İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın Toplumlar ve Yerel Hükümetten Sorumlu Bakanı Erick Pickles’ın, İngiltere’de bin 100 imam ve Müslüman toplum liderine “aşırıcılık sorununun” önünü kesmeleri için mektupla yaptığı çağrı, ülkede Müslüman toplumla yakın çalışan bazı kuruluşlar tarafından eleştirilirken, bazıları ise mektubu, hükümetin Müslüman topluma yönelik attığı bir adım olarak değerlendirdi.
Bakan Pickles, hükümetin tek başına “radikalleşme” sorunuyla baş edemeyeceğini ifade ettiği mektubunda, Müslüman toplum liderlerinin, toplumun genç üyelerinin radikalleşmesinin engellenmesi için sorumluluğa sahip olduğu görüşünü paylaşmış ve Müslüman toplumun tepkisini çekmişti.
Terörle mücadele mağdurlarıyla ilgili çalışmalar yapan ve insan haklarıyla ilgili kampanyalar yürüten İngiltere’deki “CAGE” adlı kuruluşun Sözcüsü Amandla Thomas Johnson, İngiliz hükümetinin aşırıcılık problemini çözme çabaları ve Pickles’ın mektuptaki ifadelerini Anadolu Ajansı’na değerlendirdi.
Mektubun Müslüman toplum üzerinde baskı oluşturduğunu savunan Johnson, mektupta yer alan ifadelerin çok şaşırtıcı olmadığını ve hükümetinMüslüman topluma yönelik duruşunu yansıttığını kaydetti.
Hükümetin radikalleşme sorununu çözmede sorumluluğun tamamen Müslüman toplumda olduğunu düşündüğünü belirten Johnson şunları söyledi:
“Mektupta açıkça bu sorunla baş etmede Müslümanların genel bir sorumluluğu olduğu söyleniyor, ancak açık söylemek gerekirse, bu sorun Müslümanların karşılaştığı bir sorun değil. Gündemlerinde ilk sırada yer alan bir sorun değil. Gençlerin radikalleşmesinin engellenmesi sorumluluğunun Müslümanlar üzerinde olması ya da toplum örgütlerinde olması bir iddia.”
“Hükümetten yanlış adım”
Johnson, aşırıcılıkla mücadele çalışmaları kapsamında hükümetin Müslüman toplumla iletişime geçmek için daha farklı bir yol izleyebileceğinin altını çizerek, “Bu hükümet her şeyi yakıp yıkıyor ve Eric Pickles’ın bu durumun kalbinde olduğunu düşünüyorum. Bu davranışlar insanları sadece ana akım siyasetten uzağa itecek. Hükümet bu mektupla yanlış bir adım attı” değerlendirmesinde bulundu.
Britanya Müslüman Birliği (MAB) Sözcüsü Halil Charles da, mektupta yer alan “hükümet radikalleşme sorununu tek başına çözemez” ifadesine katıldıklarını vurgulayarak, “Hükümet toplumlara ulaşmalı. Bu nedenle bu mektup güzel bir adım. Fikir alışverişi, inanç liderlerine danışma gibi mektupta ifade edilenler bence gayet olumlu ve doğru bir hat üzerinde ilerliyor” dedi.
Charles, mektubun zamanlamasının ve bazı ifadelerin uygunsuz olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Mektup olumlu algılanmalı dedik ancak mektubun gönderilme zamanının Charlie Hebdo saldırısı sonrasına gelmesi biraz uygunsuz kaçtı. Mektupta, aşırıcılık ve camiler arasında doğrudan bir ilişki varmış gibi gösteriliyor. Bu doğru değil. Mektupta yer alan bazı uygunsuz ifadelere toplumun bazı üyeleri karşı çıktı. Karşı çıkmalarını anlıyoruz ancak bu konuda olumlu düşünmeliyiz. Hükümete zaten Müslüman toplumla iletişime geçmeleri için çağrıda bulunuyorduk. Sorunun Müslümanlar olmadığını anlaması için hükümete çağrıda bulunmuştuk. Biz bu sorunun parçası değil, aslında bu sorunun çözümüyüz.”
“Müslüman toplumun liderleriyle masaya oturulabilirdi”
Aşırıcılıkla mücadele çalışmaları kapsamında hükümetin mektup göndermeden önce Müslüman toplumun liderleriyle masaya oturabileceğini, ancak bunu yapmadığını ifade eden Charles, “Hükümet, toplumla birlikte ortak bir çalışma yürütebilirdi” dedi.
Pickles, tartışmalara konu olan mektubunda, “(Aşırıcılar tarafından) Hedef alınabilecek gençlerimize aşırıcıların kendilerine sunacak bir şeyi olmadığını göstermeliyiz. Görüş ayrılıklarını dile getirmek için başka yolların bulunduğunu onlara göstermeliyiz. Hükümetin, bölücü sesleri yenilgiye uğratması için elinden gelen her şeyi yapacağına dair size güven sağlamamıza izin verin. Ancak sonuç olarak, radikalleşme ve entegrasyon zorlukları sadece hükümet tarafından çözülemez. Yerel seviyede, toplum merkezli güçlü bir liderliğe ihtiyaç var. İnanç liderleri olarak sizler İngiliz toplumunda eşsiz bir pozisyona sahipsiniz” ifadelerini kullanmıştı.
Gündemde geniş yer bulan ve eleştirilen mektuba ilişkin İngiltere Başbakanı David Cameron da, “Bu mektubu okuyan herkes, ki ben de mektubu okudum, bakanın (Eric Pickles) İngiliz Müslümanların toplumumuza büyük katkı sağladığını söylediğini, radikal akımların terörünün İslam dininin gerçekleriyle hiçbir ilgisinin olmadığını görecektir” değerlendirmesinde bulunmuştu.