Kılıçdaroğlu, HaberTürk televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Süheyl Batum’un Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevki ve partiden ihraç edilmesine ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Kendisinin bir açıklaması vardı, partinin kurumsal kimliğine zarar veriyordu, o nedenle YDK’ya sevk edildi. YDK nasıl karar verdi, doğrusunu söylerseniz bende sonradan öğrendim. Çünkü YDK’yı ben atamıyorum, kurultay seçiyor. Onlar bağımsızlar, oturup tarafları dinliyorlar, sonra da karar veriyorlar. Siz ne kadar biliyorsanız, ben de o kadar biliyorum, bunu bütün samimiyetimle ifade edeyim” değerlendirmesini yaptı.
“Batum’un bir komplo sürecinin düzenlendiği iddiasında bulundu. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Süheyl Bey’in bunu biraz ayrıntı vermesi lazım, bilmiyorum ki nasıl bir komplo süreci. Sonuçta bir şey var bakın. Biz bir partiyiz, Türkiye’nin en eski ve köklü partilerinden biriyiz. Bir kişi partinin dışında olursa, parti üyesi değilse, bize her türlü eleştiriyi yapabilir ama parti üyesi olan bir kişinin sokaktaki yurttaş kadar özgürce konuşma hakkı yoktur, çünkü partinin programı vardır, tüzüğü vardır, partinin ilkeleri vardır. Parti üyesi olan herkesin bu kurallara uyması lazım. Ben de uyacağım onlar da uyacak. Kural budur. Eğer bu kurallara uymuyorsa birisi, partiden ayrılır. Yine ayrıldıktan sonra partiyi eleştirmeye devam edebilir. Bugün parti üyesi olmayıp, partiye oy verdiği için partiyi eleştiren vatandaşlarımızda var, biz bunlara bir şey yapıyor muyuz? Hayır. Ama hem partide milletvekili olacaksınız, hem partinin ilkelerine ters düşen eleştiriler getireceksiniz, bu olmaz. Disiplin olması lazım, bizde bu disiplini sağlamaya çalışıyoruz. Nasıl sağlanacak? Kuşkusuz, bağımsız, kurultayın seçtiği disiplin kurulu alır, olayları değerlendirir, orada hukukçu arkadaşlarımız ağırlıklı bir yapı var, dolayısıyla karar verir.”
Alınan karara Batum’un itiraz hakkı olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, yargıya gidebileceğine dikkati çekti.
MİT ile ilgili iddiaları
“MİT içinde bir grubun CHP’ye operasyon yapacağını söylemiştiniz ve milletvekillerini uyarmıştınız, operasyonu yapan kimler?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Herhalde bunu benim açıklamamı beklemiyorsunuz” yanıtını verdi.
“Ama MİT içinde belli bir grubun, doğrudan hükümetten aldığı talimatlarla CHP üzerinde çalıştığını gayet iyi biliyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, daha önce CHP’li milletvekillerinin fişlendiğini söylediğini hatırlattı.
Bu fişleme belgelerinin gazetelerde yer aldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, buna da bir yalanlamanın gelmediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, telefonlarının dinlendiğini de gayet iyi bildiklerini ifade ederek, “Bizim içerimizdeki gelişmelerden bire bir hükümete bilgi aktarıldığını da gayet iyi biliyoruz. Ben MİT’in yıpranmasını istemem, adı üzerinde MİT ulusal çıkarlar gözetilerek çalışması gereken bir kurumdur. Bir siyasal partinin içişlerine müdahale etmek, buradan aldığı haberleri siyasi iktidara taşımak bu kuruma yakışmıyor. Bu konuda dikkatlerini çektim, hükümetin de dikkatini çektim” dedi.
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine kendisine bu konuda bilgi ve belgelerin ulaştığını, bunun üzerine açıklama yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu, hükümet yetkililerinin istemesi durumunda bu belgeleri verebileceğini de aktardı.
Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine Emine Ülker Tarhan’ın istifasının bu operasyonla bir ilişkisi olduğunu tahmin etmediğini söyledi.
Rıza Türmen’in, “Biz yeterince karışığız zaten, MİT’e ihtiyaç var mı?” şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Türmen’in aslında bir ironi yaptığını anlattı.
Kılıçdaroğlu, Tarhan’ın kurduğu partinin CHP’nin oylarını bölüp bölmeyeceği yönündeki bir soru üzerine ise böyle bir endişe yaşamadıklarını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, “Bizim açımızdan herhangi bir kayıp söz konusu değil” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, dinlemelere karşı özel bir önlemleri olmadığını, her şeylerinin zaten şeffaf olduğunu belirtti. Dinlemelerin hükümetin talimatıyla yapıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, bir kamu kuruluşunun görev alanını aşarak dinleme yapamayacağını söyledi.
Bütçe görüşmeleri
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, bütçe görüşmeleri sırasında sorduğu soruları Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlayamadığını savunurken, “Başbakan yanıtlayamadı, dağıldı” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili Davutoğlu’nun açıklama yapmadığını belirtirken, “Başbakanlığa talimat vermiş onlar açıklama yapmışlar. Ben ona soruyorum, ‘siz neden konuşmuyorsunuz bu sarayla ilgili’ diyorum” açıklamasını yaptı.
Davutoğlu’nun, “çalış beş yıl sonra git sen otur” dediğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, bunun sorusuyla ilgisi olmadığını aktardı.
Bir izleyiciden gelen “genel affa destek olur musunuz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, toplumsal uzlaşma olmadan böyle bir şeyi desteklemeyeceklerini söyledi.
Yine bir seyircinin “Diyarbakır’da bir mahkemenin Abdullah Öcalan’ın kitabına ilişkin yasağı kaldırdığı” yönündeki sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, kitaplara yasak konulmasını savunmadıklarını ve düşüncelere yasak getirilmeyeceğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, demokrasinin kişiye, çevreye ve ortama göre değişmeyeceğini de vurguladı.
Başbakan Davutoğlu’nun CHP’yi darbecilikle suçladığının belirtilerek, ne düşündüğünün sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’nun Mısır’a heyet göndermelerini örnek gösterdiğini anımsattı.
Kılıçdaroğlu, “Ben merak ediyorum bu nasıl akademisyen, bizi suçluyor. Peki sen Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin büyükelçisini gönderdin mi? Gönderdin. Onlar reddettiler mi? Reddettiler. O zaman asıl darbeci sensin. Niye gönderiyorsun, hangi gerekçeyle gönderiyorsun” diye konuştu.
Başbakanın Mısır’a gidemediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, “Gelsin bana yalvarsın, ben onu Mısır’a göndereyim” dedi.
Kılıçdaroğlu, darbelerden en fazla CHP’nin mağdur olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu bir soru üzerine “İsmet İnönü, 12 Mart darbecilerine Nihat Erim’i önerdiği için, verdiği için, yolumuz ayrıldı. Ecevit ayırdı yolunu. Ortanın solu hareketi farklı bir harekettir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığını kazanmaları durumunda Çankaya Köşkü’nü kullanacaklarını bildiren Kılıçdaroğlu, Başkanlık sisteminin ise Türkiye’ye gelmeyeceğini savundu.
Başbakan Davutoğlu’nun bütçe görüşmeleri sırasında çocuklarını SSK’lı yaptığına yönelik eleştirilerin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Ben orta okul öğrencisiysen Bingöl’ün Genç kazasında tuğlada çalıştım, keşke sigortalasaydılar beni. Sigortalamanın yaşı yoktur. Önce bunu bilmek gerekiyor. Kişi çalışmaya, bir riskle karşı karşıya kaldığında sigortalama zorunluluğu vardır. Benim çocuğumda çalıştı. Çocuğum sigortalıydı, ondan öncede çalışıyordu, nerede çalışıyordu, ben onu da söyleyeyim; Didim’de plajda şezlong satıyordu. O zaman yine orta okul öğrencisiydi galiba, keşke sigortalı yapsalardı. Ben aristokrat bir aileden gelmiş değilim, mal varlığı olan zengin olan aileden gelen birisi de değilim. Benim çocuklarım çalıştı. Evet, çalıştı. Ayıp mı? Hayır. Tek günahları ne? Sigortalı olmaları, olacak ne yapayım patron sigortalı yapmış. Daha önce Didim’de çalıştı, sigorta yapmadılar, keşke o zaman da sigortalı yapsalardı. Kaldı ki sigortalı olmak ayıp değil ki. Yaş sınırı yoktur, emekliliğe sayılan yaş sınırı 18’den başlar, 65’e kadar devam eder.”
Türkiye’nin çocuk işçiler gerçeği olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, bunların çoğunun sigortalı olmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Sosyal sigortalar kurumunda açsın baksınlar, ilk kez sosyal Sigortalar Kurumu’nun tarihinde ÖSS’yi yapan Genel Müdür kimdir acaba, memur alımında? Benim, Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi’ne sınavı yaptırdım. İlk kez sosyal sigortalar tarihinde sınav yaparken, noteri çağırıp noterin huzurunda sınav kağıtlarını açtıran benim” dedi.
Kendisine yakın bazı isimleri SSK’ya aldığı iddialarının hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, “Soyadı Karabulut olanı, Karabulut yaygın bir soyadı. Hepsini getirdiler, yüklediler bunlar. Soyadı Gündüz olanlar, bunlar. Soyadı Özdağ olanlar, getirdiler bunlar. Bunları söylerler, 657 Sayılı Yasaya tabi olarak veya sınavsız kimse alınmamıştır. Kim alınmıştır sınavsız, onu da söyleyeyim. SSK’nın hemşire okulları vardı. Bu okullardan mezun olan kız öğrencileri sınavsız aldık. Nasıl aldık Devlet Personel Başkanlığına sorduk, onlar da ‘alabilirsiniz’ dediler biz de aldık” yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, “Benim dönemimde sınava girip de, kazanamadığı halde bir kişinin atandığını ispat etsinler, ben o dönemki genel müdürlükten ötürü çıkar özür dilerim, ayrıca ben genel başkan olarak da siyaseti bırakırım, bu kadar açık ve net söylüyorum. Ben onlar gibi değilim, açık, net, samimiyim. Devletin bütün kayıtları ellerinde çıkarsınlar incelesinler. Benim dönemimi incelettiler, 10 yıllık dönemi. ‘Acaba bir açık bulabilir miyiz?’ diye. Müfettişler rapor yazdılar, ‘bulamadık’ diye. O raporda onların elinde, ama iftira atmaya alışmışlar” dedi.
Kendilerinin hükümete yönelik sınavsız atama iddialarında ise isimlerin açık ve net olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Benim dönemimde böyle bir kişi bile ispat etsinler, bir kişi, konuşmak kolay ispat edeceksin. Önüme koyacaksın. ‘Şu kişi sınavsız girdi’ diyeceksin. Bir kişi derken, sınavsız alınanlar var, kim? Tıp fakültesinden mezun doktorlar, yasaların izin verdiği, Sağlık Bakanlığı da sınavsız alıyor biz de. Pratisyen doktorlarda bazı yerlerde ayrıca sınav yaptık biz. Buna benzer yasaların izin verdiği, branşlarda sınav yapmadan elaman aldık, hemşireleri, doktorları söyledim, düz herhangi bir kişi, lise mezunu veya üniversitelerin siyasal bilgiler, hukuk fakültesi vesaire devletin sınav yaparak aldığı bir yere biz de sınav yaptık” ifadesini kullandı.
SGK’ya usulsüz atama yaptığı iddialarına ilişkin, “Usulsüz atama yaptıysam niye ortaya çıkarmıyorlar, onlar hükümet değil mi? Çıkarsınlar ortaya ellerinden tutan mı var” yanıtını veren Kılıçdaroğlu, kurumun yaptığı ihalelere ilişkin dosyaları götürüp KİT Komisyonu’na teslim eden tek Genel Müdürün de kendisi olduğunu söyledi.
KİT Komisyonunun bunların tamamını incelediğini belirten Kılıçdaroğlu, o dönemde de bu tür iddiaların gündeme getirildiğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, “Diyelim ki ben hata yaptım, benim hata yapmam onun yapmasına gerekçe olabilir mi? Tekrarlıyorum, SGK’ya usulsüz atama yaptığımı ispat etsinler siyaseti bırakırım. Siz aynı soruyu hükümetten herhangi bir yetkiliye sorabilir misiniz? Onlar benim söylediğim şekilde aynı yüreklilikle benim verdiğim tepkiyi verebililer mi? Veremezler” diye konuştu.
Yeni güvenlik paketiyle ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, baskı rejimlerinin doğru olmadığını belirtirken, Türkiye’de bir polis devletinin oluşturulmak istendiğini ileri sürdü.
Çözüm sürecine ilişkin açıklamalarda da bulunan Kılıçdaroğlu, devletin sadece meşru zeminde görüşmeler yapabileceğini anlattı. Kılıçdaroğlu, bu konudaki görüşlerini de açıkladı.
Seçimlerde, HDP ile ittifak yapacakları iddialarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, bu iddiaların hayal ürünü olduğunu ve tek başlarına seçimlere gireceklerini ve her kesimden oy istediklerini vurguladı.
“Biz onları suçluyor muyuz”
Kılıçdaroğlu, Dersim olaylarının anımsatılması ve “Bir Dersimli olarak özür dilenmesi gerektiğini düşünüyor musunuz” sorusunu yanıtlarken şöyle dedi:
“Dersim neden gündeme geliyor? Ben Tuncelili olduğum için. Düne kadar niye gündeme gelmiyordu? Adım gibi biliyorum, Dersim yok olsa bunlar bayram yapacaklar. Çünkü Dersim’den milletvekili çıkaramıyorlar. Özür dilemek… Orada büyük trajediler yaşandı mı? Yaşandı. İnsanlar hayatını kaybetti mi? Etti. Çoluk, çocuk var mıydı? Vardı. Peki belgeler kimde? Ben de mi? Hayır. Bunlarda. O dönem tek parti mi vardı? Tek parti vardı. Büyük ölümlerin olduğu zaman Başbakan Celal Bayar’dı. O döneme bakın, Demokrat Partinin ileri gelenlerinin tamamı yönetimdeydi. Biz onları suçluyor muyuz?”
Dersim arşivlerinin açılması için önerge verdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, dokümanlar olmadan “katliam” veya “isyan” demenin mümkün olmayacağını ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Hayatın bir gerçeği var: çok sayıda insanın öldüğüdür ve masum insanlar da var bunların içlerinde. Büyük bir trajedinin olduğu da bir gerçektir. Biz tarihimizle yüzleşmeliyiz. Yüzleşmekten de korkmamalıyız. Yüzleşirseniz en azından toplum rahatlamış olacak. Korkmadan gerçekler ortaya konur, acısıyla sevinciyle hep beraber oturur bakarız biz buna” değerlendirmesini yaptı.
“Özür dilenecekse devletin kendisinin dilemesi lazım”
“Sayın Davutoğlu, ‘CHP’de Dersim tartışması açılırsa parti bölünür’ yorumunda bulunmuştu” ifadesine karşılık Kılıçdaroğlu, “Hayal görüyor” dedi.
“Özür dilenecekse devletin kendisinin dilemesi lazım” değerlendirmesinde bulunan Kılıçdaroğlu, bunu yapanın parti değil devlet olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, “Eğer sizin elinizde kaynaklar, dokümanlar varsa gerçekten büyük katliamlar yaşanmışsa ve devlet olarak ıstırap çekiyorsanız belgeleri açıklarsınız. Gidersiniz Dersim’e, Dersimlilerden özür dilersiniz. Bu kadar basit” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, “Dersimliler kim ne derse dersin cumhuriyete ve Atatürk’e bağlıdırlar” sözlerine “Bu kadar insan hayatını kaybetti, Dersimliler neden hala CHP’ye oy veriyorlar sorusu da çok soruldu” diye karşılık verilmesi üzerine ise şunları söyledi:
“Neden vermesinler? Osmanlı döneminde yapılan zulümleri bunu söyleyen insanlar biliyorlar mı acaba? O dönemi neden gündeme getirmiyorlar? Dersimliler o dağlara niye çıktı, niye gitti? Zulümden, ölümlerden kaçmak için. Kuyucu Murat Paşa’yı biliyor mu acaba Davutoğlu? Ağzına alıyor mu Kuyucu Murat Paşa’yı? 40 bin kişinin kuyulara öldürülüp atıldığını biliyor mu? Bir insanın ya da bir toplumun acıları üzerinden siyaset yapılmaz. Acı olan da bu. Her şeyi siyaset malzemesi yapıp, içini boşaltıyorlar. İnancın, kimliğin inancın içini boşalttılar. Böyle bir siyaset bizim kabul edeceğimiz türden bir siyaset değildir.”
CHP’nin, bir Dersimliyi genel başkan yaptığını, bundan büyük bir onur olamayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, bu tür olayların siyasetin konusu olmaması gerektiğini, tarihçilerin ortaya koymasıyla bütün gerçeklerin öğrenileceğini anlattı.
“İsyan mı çıkacak, adam mı ölecek”
Hükümetin Alevi açılımıyla ilgili çalışmalarına ilişkin de Kılıçdaroğlu, herkesin istediği yerde, ibadethane olarak saydığı yerde inancını yerine getirmesine savunduklarını, böyle bir gelenekten geldiklerini belirtti. AK Parti’nin bu konuda “iki yüzlü bir siyaset güttüğünü” ileri süren Kılıçdaroğlu, AİHM’nin cemevlerinin ibadethane sayılmasıyla ilgili kararını anımsatarak, şöyle devam etti:
“AİHM, ayrımcılık suçlamasını çok ender yapar. Türkiye ile ilgili, cemevleri dolayısıyla ‘ayrımcılık yapıyorsunuz’ dedi. Çok ağır bir suçlamadır bu. İbadetini yapıyorsa gitsin, yapsın orada. Bir şey mi olacak, isyan mı çıkacak, adam mı ölecek? Hayır. İbadetini yapacak.”