Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda organize edilen “1. Ekonomi Zirvesi”nin kapanış bölümünde yaptığı konuşmada, Osmanlı ve sonrasında Türkiye’nin en büyük sorununun hep bütçe açıkları olduğunu belirterek, “Bir türlü bütçenin gelir giderini dengeye oturtamamışız. İki ucunu bir araya getirememişiz tabiri caiz ise ve bu hep sıkıntılara sebep olmuştur.” diye konuştu.
Türkiye’de 1990’lı yıllarda da bu durumun aynı olduğunu vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:
“Bütçe büyük açıklar vermiştir ve bu açıklar para basarak finanse edilmiştir. Yüksek enflasyon, yüksek faiz en sonunda da Türkiye’nin neredeyse iflası ile sonuçlanmış 2001 krizi. İlk defa hükümetlerimiz döneminde biz mali disiplini sağladık ve kamu borçları artmak bir yana kamu borçlarını azalttık. Şimdi kamu borçlarının brüt olarak toplam borcun milli gelire oranı yüzde 33. Peki bu bir rakam mı? Düştüğü kesin. Avro Bölgesi’nde kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 90’ın üzerinde, OECD ülkelerinde yüzde 110’un üzerinde, gelişmekte olan ülkelerde de yüzde 45 civarında. Dolayısıyla Türkiye’nin kamu borcunun milli gelire oranı hem gelişmekte olan ülkeler hem OECD ülkeleri hem Avrupa Birliği üyesi ülkelere göre oldukça düşük sayılır. Neden? Çünkü kamu açıklarını ciddi bir şekilde azalttık ve 2009 küresel kriz yılı hariç Maastricht kriterini yakaladık.”
Şimşek, “Bu başarı ancak mali disiplin içselleştirirse ve güçlü bir irade varsa sağlanabilir.” ifadesini kullanarak, şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü desteği olmasaydı, Başbakanımızın güçlü desteği olmasa biz bu mali disiplini devam ettiremezdik çünkü geçmişte bu irade ortaya konulamamış. Şimdi diyeceksiniz ki ‘kamunun iki yakasını bir araya getirdiniz tamam da bunun faydası ne?’ Faizler reel ve nominal olarak, hiçbir dönemde olmadığı kadar düşmüş. Bu, şu demek; milletten topladığımız vergi gelirleri artık faize gitmiyor, millete hizmet ve yatırım olarak gidiyor. Bu çok önemli.”
“Altyapıya bu dönemde 279 milyar kaynak ayırmışız”
Başbakan Yardımcısı Şimşek, bütçede sağlanan başarıya ilave olarak vergi oranlarının indirildiğini belirterek, “En yüksek gelir vergisi oranını yüzde 49’dan yüzde 35’e indirmişiz. En düşük gelir vergisi oranını yüzde 22’den yüzde 15’e indirmişiz. Kurum kazançları üzerinden alınan vergi oranını yüzde 65’den yüzde 34’e düşürdük. OECD ülkeleri arasında en düşük kurumlar vergisi oranına sahip 7’nci ülkeyiz. Hatta KDV’yi bile düşürmüşüz. Eğitim, sağlık, turizm gıda gibi birçok sektörde, üründe KDV’yi bazılarında yüzde 18’den yüzde 8’e bazen de yüzde 8’den yüzde 1’e düşürmüşüz.” dedi.
Altyapı, eğitim ve sağlık yatırımlarına öncelik verdiklerini ifade eden Şimşek, “Tabiri caizse faiz bütçeleri yerine, yatırım ve hizmet bütçeleri yaptık. Altyapıya bu dönemde 279 milyar kaynak ayırmışız.” diye konuştu.
“Kamu artık ayağını yorganına göre uzatıyor”
Türkiye’nin şu anda enflasyon, işsizlik ve cari açık olarak üç makro sorunu bulunduğuna dikkati çekenŞimşek, şu değerlendirmede bulundu:
“Cari açık demek bir ülkenin kendi imkanlarının ötesinde tüketmesi demektir. Ayağını yorganına göre uzatmamak demek, ülke açısından. Kamuda biz bunu başardık, kamu artık ayağını yorganına göre uzatıyor. Geçen sene kamuda biz bütçeyi dengeledik. Cari açık denilince sadece kamu değil, cari açık dediğiniz zaman karşınıza tabii ki genel anlamda bütün hane halkı, şirketler çıkıyor. Gelişmekte olan ülkelerin toplamında çok az bir cari açık var ama Türkiye’de ciddi bir cari açığı var.”