İlişkilerinizin açtığı yaraları tedavi etmek mümkün!

Başarısız olan ilişkilerimizin açtığı yaraları, beklenmedik kayıplar veya travmatik olaylar nedeniyle oluşan kırık ve çatlakları iyileştirmek için duygusal zekayı kullanmak bizi belli türden iki araçla tanıştıracaktır.

İlişkilerinizin açtığı yaraları tedavi etmek mümkün!

Birincisi acıyı sağlıklı ve yaratıcı bir şekilde yönetebilmek. İkincisi ise pozitif ilişkilerin ve etkileşimlerin tadını çıkarmaya devam edebilmek için iyileştirme gücümüzü yeniden kazanmaktır (ve geliştirmek).

Daha önce bahsettiğimiz pek çok olay nedeniyle ortaya çıkan duygusal acı, oldukça negatif davranışların ve düşünce kalıplarının içine hapsolup kalmamıza yol açar. Ayrıca depresyon ve anksiyete gibi bazı psikolojik bozukluklara yakalanma riskiyle de karşı karşıya kalırız.

Bunun yanı sıra insanlarla ilişkilerimiz de yaşadıklarımızın etkisi altında kalır. Başkalarına güvenmeyi bırakırız ve başkalarıyla güçlü ve sağlıklı bağlar kurmakta çok zorlandığımız hüsran dolu bir döngünün içine gireriz. 

Bu yüzden pek çok kişinin terapiye gelme sebebi duygusal ilişkilerindeki problemlerdir. Pek çok hasta neredeyse her zaman terk edilmenin gölgesinde yaşar. Bazı hastalar karşılık aşk nedeniyle acı çeker. Bazıları ise ne yapacaklarını bilmez bir halde zararlı ve toksik ilişkilerin içinde tıkılıp kalırlar.

Duygularımızla kendi aramızda sağlıklı bir bağ kurmak

Yaraları iyileştirmek için duygusal zekamıza başvurursak bize şunu söyleyecektir: İç dünyanla daha sağlıklı bir şekilde bağlantı kurmayı öğrenmelisin.

Bir kayıpla veya ilişkilerimizle ilgili karmaşık bir sorunla karşılaştığımızda genellikle yalnızca acımıza odaklanırız. Üzerimizde kara bulutların dolaşmasına neden olan, bizi inciten ve önümüzü tıkayan acıya ve hayal kırıklığına odaklanmaya meyilliyizdir.

Bu yaklaşımla tek yaptığımız umutsuzluk deliğini genişletmektir. 

Bu negatif duyguların orada olduğunu ve belli bir kaynakları olduğunu biliyoruz. Bu yüzden onları tanıyıp kabullendikten sonra artık kendimize karşı kullanmak yerine iyiliğimiz için yararlanmak üzere onları dönüştürmenin ve yönlendirmenin zamanı gelmiştir.

Onlara bir ayar çekmeli ve bizi durdurmalarına izin vermemeliyiz.Onları dinamik bir hale getirmeliyiz ki onlara karşı bir reaksiyon verebilelim.

Kendimizi öfkeli hissediyorsak bunu pozitif bir şey haline dönüştürmeliyiz. Üzüntüyü deneyimliyorsak günden güne ağırlığı azalacak şekilde onu hafifletmeliyiz.

Yaşadığımız zararlı bir ilişki nedeniyle korku doluysak, bu acının kaynağıyla yüzleşebilmek ve sonunda kendimizi güvende hissedebilmek için yardım ve destek almalıyız.

Şunu unutmayalım: Duyguların kaotik ve düzensiz bir şekilde birikmesi işlevsiz davranış kalıpları içine girmemize yol açar. Bu yüzden iyileşmek ve duygularımızı düzenlemek, tanımak, yönlendirmek ve kendi iyiliğimize kullanabilmek için duygusal zekaya başvurmalıyız.

Kendimizle empati yapabilmek ve güvende hissetmek

Yaraları iyileştirmek için duygusal zekaya başvurduğumuzda empatinin önemli bir kısmına büyük iş düşüyor. Kendimizle bağlantı kurmak ve kendi yaralarımıza daha merhametli ve dikkatli bir gözle bakabilmek için empati yeteneğimizi kullanıyoruz.

Bir ayrılıktan veya acı dolu veya travmatik olan herhangi bir olaydan sonra kişisel anlamda kendinize olan güveninizi yeniden kazanmalısınız. Yani içinizdeki her bir yaralı köşeyi ve her bir kırık parçayı affedicilik ve şefkatle onarmak konusunda bilinçli ve sıkı bir kararlılık göstermek günden güne ilerleme kaydetmenin anahtarıdır.

Yalnızca çektiğimiz acıya odaklanırsak kendimize bir döngünün içine hapsederek kısıtlamış oluruz. Sonunda acı yavaş yavaş bizi tüketecektir. Tüm kontrolü ele geçirmeye, gerçeğimizin her bir zerresine sızmaya çalışacaktır. Bu bizim kaçınmak istediğimiz bir şeydir. Kendinizle empati kurun ve bir harekete geçiş planı yapın.

Duygusal iyileşme kişisel gelişimin yolunu açar mı?

Hisler ve duygular ortaya çıktıkça onlara odaklanan kişiler, onlarla oldukça iyi baş edebiliyorlar. Bu, vücumuzda ve zihnimizde yer etmiş o doğuştan gelen iyileştirici zekayı uyandıran akışkan bir süreç olmalı.

Bu süreç, her bir deneyimin kişisel gelişimimize de hizmet etmesini sağlayabileceğimiz sindirime benzer bir süreçtir.

Öfke, hayal kırıklığı ve çaresizliğin olduğu yerde durmasına izin verirsek hastalanırız. Kendimizi terk edilmenin, karşılıksız aşkın veya mutsuz bir ilişkide bulunmanın acısıyla baş başa kalmış bir şekilde buluruz.

Güçlenmek ve olgun ve sorumlu bir şekilde  gelişme ihtimaline sahip olabilmek için bu tür duygular sağlıklı bir şekilde işlenmelidir.

Sonuç olarak, duygusal zekanın yaraları iyileştirmek, zor durumlarla daha iyi bir şekilde başa çıkabilmek için başvurabileceğimiz gerekli bir kaynak olduğunu görüyoruz.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X