CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana’da belediyenin tiyatro salonunda esnafla buluştu. Kılıçdaroğlu, esnafla birlikte olmayı, onların dertlerini dinlemeyi ve sorunlarına çözüm üretmeyi temel görev edindiğini söyledi.
Bütün esnafın koronavirüs sürecinde sıkıntı yaşadığını bildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Bir pandemi var, doğru. Bütün dünyada var ama sosyal devlet dediğimiz bir gerçek var. O zaman nelerin yapılması gerektiğini anlatmamız gerekiyor” dedi.
“Türkiye’nin bütün coğrafyasında esnaf vardır”
Kılıçdaroğlu, hizmeti sınırlandırılan iş yerleri nedeniyle esnafın sorun yaşadığını söyleyerek, şöyle konuştu:
“Karar alındı, bütün iş yerleri kapanacak doğru mu, doğru? Peki kapandığı zaman ne olacak? Esnaf kardeşim gelir elde edecek mi? Hayır. Yanında çalışan ücretli, gelir elde edecek mi? Hayır. Dükkanın kirasını kim ödeyecek? Sosyal devlet, bizim Anayasamızda değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddenin içinde yer alıyor. Sosyal devlet, düşük gelirli, gelirini kazancıyla sağlayan, alın terini önceleyen bir devlet. Yani fakirin, fukaranın, garibanın yanında olanın devlet demektir. Esnafın bir artısı daha var. Anayasada esnaflarla ilgili özel bir düzenleme var. Sanayici ve turizmci için yok ama esnaf için Anayasada özel bir düzenleme var. Esnafın korunması için. Neden? Çünkü esnaf orta direktir. Yani bir anlamda devlet dediğimiz kurumun ana omurgasını esnaf oluşturur. Çünkü Türkiye’nin bütün coğrafyasında esnaf vardır. Esnaf devletin ortak direğidir. Esnafın bir başka geleneği daha var, Ahi Evran kültürü vardır esnafta. Komşusu gelir elde etmiyorsa onun da gelir elde etmesi için özel bir çaba vardır esnafta.”
“Esnaf bakanlığının kurulması lazım”
Esnafın beklentilerini ve sorunlarını dinlemek, onlara cevap vermek zorunda olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Esnafın sorununun çözümünde makro açıdan Türkiye genelinde bakıldığında bir esnaf bakanlığının kurulması lazım. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı var, esnaf bakanlığı niye yok? Diğerlerinin bakanlıkları var, sorun çıktığı zaman gidiyorlar, konuşuyorlar, sorunlarını çözüyorlar, dert anlatacak bir bakan var. Esnafın derdini anlatacağı bir bakan yok” sözlerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, esnafın sorunlarını bildiklerini anlattı.
“Esnaf kardeşlerimin Cumhuriyet Halk Partisi’ne biraz mesafeli olduklarını biliyorum. Benim sizden isteğim, eğer siz sorunlarınızı çözmek, kazanmak, alın terinizin karşılığını almak istiyorsanız, oyunuzun rengini değiştireceksiniz. Bakın bunu çok açık ve net söylüyorum. ‘Benim bir sahibim olsun’ diyorsanız, senin sahibin var kardeşim, cebini düşünmeyen, vatandaşı düşünen bir siyaset anlayışı var. Siyasetçi mütevazi yaşar, topluma örnek olur. Ailesiyle beraber örnek olur. Siyasetçi halktan koptuğu zaman, halkın derdini dinleyemez, halktan haberi yoktur. Bu gerçeği sizin de görmeniz gerekiyor, oturup düşünmemiz gerekiyor. Bizim eksiğimiz olabilir mi, olabilir. Yanlışımız olabilir mi, olabilir ama bir şeyden emin olmanızı isterim, bu ülkede kim çalışıyorsa, üretiyorsa, kazanıyorsa helalinden başımızın üstünde yeri vardır. Herkesin kazanması, üretmesi lazım. Alın teri karşılığında kazandığınız, evinize götürdüğünüz her ekmeğin helalinden toplumda bir saygınlığı vardır. Birlikte düşünmek, çalışmak ve mücadele etmek zorundayız. Eski alışkanlıklarımızı ve algıları değiştirmek zorundayız.”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin ekonomik anlamda kötü durumda olduğunu savunarak, en son Borsa İstanbul’un yüzde 10’unun Katarlılara ihale yapılmadan satıldığını anlattı.
Ne kadar ücret karşılığında bu satışın yapıldığının bilinmediğini anlatan Kılıçdaroğlu, ülkenin ekonomi yönetimini eleştirdi.
İşsizlik Sigortası Fonu’nda toplanan paraların nereye gittiğinin bilinmediğini savunan Kılıçdaroğlu, “Başkaları kullandı o paraları, kimin garantisiydi bu? işsiz kalan kişinin garantisiydi o para çünkü onun aylığından kesiliyordu ve işverenin aylığından kesiliyordu. Yani kendi kumbarasıydı, kendi kumbarasından bir miktar ödediler, başka ödemediler” dedi.
“Parayı nerede ve kimin için kullanacağınız siyasi tercihtir”
Kılıçdaroğlu, sosyal devletin öneminden bahsederek, “Bu yılın ilk 10 ayında devletin topladığı vergi 665 milyar lira, resmi rakamlar. Yurt dışından borç para almış ayrıca devlet, 46 milyar lira. Yurt içinden de borçlanmış, 419 milyar lira. Merkez Bankasının karı var, bu karı transfer etmiş, almış hazineye, 44 milyar lira. Bir de karşılıksız para basmış Merkez Bankasından, 59 milyar lira. Bir de Merkez Bankasının kasasında olup Türk Lirası daha fazla döviz karşısında erimesin diye sattığı bir para var, 85 milyar dolar, onun da Türk Lirası karşılığı 666 milyar lira. Yani toplam 1 trilyon 891 milyar lira devlet ilk 10 ayda para kullanmış, kullandığı para bu. Peki 10 aydaki bu para nereye gitti? Bakın, hazineden yapılan karşılıksız yardım, doğru, bir miktar karşılıksız yardım yapıldı, miktarı ne? 6 milyar lira” dedi.
Türkiye’yi, birlikte aydınlığa çıkarmak zorunda olduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Sadece bir örnek vereceğim; biliyorsunuz bu futbol karşılaşmaları televizyondan yayınlanıyor. İhaleye çıkılıyor, ihaleyle bir Katar firması geldi, ‘500 milyon dolar veriyorum, ben yayınlayacağım’ dedi ve kazandı. Eyvallah, kimse itiraz etmedi. Dolar yükseldi, Türk Lirası karşısında Katar firması dedi ki ‘Ben parayı ödemiyorum’. Ya sözleşme yaptık, ihaleyle aldın, ‘ödemiyorum’ dedi. Mahkemeye dahi verilmedi, ne yapıldı biliyor musunuz? 90 milyon dolar düştüler. 500 milyon dolardan 410 milyon dolara düşürdüler. ‘Yetmez’ dedi Katar firması, peki ne olacak? ‘Dolardı, onu Türk Lirasına çevireceksiniz’ dediler, üstelik 5,80 kur üzerinden, yaptılar mı? Evet yaptılar. Maçları yayınlayacak olan bir Katar firmasına 2 kıyak birden geçtiler, 90 milyon dolar düşürdüler, doları da Türk Lirasına çevirdiler. Bir Katar firmasına sağlanan 90 milyon doları esnafa verselerdi ne olurdu? Türkiye’nin bütün coğrafyasında esnafların hepsi derlerdi ki ‘Allah razı olsun, devletimiz bizi düşündü’. Bir kişiye sağlanan bir imkanı yüzbinlerce kişiye sağlayamıyorsunuz. Bu bir siyasi tercihtir, parayı nerede ve kimin için kullanacağınız siyasi tercihtir.”
“Yeni bir siyaset anlayışını bu coğrafyaya getirmek istiyoruz”
Kılıçdaroğlu, esnaftan destek isteyerek, “Yeni bir siyaset anlayışını, ahlaklı bir siyaset anlayışını bu coğrafyaya getirmek istiyoruz. Siyasetçinin kul hakkı yememesini bu coğrafyaya getirmek istiyoruz ama bunu biz tek başımıza yapamayız, beraber yapmak zorundayız.” dedi.
Esnafın haklarını düşündüğünü anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Kul hakkı yemek, en büyük günahsa, en büyük günahı işleyene oy vermeyeceksiniz. Oy verirseniz sizin sorumluluğunuz var. Çıkıp sokakta ‘Ben kul hakkı yiyene karşıyım’ diyemezsiniz. Demeniz için kul hakkı yiyene oy vermeyeceksiniz arkadaşlar. Bu işin kuralı budur. İşin doğasında da bu vardır, ahlakında da inancımızda da bu vardır. Böyle olması lazım, bütün esnaf kardeşlerimin bunu düşünmesi lazım. Ben esnafı düşünüyorum, esnaf beni düşünmüyorsa bir sorunumuz vardır. Orada esnafın kabahati yok, onu da söyleyeyim, kabahat bizdedir. Eğer biz esnafın sorunlarına çok daha önceden ve samimi olarak eğilip, samimi olarak anlatıp, onları samimi olarak dinleseydik belki bugünkü tablo olmazdı.”
Türkiye’yi gezdiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, sorunların nasıl çözüleceğini toplumun önüne koyduklarını anlattı. Kılıçdaroğlu, herkesin derdinin dinlendikten sonra çözüm üretilmesi gerektiğini söyledi.
AA