Ege Üniversitesi Aile Planlaması İnfertilite Araştırma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. Erol Tavmergen, yaptığı açıklamada, PCOS’un yumurtalıklarda hormonal ortam dengesizliği sonucu yumurtlamanın bozulması ve aşırı miktarda androjen (erkeklik hormonu) salgılanması durumu olduğunu belirtti. Özellikle ergenlik dönemimde genç kızlarda görülen adet düzensizliği, sivilce, yağlı cilt görünümü, şişmanlık ve saç dökülmesi gibi belirtilerin PCOS işareti olabileceğini ifade eden Prof.Dr. Tavmergen, milyonlarca kadının PCOS nedeni ile anne olamadığına dikkat çekti. Prof.Dr. Tavmergen hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi:
“Artmış erkeklik hormonu ile birlikte ultrasonla bakıldığında, yumurtalıklarda görülen çok sayıda küçük foliküller olarak belirti vermektedir. Bir yıl gebelik elde edilemeyen PCOS’lu hastalarda öncelikle anne adayının eşi (erkek faktörü) değerlendirilip gerekli tedaviler yapılır. Daha sonra kadında tüplerin açık olup olmadığı kontrol edilir. Eğer testler normal, tüpler açıksa birinci basamak tedavi hastanın mevcut kilosunun en az yüzde 5’inin verdirilmesidir. Bu şekilde PCOS’lu hastaların yüzde 30-40’ı gebe kalmaktadır. Bu gruptaki zayıf ya da kilo verip de gebe kalamayan aşırı kilolu hastalarda ikinci basamak tedaviye geçilerek ilaçlarla yumurtlama tedavisi yapılır. Bu yöntemlerle hastaların yüzde 60-70’inde yumurtlama oluşurken yüzde 20-30’unda tedaviye direnç gelişmektedir. 3 defa aşılama tedavisine yanıt vermeyen çocuksuz hastalarda bundan sonraki basamak tüp bebek tedavisi olmalıdır.”
PCOS’lu kadınların obezite, kolesterol anormallikleri, hipertansiyon ve kan şekerini düzenleyen insülin direnci ile karakterize metabolik sendrom açısından yüksek riske sahip olduklarını kaydeden Prof. Dr. Tavmergen şunları söyledi:
“PCOS’lu kadınlar tip 2 diyabet gelişimi ve olası kalp hastalığı açısından yüksek riske sahiptirler. PCOS’lu kadınlarda obezite yaygındır. PCOS nedeniyle anne olamayan kadınların diyet ve egzersizle sonuçlanan kilo kaybı, yumurtlama sıklığını ve doğurganlığı iyileştirmekte, diyabet riskini azaltmaktadır. Çoğu PCOS’lu kadında androjen seviyeleri düşmektedir. Fiziksel aktiviteyi arttırmak her çeşit kilo verme programı için önemli bir adımdır.”
PCOS’un mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof.Dr. Tavmergen, “Rahim iç tabakasının progesteron hormonu etkisinden mahrum kalması ve sürekli kalınlaşması belli bir süre sonra rahim iç tabakasında kanser öncesi değişiklikler oluşmasına (endometrial hiperplazi), hastalık uzun süre devam ettiğinde ise bu tabakada rahim kanseri gelişmesine neden olabilir. Bu hastalarda yumurtlamanın düzenli olarak sağlanması veya eksik olan progesteron hormonunun ilaçlarla dışarıdan takviye edilmesi ve şişmanlık, şeker hastalığı ve hipertansiyon sorununun sıkı denetim altında tutulmasıyla PCOS’lu kadınlarda rahim kanseri gelişme riskinin en aza indirilmesi mümkündür” dedi.
Prof. Dr. Erol Tavmergen’in PCOS’lu kadınlara uzun dönemde sağlık sorunlarından uzak kalabilmeleri için önerileri şu önerilerde bulundu: Sigara içmeyin, sağlıklı beslenin, düzenli olarak egzersiz yapın, eğer aşırı kilolu ya da obez iseniz kilo verin, PCOS semptomlarına karşı tedavilerinizi ihmal etmeyin, polikistik over sendromlu kadınlarda ileri yaşlarda şeker hastalığı, inme (ve muhtemelen kalp hastalığı) riski artabiliyor bu nedenle yaşam tarzında yapılacak değişiklikler, bu isklerin artışını önleyecektir.