Kalın: Tepeden inmeci yaklaşımları külliyen reddederiz

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Eğer biz eşitsek, eşitler arası bir küresel diplomasi inşa edeceksek, bir kere baştan tepeden inmeci, tepeden bakan yaklaşımları külliyen reddederiz.” dedi.

Kalın: Tepeden inmeci yaklaşımları külliyen reddederiz

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, “Eğer biz eşitsek, eşitler arası bir küresel diplomasi inşa edeceksek, bir kere baştan tepeden inmeci, tepeden bakan yaklaşımları külliyen reddederiz.

Yıllarca birileri Türkiye’de bu modeli uyguladığı için, birileri de dünyada, yurt dışında, Avrupa’da, Amerika’da böyle bir Türkiye’yi görmeye alışık olduğu için Türkiye’nin son 15 yılını hazmedemiyorlar. Tayyip Erdoğan’ın siyasi başarılarını hazmedemiyorlar.” dedi.

Kalın, Malatya’da “Ah Kudüs” temasıyla 7’ncisi düzenlenen “Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı kapsamında Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Ben, Öteki ve Ötesi” konulu söyleşiye katıldı.

Ben ile öteki arasında rasyonel ve ahlaki bir ilişki kurabilmenin önemli olduğunu aktaran Kalın, “Benden olmayan, benim gibi düşünmeyen, yaşamayan insanlarla, toplumlarla, tarihlerle nasıl bir ilişki kuracağım?

Bu ilişkiyi hangi rasyonel ve ahlaki temeller üzerine oturtmalıyım?’ sorusu, temel sorumuz. Bugün çoğulculuk, demokrasi, göç, İslamofobi, Avrupa’da yükselişe geçen aşırı sağcılık, ırkçılık gibi akımlara baktığımızda, temelinde yine bu sorulara verilmiş birtakım yanlış cevapların olduğunu görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Avrupa’nın tavrı ‘bize gelmesinler de ne olursa olsun’ yaklaşımıydı”
Kalın, 20. yüzyılda Avrupa başkentlerinde “insanat bahçeleri” kurulduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

“Bugün bize insanlık, medeniyet, çoğulculuk, insan onuru, insan hakları, yaşam hakkı gibi kavramlar hakkında ikide bir ders vermeye çalışan Avrupalıların daha 40, 50, 60 yıl öncesine kadar kendilerinden olmayan insanlara nasıl muamele ettiğini biz çok iyi biliyoruz.

Aslında güncel bir mesele olarak Avrupa’nın özellikle mülteci krizinde sergilediği tavır da hepinizin malumudur. Kendinden olmayana, yani öteki söz konusu olduğunda onlara nasıl gayri insani muamele edebildiklerini biz açık bir şekilde gördük. Göç meselesinde Avrupa’nın tavrı ‘aman bize gelmesinler de ne olursa olsun’ yaklaşımıydı.”

AB ile yapılan göç anlaşmasında “bu insanların hayatlarını kurtaracak bir formül üretmemiz gerekir” yaklaşımıyla hareket ettiklerini vurgulayan Kalın, “Bu büyük göç dalgasını biz büyük oranda durdurduk.

Ama o dönemde de bugün de, özellikle Avrupa’nın, batılı ülkelerin ki bunlar dünyanın en önde gelen, en zengin ülkeleri, göç, mültecilerle ilgili ortaya koydukları tavra baktığımız zaman, bunun insanlık adına utanç verici bir yapı, mahiyet arz ettiğini net bir şekilde görüyoruz.” diye konuştu.

Yerlilik ve milliliğin kendini dünyaya kapatmak, dünyaya açılmanın da kendi kişilik ve benliğini yok saymak anlamına gelmediğini dile getiren Kalın, “Bu ikisi arasındaki denge kurabildiğimiz oranda, biz İslam medeniyetinin bin yıl boyunca ortaya koyduğu dinamizmi bugün tekrar yakalama imkanına da kavuşuruz.” şeklinde konuştu.

“İstediğimiz eşit muamele”

Kalın, İslam ve batı toplumların birbirleriyle çatışmak zorunda olmadığını dile getirerek, 21. yüzyılın temel meselelerinden bir tanesinin İslam ve Batı toplumlarının bir arada yaşama ahlakını nasıl inşa edecekleri konusu olduğunu söyledi.

Bazen batılıların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üslubunu çok sert bulduklarını söylediğini anlatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Temel konu ne biliyor musunuz arkadaşlar, üstünlük hiyerarşisine dayanmayan eşit muamele talep ediyoruz. Küresel düzeyde diyoruz ki bu dünya sistemi adelet üretmiyor.

‘Dünya 5’ten büyüktür’ derken de biz bu adaletsizliğe işaret ediyoruz ve istediğimiz eşit muamele. ‘Beni eşitin olarak gör’ diyoruz. Dünya sistemine Cumhurbaşkanımızın söylediği bu. Bunda herhangi bir kibir, nobranlık, üstünlük iddiası falan yok. Eşit muamele, sen neysen ben de o kadarım.

Sen Allah’ın yarattığı bir kulsan ben de Allah’ın yarattığı bir kulum. Sen bir toplumsan benim de bir toplumun var. Sen bir ülkeysen, bu masada oturuyorsak biz meseleleri iki eşit aktör olarak ele alacağız, bu ilkede anlaşalım, ondan sonra diğer bütün konuları biz çözebiliriz.

Ama ne zaman ki birileri bir kültür ve toplum hiyerarşisi yaparak karşımıza gelirse, ‘sen şunları, şunları yapacaksın, bunlar senin sorumlulukların, hadi ev ödevini verdim, buyur git bunları tamamla gel dediğinde’ orada bizim ciddi bir itirazımız var.”

“Her seferinde oyunlar boşa çıkıyor”

“Eğer biz eşitsek, eşitler arası bir küresel diplomasi inşa edeceksek, bir kere baştan tepeden inmeci, tepeden bakan yaklaşımları külliyen reddederiz.” diyen Kalın, şöyle devam etti:

“Yıllarca birileri Türkiye’de bu modeli uyguladığı için birileri de dünyada, yurt dışında, Avrupa’da, Amerika’da böyle bir Türkiye’yi görmeye alışık olduğu için Türkiye’nin son 15 yılını hazmedemiyorlar.

Tayyip Erdoğan’ın siyasi başarılarını hazmedemiyorlar. Birileri de kalkıp, Tayyip Erdoğan’sız Türkiye modeli ya da arayışına girdiği zaman bakın gerisinde yatan temel zihniyet de hep budur. Sizi kendinden daha aşağı gören, kendini başka yerlere konumlandırarak siyasi ve stratejik menfaat elde etmek isteyen birtakım çevreler olduğunu açık ve net görürsünüz.”

Kalın, Türkiye’yi zayıflatmak ve geriletmek için çok sayıda planın yapıldığını gayet iyi bildiklerini anlatarak, “Allah’a hamdolsun bu oyunların hepsini boşa çıkartan bir liderimiz var.

Rabbim de yardım ediyor her seferinde bu oyunlar boşa çıkıyor. Ama bu bizim yan gelip yatacağımız anlamına gelmiyor. Biz kendi sorunlarımızı çözmek için kendi ilke ve değerlerimizden hareketle çok daha fazla çalışmak zorundayız.” diye konuştu.

İslam-batı ilişkilerini örnekler vererek anlatan Kalın, batı toplumlarında bugün şiddetle İslam’ın yan yana getirildiğini gördüklerini, terörün dünyanın küresel bir sorun olmasına rağmen meseleyi sadece İslam’dan, Müslümanlar’dan kaynaklanan bir sorun gibi takdim edenlerin olduğunu bildiklerini kaydetti.

“Kudüs yalnız değildir’ mesajını açık ve net şekilde verdi”
Kudüs’ün İslam coğrafyasının içinde bulunduğu dağınıklık nedeniyle kaybedildiğini anlatan Kalın, şunları kaydetti:

“Bugün eğer Kudüs şöyle veya böyle boynu bükük bir şehir olarak bize bakıyorsa, bunun temel sebebi bizim içinde bulunduğumuz zaaftır. Kudüs kendi katında hiçbir zaman mahzun değildir, Allah katında her zaman alnı açık başı diktir. Ama hala İsrail işgali altındaysa, hala tek taraflı olarak ABD ve bazı başka batılı ülkelerin İsrail’in başkenti olarak ilan ettiği bir yerse bundaki sorumluluk bize ait, içinde bulunduğumuz zaafla ilgili bir şey.

İslam dünyası birlik ve beraberlik olamadığı için bu süreçleri maalesef engelleyemiyor. Ama buna rağmen hamdolsun Kudüs meselesi ile Cumhurbaşkanımızın başlattığı inisiyatif hiç olmazsa dünyaya ‘Kudüs yalnız değildir mesajını’ açık ve net şekilde verdi ve başarılı bir diplomasi uygulandığında netice alabildiğimizi bütün dünyaya gösterdi.”

Kitabından bazı bölümler okuyan Kalın, “Ben bu kitabı 15 Temmuz’dan önce yazdım, bu satırları 15 Temmuz’dan sonra okudum. Herhalde sizler de anladınız.

‘Türklerin başındaki lideri ortadan kaldıracak ama bunu yaparken kendi de hayatta kalacak bir babayiğit var mıdır?’ sorusunu hamdolsun 15 Temmuz’da bu millet ve lideri en doğru şekilde cevaplandırdı. İhanet nereden gelirse gelsin, ister içeriden isten dışarıdan bu millet asaletini bir kez daha gösterdi.” şeklinde konuştu.

Kalın, daha sonra “Ben, Öteki ve Ötesi: İslam-Batı İlişkileri Tarihine Giriş” kitabını imzaladı.

Programı, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, Malatya Valisi Ali Kaban da takip etti.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X