Filistin Vakıflar ve Dini İşler Bakanı Şeyh Yusuf Edis yaptığı yazılı açıklamada, Yahudi bayramları gerekçe gösterilerek İsrail polisi himayesinde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyen Yahudi yerleşimcilerin nisan ayında arttığını belirtti.

Şeyh Edis, İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa’yı kuşatmaya ve ibadete gelen Müslümanlara baskı uygulamaya devam ettiğini vurgulayarak, Yahudi yerleşimcilerin de Mescid-i Aksa’ya 33 kez baskın düzenlediğine dikkati çekti.

İsrail hükümetinin Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967’den bu yana ilk defa Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyen Yahudi yerleşimcilere Harem-i Şerif’in içinde “Yaşasın İsrail halkı” şeklinde slogan atmalarına izin verdiği belirten Şeyh Edis, İsrail polisinin kutsal mabedin çevresinde bulunan birçok görevliyi gözaltına aldığını ve bazılarına uzaklaştırma cezası verdiğini kaydetti.

Şeyh Edis, İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria’nın El-Halil kentinde bulunan Harem-i İbrahim Camisi’nde cuma günleri ezan okunmasına izin vermediğini, İsrail makamlarının da Mescid-i Aksa’nın doğu surlarına bitişik tarihi Yusufiye kabristanında kazı çalışmalarını hızlandırdığını ifade etti.

İsrail polisinin, içinde Mescid-i Aksa’nın da bulunduğu işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesindeki varlığını güçlendirdiğinin altını çizen Şeyh Edis, İsrail askerlerinin de Harem-i İbrahim’in içinde bulunduğu El-Halil’in Eski Şehir bölgesindeki askeri varlığı güçlendirdiğini aktardı.

Şeyh Edis, İsrail askerlerinin Yahudi bayramlarını gerekçe göstererek Harem-i İbrahim’i peş peşe iki günlüğüne ibadete kapattığı, nisan ayı boyunca 58 vakit namazı için ezan okunmasına izin vermediği bilgisini paylaştı.

Filistin Vakıflar ve Dini İşler Bakanı Şeyh Edis ayrıca İsrail askerlerinin, Yahudi yerleşimcilere, işgal altındaki Batı Şeria’nın Selfit kentinde bulunan ve Müslümanlara ait olan bazı dini makamlara baskın düzenlemesine koruma sağladığını ve dini ayinler düzenlemelerine izin verdiğini kaydetti.

İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor.

Yahudiler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu’s Sahra Camisi’nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında “Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu” iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor ve Harem-i Şerif’te kendilerinin de ibadet etme hakları olduğunu savunuyor.