Ulusal ve uluslararası pek çok yarışmada dereceye giren 11 yaşındaki piyanist İlyun Bürkev hayallerine ilişkin, “İleride batı müziğinde Bach, Beethoven, Mozart gibi bestecilerin eserlerinde en üst noktaya gelmek ama aynı zamanda geleneksel Türk müziğini de iyice öğrenerek büyük bir orkestra kurmak istiyorum.” dedi.
Henüz 4 yaşındayken annesinin piyanosunu keşfeden Bürkev, müzik öğretmeninin absolut (mutlak) kulağı olduğunu söylemesiyle piyanoya ilgisini arttırdı.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarında öğrenci olan Bürkev, Prof. Burcu Aktaş Urgun’un yönlendirmesiyle katıldığı ulusal ve uluslararası yarışmalarda 4 birincilik ile 2 üçüncülük ödülünün sahibi oldu.
Bürkev henüz 11 yaşında olmasına rağmen, İspanya’nın Granada şehrinde düzenlenen “9. Maria Herrero Uluslararası Piyano Yarışması” birincilik ödülüyle “Özel Ödül”, “Pera Uluslararası Piyano Yarışması”, “Hisar Okulları Uluslararası Piyano Yarışması” ve “Jurica Murai Uluslararası Piyano Yarışması”nda birincilik ödülü, “Uluslararası Piyano Yarışması Paris” ile “Rhapsody Uluslararası Piyano Yarışması”nda ise üçüncülük ödülü aldı.
Kariyer hedeflerine dair AA muhabirine açıklamada bulunan Bürkev, doğu ve batı müziğini birlikte geliştirme gayreti içerisinde olduğunun altını çizerek, “Piyano çalışmalarımın yanında kanun sanatçısı Hakan Güngör’den de geleneksel Türk müziği konusunda eğitim alıyorum. Çünkü ileride batı müziğinde Bach, Beethoven ve Mozart gibi bestecilerin eserlerinde en üst noktaya gelmek ama aynı zamanda geleneksel Türk müziğini de iyice öğrenerek büyük bir orkestra kurmak istiyorum.” dedi.
“Sahneye ilk çıktığım an çok heyecanlanıyorum”
Bürkev, müziğin farklı toplumları bir araya getirmek bakımından birleştirici ve evrensel olduğunu ifade ederek, müziği, insanları barış içerisinde toplayıp ilişkilerini güzelleştiren bir etken olarak gördüğünü dile getirdi.
Johann Sebastian Bach, Ludwig van Beethoven, Franz Litzve ve Wolfgang Amadeus Mozart gibi önemli bestecilerden çok etkilendiğini aktaran İlyun, “Türk sanatçılardan ise Fazıl Say, Gülsin Onay, Emre Şen ve İbrahim Yazıcı beni en çok etkileyen müzisyenler arasında.” ifadelerini kullandı.
Genç piyanist, konserlerinde anne ve babasının yanında olmasının verdiği güvene işaret ederek, şu bilgileri verdi:
“Beni yanına alıp koruyacak birisi var diye kendi kendime söylüyorum ve bu beni çok rahatlatıyor. Özellikle sahneye ilk çıktığım anda çok heyecanım oluyor ama ondan sonra sanki başka bir dünyaya gidiyormuş gibi hissediyorum. Dinleyicilerle bağımı koparıyorum ve kendimi sanki başka alemde gibi hissediyorum.”
Özellikle annesinin duygusal olarak kendisini çok desteklediğine vurgu yapan Bürkev, “Annem her yarışma öncesi gelir benimle motivasyon konuşması yapar ve meditasyon yaparız beraber. Bu müzik serüveninde annemle çok duygusal, tatlı ve güzel bir ilişki gelişti. Ama onun haricinde onunla film izlemeyi çok seviyorum. Pek yapmasam da yemeklerde ona yardım etmek, yemek yapmak çok hoşuma gidiyor. Müzik dışında da birbirimizle çok güzel vakit geçiriyoruz.” dedi.
“İlyun’un sanatsal yönü kuvvetli”
İlyun’un annesi Neşe Bürkev de çocuğunun yapı itibariyle çok naif, sanatsal yönü kuvvetli birisi olduğuna dikkati çekerek, “Bir anne olarak benim gözlemlediğim, İlyun müzik yaparken, piyano çalarken çok mutlu bir çocuk. Yani bir anne için de en önemli şey çocuğunu mutlu görmek. O anlamda İlyun’u piyanonun başında beste yaparken ya da sadece derslerini çalışırken değil, onun haricinde müzikle ilgilenirken de çok mutlu görüyorum. Bu da zaten ebeveyn olarak bizlere yetiyor. Eğitimi dışında da müzikle iç içe olmak, İlyun’u çok mutlu eden bir şey.” diye konuştu.
Kızının genel anlamda çok iyi bir çocukluk yaşadığını aktaran Neşe Bürkev, telefon ve tablet gibi elektronik aletlerle neredeyse hiç vakit harcamamasını yaşıtlarına göre en büyük avantaj olarak değerlendirdi.
İlyun’un babası Doğan Bürkev ise kızının akademik yönden daha başarılı olacağını düşündüğü için uzun süre piyanoyu bir hobi olarak devam ettirmesi taraftarı olduğunu fakat yaşadığı olağanüstü başarıları ve bazı müzik otoritelerinin ısrarlı uyarılarından sonra ona sanatsal bir gelecek hazırlamaya gayret ettiklerini aktardı.
Kızını sevgi, barış ve maneviyat gibi belli değer yargılarıyla yetiştirdiklerini sözlerine ekleyen Doğan Bürkev, şöyle devam etti:
“İlyun’un insanlığa müzik gibi geniş kitleleri kucaklayabilecek, sevgi dilini tüm insanlığa ulaştırabilecek bir enstrümanla ulaşma imkanı mevcut. Ayrıca kendisinin de bahsettiği gibi Türk ve Doğu müziğiyle özel uzmanlık alanı olan klasik Batı müziğini birleştirip en yüksek noktalara çıkmayı ve hayali olan büyük bir orkestrayı kurarak insanlığa bu müziği sunma hedefi var. Umarım bunda başarılı olur” ifadelerini kullandı.
Doğan Bürkev, kızının kariyerinde ilerlemesi için çok ciddi anlamda zaman, emek, maddi, manevi meşakkat gerektiğine vurgu yaparak, “Bazen hanıma diyorum, Allah bizleri onun hayatında esasında bir görevli memur tayin etmiş. Yani anne babadan çok bu tempodaki yapıp ettiklerini organize etme ve onun motivasyonuna, gelişimine katkı sağlayacak birer görevli kılmış diye düşünüyorum.” dedi.