‘Masaya oturabilecek tek ülke Türkiye’

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuşma yaptı. Bahçeli, ‘Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki mutabakat arayışları memnuniyet vericidir. Rusya ve Ukrayna ile masaya oturabilecek tek ülke Türkiye’dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok yönlü siyasi, ekonomik ve ticari ilişkileri kullanarak aktif arabuluculuk girişimi bize göre barışın, huzurun, istikrarın kalıcı anahtarıdır.’ dedi.

‘Masaya oturabilecek tek ülke Türkiye’

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bahçeli’nin bugün saat 14.00’te Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir görüşme gerçekleştireceği bildirildi.

MHP lideri Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle; Beşeriyetin her zamankinden daha fazla huzura, sakinliğe, dayanışmaya ihtiyacı olduğu bir tarih döneminden geçiyoruz. Hakimiyet ve hegemonya mücadelelerinin yaygınlaşarak tehlikeli bir evreye sıçrama tehlikesi bu düşüncemin temelini teşkil etmektedir. Tarih geçmişe dönerek anlatılır, geleceğe bakarak anlaşılır. Genel geçer dünya düzeni, milyonlarca insanın ölümüne yol açan küresel bir savaşın ardından galip devletlerin lehine inşa edilerek yeniden çizilmiştir.

24 Şubat 2022 günü sabahın erken saatlerinden Rusya, Ukrayna’ya haksız ve hukuksuz, tasvip edilemeyecek bir işgal girişimi başlatmıştır. Bu uluslararası hukuka, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve Minsk sürecine darbedir. Ukrayna’nın işgali Soğuk Savaşı sonrasının en ciddi krizi olmuştur. 5 Aralık 1994 Budapeşte referandumuyla Ukrayna’ya karşı güç kullanmayacağının garantisini veren Rusya sözünde durmamış, 2014’ten itibaren işgal planlarını adım adım uyguladı. Putin’in tutumu, geçerli kuralların ihlali dışında başka bir manaya gelmemiştir.

8’inci güne giren saldırı sürmektedir. Ne var ki BM, yasadışı ve gayrimeşru askeri harekat dışında zayıf mesajlar dışında hiçbir şey yapamamıştır. Kan akarken, dünya utanç verici bir seyre dalmış, ekonomik yaptırımlarla oyalanmıştır. Putin’in tarihe yalancı şahitlik yaptırarak işgali haklı çıkarmaya çalışması çelişki içinde çabaladığının göstergesidir.

1 Ağustos 1975 Helsinki zirvesiyle kurulan AGİT işlevini ve iddiasını yitirmiştir. Ukrayna’nın işgaliyle devletler arası ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığı, gelişi güzel tarih yorumu üzerinden işgalin arka dekoru hazırlandığı anlaşılmıştır. Putin’in kanlı işgali haklı çıkarması mahsurlu bir mantıktır. Putin’in 19’uncu yüzyıl jeopolitiğini hayata geçirmesi yeni bir trajediyi hayata geçirecektir.

“UKRAYNA ARADA KALMIŞTIR”

Donbass’ı Ukrayna’dan koparma hamlesi bölücülüktür. Bu bölgenin bağımsızlığının Rusya Parlamentosu tarafından tastiği uluslararası hukuku katletmektedir. İşgalin iki amacı olduğu anlaşılmaktadır; ilki NATO destekli Ukrayna’nın destekten çıkarılması, ikincisi Rus nüfusunun güvenliğinin sağlanmasıdır.
Ukrayna krizinin bir ucunda Rusya zorbalığı varken, diğer ucunda NATO ve batı tahriki olduğu açıktır. Ukrayna arada kalmış, filler tepişirken çimenler ezilmiştir. Dün kanlı gündemin üst sıralarında Bosna, Bağdat, Kabil, Kosova, Sana, Şam vardı, bugün Kiev vardır.

“DONBASS 8 YILDIR PATLAMAYA HAZIR BOMBADIR”

Putin’in NATO’nun stratejisinden duyduğu rahatsızlık sır değildir. Ukrayna işgaline mecbur kaldıklarını söylemesi ise çok yenidir. Ukrayna madem NATO üyesi yapılmayacaktı, neden ABD tarafından avutulmuştur? Ukrayna’yı ateş çukuruna çeken bir yanda Rusya iken, diğer yanda batılı ülkeler değil midir?
ABD ile AB ülkeleri küresel sahnenin ön tarafında yaptırım kararları açıklarken, arka tarafında Rusya ile mutabakat zemini aramadıklarını iddia edemeyecektir. Bize göre Ukrayna’nın bugüne kadarki talihsizliği bağımsız kararlar alamamış olmasıdır. 2014’ten beri sistematik bir kuşatma bu ülkeyi rehin almıştır. Kırım’ın ilhakına cevap verilemediği gibi yaptırımlar da devreye sokulamamıştır. Donbass 8 yıldır patlamaya hazır bombadır.

“SÜREKLİ SAVAŞLAR DÖNEMİ KAPISI AÇILMAKTADIR”

Yeni dünya düzeni diye hikayesi yazılan çok bilinmeyenli karmaşık denklemin ABD ile Rusya arasında yeşeren al-ver sürecinin mahsulü olduğunu görmek lazımdır. Süreli ve bölgesel çatışmalar dönemi irtifa kaybederken, sürekli savaşlar dönemi kapısı açılmaktadır. Ukrayna krizinin görünen ile görünmeyen yüzünü dikkatle tefsir etmek daha gelişmiş, daha adaletli bir dünya için mecburiyettir.

2006 yılında ABD Dışişleri Bakanı tarafından telaffuz edilen kaos planı her yeri tesiri altına almıştır. Karşımızda yeni sömürgecilik akımının karanlık oyunları sahnelenmektedir. Ankara’dan baktığımızda gördüğümüz gerçekler, korkunç risk ve tehditlerin vahim boyutlara dayandığıdır. Ukrayna’nın zalim işgali, buna karşı etkisiz tepkiler, yeni dünya düzeni hakkında hepimize ipucu vermektedir.

RUSYA’NIN NÜKLEER TEHDİDİ

NATO’nun taktik açıklamaları üzerine, Putin’in nükleer silahlara emir vermesi korkunç senaryoları hızlandırmıştır. Bu küresel vicdanın, insan haklarının mahvıdır. Silah gücüne güvenen, yaptırımları göze alan devletin başka bir devlete saldırmasının önü açılmıştır. Dünyanın güvenliği 5 ülkeye emanet edilemez. Rusya’nın BMGK’da pasifize edilerek bu konseyin ana yapısının değişmesi ve farklı ülkelerin dönüşümlü konseyde yer alması zorunluluktur.

MADDE MADDE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

MHP olarak, çatışmaların ivme kaybetmesi, barış için adım atılması gereken adımlar şöyle:

1 – Ukrayna’nın siyasi ve toprak bütünlüğüne saygı duyulmalı.
2 – Rusya ile Ukrayna arasında ateşkes sağlanmalı.
3 – Rusya işgalden vazgeçmeli, askerleri geri çekmeli.
4 – NATO doğuya genişleme stratejisini gözden geçirmeli.
5 – Tek seçenek diplomasi ve diyalogdur.

MÜZAKERE AÇIKLAMASI: “TEK ÜLKE TÜRKİYE”

Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki mutabakat arayışları memnuniyet vericidir. Rusya ve Ukrayna ile masaya oturabilecek tek ülke Türkiye’dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok yönlü siyasi, ekonomik ve ticari ilişkileri kullanarak aktif arabuluculuk girişimi bize göre barışın, huzurun, istikrarın kalıcı anahtarıdır. İstanbul’da müzakere ikliminin başlaması krizden çıkışın orta yolu bulunacaktır. Dış politikamız dengelidir, ön alıcıdır. Biz ondan bundan medet ummayız. Savaşın karşısındayız. Kalıcı ve köklü bakışın yanındayız. Küreselci, eyyamcı, entrikacı değiliz.

MUHALEFETE S-400 TEPKİSİ!

Tehdit nereden geliyorsa S-400’ün yönü oraya dönecektir. Tasa etme sayın Kılıçdaroğlu, üzerinde yaşadığımız topraklar dualıdır, bereketlidir. Ne aç kalırız, ne de açıkta yaşarız. Zillet ittifakı yeter ki gölge etmesin, Allah’ın izniyle karanlıkları yarar da çıkarız. Türkiye hür ve bağımsız bir ülkedir, Kılıçdaroğlu hala bu gerçeğin farkında değildir. Ön sıralarda CHP olmak üzere Montrö’yü kasıtlı olarak yanlış yorumlayanlar, Türkiye’nin elini zayıflatmak isteyen çevreler olarak dikkat çekmiştir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 19. maddesinin 1. fıkrasında Türkiye’nin savaşsız olduğu durumlarda gemilerin Karadeniz’e çıkabilecekleri tespit edilmiştir. Montrö Sözleşmesi hususunda Türkiye’nin tutumu sağlam ve berraktır. Küresel ve bölgesel gelişmelerin kurşun gibi ağır olduğu bugünkü ortamda Zillet ittifakının çarpık eleştirileri sorumlu muhalefet anlayışıyla da çelişmektedir.

PARLAMENTER SİSTEM METNİNE TEPKİ

Esas olan önce ülkem ve milletim diyebilmektir. 28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümünde Ankara’da dizilen güdümlü 6 parti 48 sayfalık bomboş bir metni kamuoyuna açıklamışlardır. Metinde Türkiye, Türk milleti, inanç, irade yoktur. Güçlendirilmiş parlamenter sistem teklifi güçsüzleştiren Türkiye’nin taslak metnidir. Kılıçdaroğlu’na bakarsak 6 partiye tarih bir sorumluluk yüklemiş. 48 sayfalık metnin içeriği tam takır kuru bakırdır. Bu metni tarihi yapan tek şey 28 Şubat zihniyetine uygun olarak güçlendirilmiş istikrarsızlık bildirisi olmasıdır. Yeni bir 28 Şubat bildirisi olarak tarihe geçecektir. Biz uzlaşamama metni olduğu çok açıktır.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X