bir yerden alacağına işaret eden Şimşek, buralarda üretim yapısı bir anda değişmeyeceği için Türkiye’nin bu ülkelere satış yapabileceğini söyledi. Şimşek, “Onun için net etkinin oldukça sınırlı kalacağı görüşündeyim” dedi.
Şimşek, turizme etkisine ilişkin ise halihazırda ciddi bir pazar çeşitlendirmesi çabası bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bu, etkiyi sınırlar. Rusya ile olan bu sorun çözüldüğü zaman Türkiye, yeni pazarlar edinmiş olacak. Gönül isterdi ki kimseyle bir sorunumuz olmasın. Gönül isterdi ki Ortadoğu coğrafyası huzur, barış ve refah içinde olsun ama gerçek öyle değil ve bunların hepsi bizi şu veya bu şekilde etkiliyor. Bunları, etkileri küçümsüyoruz anlamında söylemiyorum. Biz ciddiye aldığımız için çoğu gece sabahladık ama yaptığımız analizler, etkinin yönetilebilir olduğunu gösteriyor. Onun için büyük bir sorun olarak görmüyorum.”