Mehmet Ali İnan yazdı; CHP’yi büyütmek

Olay Medya İcra Kurulu Başkanı Mehmet Ali İnan, bu haftaki köşesinde Cumhuriyet Halk Partisi’ni değerlendirdi…

Mehmet Ali İnan yazdı; CHP’yi büyütmek

İnan, yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Kaybedilen bir özgürlüğün mezar taşına yazılabilecek en acıklı söz, eski sahiplerinin henüz vakit varken onu kurtarmak için hiçbir şey yapmamış olduklarıdır…”

George Sutherland
ABD’li yüksek yargıç

Geçen yıl, 8 Kasım’da yapılan büyük kongrede Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirerek, CHP’nin 7. genel başkanı oldu Özgür Özel.

Parti tabanında ve kamuoyunda büyük bir heyecan yarattı. Epey bir süre yankısı da oldu.

Partinin başına geçtikten beş ay sonra, 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerde CHP birinci parti oldu.

Bu sonuç, 2002’den beri yapılan hiçbir seçimi kazanamayan ve yüzde 25 oy çıtasına adeta çakılı kalan parti örgütünde büyük bir coşku yaşattı.

Kamuoyunun “yumuşama”, Özgür Özel’inse “normalleşme” olarak adlandırdığı süreç başladı.

Sanırsın ki ülkede her şey normal ve olması gerektiği gibi de, bir tek AKP ile CHP bu normalin dışında. Bu durumu da

Özgür Özel sonlandırmış oldu kendince.

Allah aşkına!

Normal olan ne var Türkiye’de?

Yaşanılan onca olumsuzlukları bir yana bırakıp, kendince belirlediği stratejiyi uygulamaya başladı CHP’nin yeni genel başkanı.

Özgür Özel, adına tescillenen “normalleşme” eylemini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu talebiyle başlattı.

Cumhurbaşkanı ile görüşme gerçekleşti. Ancak bu görüşmenin içeriğinden ziyade, oturma düzeni konuşuldu.

Cumhurbaşkanı’nın sol yanında yer alan “boş koltuk” gündem oldu.

Cumhurbaşkanı ile CHP Genel Başkanı’nın bu görüşmelerine damga vuran “boş koltuk” konusunda, aynı başlığı taşıyan bir yazı yazmıştım.

Ardından, Cumhurbaşkanı’nın CHP’yi ziyaret etmesi, bu sürecin işleyeceğine dair toplumda bir iyimserlik havası estirdi.

CHP’nin yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkması sadece CHP’lilerde değil, toplumun büyük bir kesiminde heyecan ve umut yaratmıştı.

Ancak bu “yumuşama” ya da “normalleşme” konusunda yoğun bir tartışma başladı. Gün gün, CHP’nin birinci parti olması, daha az konuşulur oldu.

Ne yazık ki ömrü kısa oldu normalleşmenin.

CHP Genel Başkanı “tavrım hâlâ aynı” dese de, Cumhurbaşkanı yine bildiğimiz tavrını sürdürmekten geri kalmadı.

Göründüğü kadarıyla, kalmayacak da.

Büyük bir siyasi çıkış gibi yansıyan “normalleşme”, hedeflenen bir sürece dönüşmeden yerini hızla karalamalara, sertliğe ve tehditlere bıraktı.

Kemal Kılıçdaroğlu da anlayamamıştı; Özgür Özel de anlamamış; AKP’nin bildik, normal, geleneksel bir siyasi parti olmadığını. Recep Tayyip Erdoğan’ın “Demokrasi benim için araçtır” sözünü akılda tutamamışlar.

Oysa bu konuyla ilgili çok saygın ve namuslu gazeteciler epey yazı yazdılar. Öyle çok örneklerle anlatmalarına rağmen CHP cenahında bunun bir karşılığı olmadığı anlaşılıyor. Gazetecilerin bu tespitlerini ve öngörülerini geçen zaman doğruladı ve onları haklı çıkardı. Özellikle siyaset bilimci Prof. Ersin Kalaycıoğlu’nun yazdıkları, söyledikleri biraz olsun dikkate alınsaydı, bunca hataya düşmezdi CHP’nin eski ve yeni yönetimi.

Yılın ikinci yarısında asgari ücretin ve emekli maaşlarının artırılması için mitingler düzenledi Özgür Özel. Rize’de çay, Ordu’da fındık, Gaziantep’te fıstık fiyatlarının yetersiz olduğunu eleştiren mitingler düzenledi. “Zam yaparsan geçim olur, Zam yapmazsan seçim olur”

Miting alanlarında bu sloganla hükümete seslendi. Maalesef bir karşılığı olmadı bu mitinglerin…

Niyetim Türkiye’nin birinci partisi, Meclis’te ana muhalefet konumunda olan CHP’nin yenileşme adına çıktığı yolda pek de amacına uygun yürümediğini belirtmek.

Durumu anlatan, çok sayıda örnek sıralanabilir. Konuyu uzatmamak için bir tek örnek vermekle yetineceğim.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekim ayının başında, İsrail tehdidi olduğunu belirterek, Lübnan’dan sonra sıranın Türkiye’ye geleceğine dair bir konuşma yaptı. Anamuhalefet Lideri bu sözün üzerine atlayıp, “O zaman Meclis’te kapalı oturum yapalım” diyerek yine Erdoğan’ın rüzgârına kaptırdı kendini.

Nitekim, CHP’nin “kapalı oturum” önerisini hemen kabul etti Cumhur İttifakı. 8 Ekim Salı günü söz konusu kapalı oturum gerçekleşti.

Kapalı oturumda Milli Savunma ve Dışişleri Bakanları bilgi verdi. Ancak muhalefet, İsrail’in Türkiye’ye saldıracağına ilişkin en küçük emareden bahsedilmediğini açıkladı.

Özgür Özel, oturum sonrası şunları söyledi: “Bakanları pür dikkat dinledik ama bilmediğimiz hiçbir şey söylemediler. İsrail’in Türkiye’ye saldıracağına dair hiçbir şey yok. Erdoğan, CHP’nin 47 yıl sonra birinci parti olmasını hazmedemedi. Yoksulluk, işsizlik, enflasyon konuşulmasın diye ortaya İsrail Türkiye’ye saldıracak lafını attı. Gündemi değiştirmek istiyor.”

Ah be Özgür Özel, gündemi değiştirmek istediğini anlamak için o kapalı oturumu önermen mi gerekiyordu?

Türkiye’yi yönetmeye aday, seçimde birinci parti olmuş CHP kadroları böyle bir tehdidin olup olmadığını anlayamıyor mu?

Üstelik hafızalarda canlı duruyor; 27 Temmuz günü Cumhurbaşkanı’nın Rize’de yaptığı konuşmada, “Kuzey Irak, Suriye’ye ve Karadağ’a nasıl girmişsek, Gazze’ye de bir gece ansızın gidebiliriz” demesini de akla getirmediniz mi?

Tükenen umutlar

Yediden yetmişe hepimizi yaralayan, utandıran “yenidoğan çetesi”nin yaptıkları içimizde kocaman bir yara açtı. Normal bir yönetimde, değil sağlık bakanı, hükümetin bile herhangi bir soruşturma beklemeden toptan istifa edeceği bir vaka!..

Ardı arkası kesilmiyor kötülüklerin. Her güne yeni bir olumsuzlukla başlıyoruz. Gündem olan kötülük, vahşet bir hafta önce yaşanılanları unutturuyor.

Toplum adına her tür olumsuz durumu ülkenin muhalefet partilerinin canlı ve gündemde tutması gerekiyor. İktidarı yaptığı yanlış uygulamalar için uyarması, kamuoyuna da gerçeği, doğru olanı en anlaşılır şekilde anlatmaktan yorulmamaları gerekiyor.

Gelin görün ki, Anamuhalefet Partisi, birinci parti olmanın verdiği duygudan kurtulamamış, yöneticilerinin adeta ayakları yerden kesilmiş gibi. İç çekişmeler, koltuk kapma yarışları, ardı arkası kesilmeyen festivaller, açılışlar, törenler…

Zaman akıp gidiyor…

Yurttaş muhalefeti büyüyor. Her kesimden beklenmedik boyutta tepkiler var iktidara karşı. Anamuhalefetin, tüm muhalif güçleri örgütleyecek, aynı safta birleştirecek bir eylem planı olması zorunlu. Yoksa parti büyümez, etkisiz bir muhalefet olarak kalırlar.

Yorumculara göre, raf ömrü çoktan bitmiş bir siyasetin, 22 yıldır iktidarda olmasının en önemli nedenlerinden biri, muhalefetin siyaset yapma biçimi.

Etkisizliğini gördüğü halde, muhalefet bu tutumunu değiştiremiyor. Yaşanılan onca hayati olumsuzluklara karşı iktidarı, meclis kürsüsünden eleştirmekle muhalefet olmuyor. İktidarı sarsmak, partiyi büyütmek için kürsüden inip, asıl muhalefeti yapan halkla birlikte olmak gerekiyor.

İktidarın, büyük darbe aldığı 31 Mart yerel seçiminden sonra başlayan “normalleşme” ya da “yumuşama” meselesi, yaşanılan seçim yenilgisinin üstünü sıkıca örtmek için bir taktikti.

Bugünün CHP’si 22 yıllık ana muhalefet partisi olarak duruyor. Bu sürede yapılan seçimlerde yurttaşı heyecanlandıracak, umutlandıracak ve sorunlarına akılcı çözümlerin önerildiği bir program koyamadı.

Partiyi yalnızca genel başkan değiştirerek büyütemezsiniz. Eski kadrolarla yenileşme ya da değişim sağlanamaz.

CHP Genel Başkanı kafiyeli sloganları kullanmayı seviyor. “Zam yapmazsan geçim olmaz. Geçim olmazsa seçim olur” diyerek kalabalığa seslendiğinde bu bir taahhüt oldu. Ancak bir yaptırımı da olmadı. Şimdi de grup toplantısında “Asgari ücret OTUZ, altında biz yokuz” dedi. Pek gerçekçi olmayan bir talep. Umarım bu da önceki gibi havada kalmaz.

Son aylarda anketçilerin yaptığı “bu pazar seçim olsa”nın sonuçlarına bakıp, 5-6 puan önde olmakla yetinmek büyük bir yanılgıyı beraberinde getirebilir.

Olay Medya İcra Kurulu Başkanı Mehmet Ali İnan’ın yazısının tamamı için tıklayın…

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X