Kaplan Okuları Nilüfer Kampüsü Müdürü, İngilizce Öğretmeni Burçin Yüksel iletişime çok önem veren bir yönetici olarak tanınıyor. Özellikle 8. sınıftaki lise giriş sınavları öncesinde öğrenci-veli-okul bağını doğru kurmayı başaran deneyimli yönetici, öğrencilerine şu cesaret verici hedefi belirliyor: ‘Senin rakibin, sensin!’
∆ Sayın Burçin Yüksel, Kaplan ilkokul ve ortaokulunda öğrencilerin ders çalışmayı öğrenmesine nasıl yardımcı oluyorsunuz?
◊ Eğitim sadece okulda planlanan bir sistem değildir. Evde, anne-babanın desteği de çok önemlidir. Ayrıca “ev ödevi vermeyen okul” ifadesi doğru değil. Ödev her zaman olmalı. Bu sayede velimiz o gün okulda neler yapıldığını takip etmiş oluyor. Öğretmenimize gelince, “o gün ne çalıştıysak evde tekrar edilecek” diyor. Öğrencimiz ise kendisine teslim verilen görevin sorumluluğunu tamamlamış oluyor. Bu bir çeşit iletişim ağıdır aslında. Veliye, “biz bugün çarpma işlemlerine geçtik” diyerek haber vermiş oluyoruz. Veliden bize gelen dönüşleri de kaydederek o öğrencinin gelişim süreçlerini takip edebiliyoruz. Kaplan Okulları’nda her bir öğrencinin yaptığı etkinlikler, girdiği sınavlar, bedensel gelişim ve sanatsal-sosyal girişimler depolanmaktadır.
∆ Kaplan İlkokul ve Ortaokulu’nda müfredatların yanı sıra özel bir bilimsel eğitim modeli var mı?
◊ Burası, çocuk merkezli bir okul ve mottomuz da şudur: “Mutlu çocuk öğrenir.” Okula gelmekten tutun, bilgiye ulaşmayı sevmeye, güvende hissetmekten tutun takım oyuncusu olmayı sevmeye kadar yaptıkları her şeyden mutluluk duymalarını sağlıyoruz. Yani standart müfredatların yanı sıra kendimize özgü metotlartımızı da uyguluyoruz. Bizi anne-baba gibi görmeleri, kendilerini yuvalarında hissetmeleri sayesinde çocuğa verdiğimiz her türlü ek talebin karşılandığını görüyorsunuz. Yani, “yapmaz isem öğretmenimi üzebilirim” duygusunu net biçimde hissedebiliyoruz.
∆ Bilimselliği ve analitik düşünmeyi öğretirken ne gibi yöntemler kullanıyorsunuz?
◊ Yaparak ve yaşayarak analiz yeteneklerini geliştiriyoruz. Kaplan Okulları’nda birçok laboratuvar bulunuyor. Bir de kadromuza çok güveniyorum. Sanat ve bilimle ilgili birlikte çalıştığım iş arkadaşlarımın alan uzmanlığına çok önem veriyorum. Kurumum da beni sonsuz destekliyor. Drama Öğretmeni, gelişimi dramayla yöneten bir arkadaşımızdır. Satranç Öğretmenim, hayatını satranç eğitimi ile kazanan bir birey. Aynı şekilde Fen Bilimleri öğretmenlerimiz, lise düzeyinde fizik-kimya-biyoloji bilgileri sayesinde ilkokul ve ortaokul seviyesindeki eğitim-öğretim anlayışımızı destekleyen insanlardır.
∆ Sportif faaliyetlerin genel ders saatlerine oranı nedir? Bu konuya ne kadar önem veriyorsunuz?
◊ Sporu sanattan ayırmıyorum. Okulumdan mezun olan öğrencilerimin tamamı toplum içinde spor ve sanat hakkında konuşabilecek seviyede bilgi sahibidir. Bu bilgileri karşılaştırma yaparak başka kişilere aktarabilecek seviyede dil bilgisi kullanma yeteneklerine sahiptirler. Bu nedenle fiziki şartlarımızın el verdiği biçimde sportif faaliyetlerimizi gerçekleştiriyoruz ama hafta sonlarında biraz daha uzmanlaştırılmış spor etkinliklerini tercih eden öğrencilerimiz oluyor elbette. Klüp çalışmalarının temelinde takip vardır. Bu anlamda spor müsabakalarından büyük başarılarla dönen birçok öğrencimiz bulunmaktadır.
∆ Sosyal sorumluluk projelerine erken yaşlarda alıştırmak adına ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
◊ Gönüllüsü olduğumuz bazı kuruluşlar var. Çocuklarımız bu kuruluşların etkinliklerinde fiili olarak çalışırlar. Kermesler organize ederler. Kendilerinin ürünü olan ya da velilerinin ürünü olan şeyleri satarak para kazanırlar. Kazandıkları paralarla bağışlar yaparlar. Kardeş okul projelerimizde bazen gidip ders anlatırlar.
∆ Sınavlarda elde edilecek başarılar için gerçekleştirilen deneme sınavlarının sıklığı nedir?
◊ Okulumuzda önceliğimiz, özellikle sekizinci sınıflarda, rehberlik hizmetlerinde aktif roller oynamaktır. Ancak her öğrencimize öğüdümüz, “Senin rakibin, sensin” olur. Bu yüzden bir yıl boyunca değerlendirmeyi kendi içinde dikey olarak yaparız.
∆ Sayın Burçin Yüksel, yabancı dil eğitiminde global platform ya da kuruluşlarla işbirliği yapıyor musunuz?
◊ Zaten okul içindeki iletişim neredeyse sürekli İngilizce olarak devam ediyor. Eylül – Haziran süreci boyunca öyle çok İngilizce platformdan yararlanıyoruz ki… Dahil olduğumuz online İngilizce çalışmalarında ‘native speaker’ dediğimiz kişiler bizlerle birlikte çalışmalar yaparlar. Benim branşım İngilizce ve ben uzun yıllardır ikinci yabancı dil öğretmeyi hedef edinmiş bir insanım.
“Mutlu Bireyler Öğrenir ve Uygular”
Sevginin iletişimdeki yerini doğru analiz edip okuldaki çalışmalarında uygulayan İbrahim Ersen Barlas bir yıldır Kaplan Okulları Üçevler Kampüsü Müdürü olarak görevinin başında. Samimi tutumu, ergenlik çağındaki insanları çok iyi analiz etmesi ve en önemlisi çağa ayak uydurabilmesiyle öğrencilerin gönlünü kazanan Barlas’tan üniversite sınavlarına hazırlığın püf noktalarını öğrendik.
∆ Sayın İbrahim Ersen Barlas, Kaplan Okulları Üçevler Kampüsü Müdürü olarak lise hakkında sorular sormak isterim. Lisede okuyan öğrencilerin kendilerini şanslı, mutlu, başarılı hissetmeleri için neler yapıyorsunuz?
◊ Lise öğrencilerinin kendilerini başarılı hissetmeleri ile başlarsak daha doğru olur. Mutlu bireylerin daha kolay öğrendiklerini düşünüyorum. “Mutlu bireyler öğrenir” ifadesinden hareketle öğrencilerin mutlu oldukları yerde başarılı da olduklarını öngörebiliriz. Sevildikleri, fikirlerinin değer gördüğü yerde o öğrenciler kendilerini şanslı da hissedeceklerdir. Bu köprü nasıl kurulacak? Sevgiyle… İki kalbin arasındaki sevgi dolu iletişim başladığı anda her şey başlar. Çünkü öğrenme hayat boyu süren süreçtir. Karşısındaki öğretmeni seven öğrenci bilimselliği de kabul eder. Böylece başarı bunun ardından zaten gelecektir.
∆ Bu noktada öğrencinin sevgisinin sürdürülebildiği ortam çok önemli. Öğretmenin kendini güncellemesi ve öğrencisini tanıyabilmesi ne kadar önemli sizce?
◊ Öğretmenlik her gün yeniden başlayan bir süreçler zinciridir. Öğrenmek sonu gelmeyen bir edimdir. Hayat boyu öğrenme devam ediyor ve her gün kendimizi tazelemek durumundayız. Özellikle 14-18 yaş grubundaki öğrencilerde fark ettiğim özel bir durum var. Her yeni kuşak farklı bir dille geliyor. Eskiden kuşakların değişim hızı daha ağırdı. Ama artık her yıl yeni bir kuşakla karşı karşıyaymışız gibi geliyor bana. Bir bireye eğitim verirken o kuşağın jargonunu, düşünme sistemini de anlamanız gerekiyor. Öğrencinin sizinle kurduğu iletişim dilini anlamanız çok çok önemlidir. Kendimizi onlara göre de eğitmemiz gerekiyor. Başka türlü onlarla iletişim kuramayız ve onları kaybederiz. Bu da, öğretmenin hem sabır anlamında hem de çağın yenilikleri anlamında kendini durmadan güncellemesi şarttır.
∆ Adolesan yaşlarındaki öğrencilerin hem birbirleriyle hem de öğretmenleriyle iletişimini takip ediyor musunuz?
◊ Yakından takip ediyoruz çünkü bu çağ, iletişim anlamında çok farklı ve değerli bir çağ bence. Kriterlerimiz arasında akademik başarı en sonda. Onları dinleyeceksiniz, onları çok iyi gözlemleyeceksiniz. Dokuzuncu sınıftan onuncu sınıfa, onbirinci sınıftan on ikiye geçerken çocuk sürekli değişiyor. Her sınıfta bambaşka soruları ve sorunları oluyor öğrencilerimizin… Oturduğumuz yerden pek bir şey yapmıyormuşuz gibi görünse de aslında öğrencilerimizi gözlemliyoruz. Kendileriyle olan ilişkisine bakıyoruz. Koridordaki yürüyüşü, yürürken çevresiyle olan iletişimi, arkadaşlarıyla olan iletişimde hitabeti, teması ya da onlarla iletişim kurma sıklığı değişti mi değişmedi mi? Çok iyi gözlemci olmalısınız. Değer vermek böyle olur, eğer dikkati kısa süreliğine elden bırakırsanız birçok detayı kaçırırsınız. Özellikle bu çağda kendilerini ispatlama, sosyal statüde yer edinme (akademik başarıdan da önce), jungle’da hayatta kalabilme mücadelesi gibidir bu dönem. O yüzden öğretmenin tutumu o kadar değerlidir ki, öğrencinin hayatının geri kalanının belirlenmesinde anahtar rolü oynayabilir. Bütün bunların ötesinde aileyi de anlamak gerekir. Bazen öğrenciyle iletişime geçmeden önce velisiyle iletişime geçip işbirliği içinde ortak amacımıza ulaşmak için hareket ediyoruz. Öğrenciyi-aileyi-okul işbirliği olmadan eğitim-öğretim olamaz.
∆ Sayın Barlas, üniversite sınavlarına hazırlık çalışmalarına hangi sınıfta başlıyorsunuz? Daha sonra bu hummalı, üniversite sınavlarına hazırlanma süreci nasıl ilerliyor?
◊ Dokuzuncu sınıftan itibaren üniversite sınavları ile ilgili çalışmalara başlıyoruz. Her yıl, bir önceki yılı tekrar edip bol bol deneme sınavı gerçekleştiriyoruz. Yine burada da iletişimin gücü ön plana çıkıyor. İstemediği bir alanda sınava giren öğrencinin başarısız olma olasılığı çok yüksektir. O nedenle öğrencimizi çok iyi analiz edip izlemeliyiz. Bizim görevimiz bu. Derse girip çıkmak asla yeterli değil. Kaplan Okulları’nda bireyin öz farkındalığı çok kıymet görür. Her şey sınavdan çok önce başlar. Bizim okullarımızda disiplinler arası ortak çalışmalar sık görülür. Örneğin; rehberlik bölümü, felsefe zümresi, edebiyat zümresi uzmanları-öğretmenleri bir araya gelerek öğrencinin gelişimi ve yönelimleri hakkında analizler yaparlar. Daha sonra, donanımlı olarak öğrenciyi bu gruba katarız. Bu bir atölye çalışmasıdır ve 9. sınıftan sonra başlarız. Ne istediğini bilen bireyler yetiştirmeyi yıllara yayarız. Ama 11. ve 12. sınıflarda çok da büyük bir zorluk kalmıyor geriye.
∆ Bir genç insanın kişiliğinin oluşması esnasında örnek aldığı kişiler çok önemli. Siz de eğitimci kimliğinizin yanı sıra fotoğrafçılık ve bisikletçilik kimliklerini hayatının içine katmış bir bireysiniz. Bu yönleriniz öğrencilerinize olumlu etki yapar mı sizce?
◊ İnsanların eğilimlerini, sanata ve spora bakışlarını kimse bilemez. Ben eğitimciliğin yanında hayatımın tek düzeliğine karşı bazı farklı patikalar seçtim. Hatta iki farklı patika birbiriyle bir noktada buluştu-kesişti diyebiliriz. Doğada bisiklet sürerken karşılaştığım ağaç imgesi ve ardından bir bulut imgesi zihnimde iç içe geçebiliyor. Bisiklet kullanırken durup o güzel kareyi ölümsüzleştirmek için deklanşöre basıyorum. Bu iki farkındalık hayatımda olmasaydı zamanımı daha verimsiz geçirebilirdim. Şimdi bu bilgi cebimizde… Bir öğrenciye örnek olmak isterseniz, siz de sahada olup cesaret ettiğinizi göstermelisiniz. Eğer sadece öğüt veriyorsanız, bu yaş grubundaki insanlar sizi pek kaale almayabiliyorlar. Ama onların da istediği tam olarak bu… Aksiyona geçen birey farklı disiplinlere göz atan bireydir, entelektüel birey tam olarak bunu yapar. Umarım bu hobilerim öğrencilerime olumlu birer örnek olur.