‘Her sorgulama yeni bir keşif’

Votka&Pera romanıyla varoluşsal açlıkları dile getiren yazar Aybike Ertürk, “En büyük besin kaynağım günümüz insanı ve içinden geçtiğimiz zamanın dertleri” diyor. “Birine kızdıysam, acıdıysam, sevdiysem ya da nefret ettiysem mutlaka nedenini sorgularım” d

‘Her sorgulama yeni bir keşif’
Dilek Atlı

Bayan Hiçbiri adlı ilk romanıyla ilgi gören senarist-yazar Aybike Ertürk’ün ikinci romanı Votka&Pera, Destek Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Günümüz insanı ve içinde yaşadığımız zamanın dertlerinden beslendiğini dile getiren Ertürk, son romanı hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

 

İlkinde olduğu gibi ikinci romanınızda da çağdaşımız insanların meselelerini ele alıyorsunuz. İçinden geçtiğimiz zaman ve bu zamanın getirdiği konular yazım dünyanızın tetikleyicileri demek mümkün mü?

Yazmak için bilmem, hissetmem, içselleştirmem gerekiyor. Dolayısıyla evet; en büyük besin kaynağım günümüz insanı ve içinden geçtiğimiz zamanın dertleri… Hayata, insana ve en çok da hissettiklerime duyduğum merakla başlıyor yazma sürecim. Birine kızdıysam, acıdıysam, sevdiysem ya da nefret ettiysem mutlaka bunun nedenini sorgularım. Her sorgulama yeni bir keşif, her keşif yeni bir hikayeyi de peşi sıra getiriyor. Bir hikayeye ya da karaktere yoğunlaştığımdaysa hayata o gözle bakmaya başlıyor, ister istemez gördüğüm, tecrübe ettiğim her şeyi kafamda dönen hikayeye göre filtreliyorum. “Votka&Pera” alkolik bir adamın yaşadığı varoluşsal boşluğu anlatsa da alkol, sadece bir lokomotif. Kitabın kahramanı Arda’nın da benim de sorguladığım esas dert, insan olmanın yükü aslında…

AŞK BAĞIMLILIĞI…

Pera, alkol bağımlılığını kastederek “Ömrümü bir şişe votkayla rekabet ederek geçiremem ben!” diyor ve kendi bağımlılığının da aşk olduğunu defalarca itiraf ediyor. Buradan yola çıkarak kitabın konusuna değinecek olursak neler söylersiniz?

 
Yaşadığımız dönemde hepimiz varoluşsal açlığımızı kapatmak için bir şeylere tutunuyoruz. Aslında herkes bunu farklı yollarla yapıyor; televizyon seyretmek, sosyal medyada zaman geçirmek, aşırı yapılan spor ve hatta hayatı yaşamaya engel olacak kadar fazla kitap okumak bile bir tür başa çıkma yöntemi olarak kullanılıyor. Alkolizm yaşananların herkesi direkt etkilemesi nedeniyle daha göz önünde sadece. “Hayatımı bir şişe votkayla rekabet ederek geçiremem” diyen Pera, Arda tarafından tabir-i caizse bir şişe votkayla aldatılınca, votka şişesini kaldırıp yerine bir kadın ya da bir erkeği koyduğunda, kendi rekabetlerimizi ve aldanışlarımızı hatırlıyoruz. Arda’nın sistemin içindeki mutsuzluğuna şahitlik ederken sıkıştığımız hayatımızın içinden bize göz kırpan, gerçekleştiremediğimiz hayallerimizi hatırlıyor ve kapana kısılmış hissediyoruz. Arda, içimizde kuluçkaya yatan, üzerini kapattığımız ve bakmaya cesaret edemediğimiz karanlık yanımızı uyandırıyor sanırım.
 
ERKEK KARAKTERİN AĞZINDAN YAZMAK…

 

Kadın bir yazar olarak hikayeyi erkek karakterin ağzından anlatıyorsunuz. Yazar olmak bunu gerektirse de okuru buna inandırmak çok önemli. Bunu pekala başardığınız bu romanda Arda karakterinin samimiyetini başka nelere bağlıyorsunuz?
 
Çevremize baktığımızda, özellikle de sosyal medyaya, herkes altın kalpli, herkes mutlu, bilgili, kültürlü, huzurlu, eğitimli… O kadar barış dolu ve mutluyuz ki haberleri izlediğimizde, gazete okuduğumuzda uzaylıların istilasına uğramışız gibi hissediyoruz. “Like”ların dolar kadar değer kazandığı, hatta satışa çıktığı yeni dünyada -mış gibi davranmayan insana hasret kaldık. Arda, bencil, defolu, sevdiğine iyi, sevmediğine baş belası ama dürüst.  Bu yüzden ona kızmak isteseniz de kızamıyor, hak vermeseniz de anlıyorsunuz. Kusurlarına da meziyetlerine çıktığı kadar sahip çıkıyor. Onu gerçek ve samimi yapan da bu…
 
Roman hikayenin sonuyla başlıyor. Sona gidişi Arda ve Pera karakteriyle takip ediyoruz. Diğer taraftan yan karakterler de var, elbette buna paralel yan hikayeler… Okurlar için bunları özetleyebilir misiniz? 
 
Votka & Pera bir aşk hikayesinin ekseninde sosyal bir problem olan alkolizme değinirken bir yandan da bir aile dramını anlatıyor. Arda da çocukluğunda yaşadığı travmaları peşi sıra sürükleyen, çocuk ruhunda açılan devasa çukuru çaresizce doldurmaya çalışan bir fani… Arda ve Pera’nın aşk hikayesi ilmek ilmek örülürken Arda’nın çocukluğunda hayatını mahveden düğümler de bir bir çözülüyor. Arda’nın çocukluğunda ebeveynleriyle yaşadığı bağlanma problemi, sevgi ve ilgi eksikliği, babasının elinden düşmeyen, neredeyse Arda’nın üçüncü ebeveyni olan içki şişesinin hikayedeki rolü büyük. Votka&Pera Arda ve Pera’nın fırtınalı aşkın yanı sıra, aynı trajik kaderi paylaşan bir babayla oğulun hikayesi; çalıştığı yayın kuruluşu yüzünden kendine ve mesleğine olan tüm saygısını kaybetmiş bir gazetecinin; kısacası sıradan bir adamın içinde kopan, onu Boğaziçi Köprüsü’nün korkuluklarına çıkartan sıradışı fırtınanın hikayesi…
 
Siz aynı zamanda senaryo yazarısınız. Bu romanda olduğu gibi, başka birçok örnekte de sanki karakterler bir yerlerde yaşıyor, sahiden varlar gibi duygulara kapılıyor okur. Siz bu gerçeklik duygusunu roman yazımında neye bağlıyorsunuz? Senaryo yazımının, romana katkısı var mı? Ya da birbirlerini besliyorlar denebilir mi?
 
Senarist kökenli olmanın hikayeyi kurgularken katkısı büyük ama yazma sürecinde iki tür birbirlerinden keskin bir çizgiyle ayrılıyor. Senaryo oyuncuyla, yönetmenle, prodüksyonla beraber yol aldığınız birçok şeyi gözetmek zorunda olduğunuz bir ekip işi. Ama kitap öyle değil. Alabildiğine özgürsünüz. Hikayenin matematiğini kurduktan sonra zaman zaman planlarımın dışına çıkmak, fazla uzaklaşmadan hikayenin çevresinde dolaşmak büyük keyif… Senarist kökenli olmanın roman yazarlığına katkısı var mı kesin bir şey söyleyemem ama bir tarz yarattığı muhakkak. Her iki kitabımda da okuyuculardan en çok aldığım yorum kitabı adeta bir film gibi izlemiş olmaları. Hatta bir forumda Bayan Hiçbiri’nin filminin çekildiğini iddia eden bir okura rastlamışlığım dahi vardı.
 
YAZMAK GÖNÜL İŞİ…

Votka & Pera raflarda yerini aldı ve okura ulaşıyor. Nasıl bir yazım süreci geride kaldı? Sizin için bu süreç mi yoksa kitabın okurlara ulaşması mı keyifli kısım?

 
Her ikisinin de keyfi ayrı. Yazmak benim için adeta bir terapi, nefes almak, rahatlamak, kendimle ve hayatla yüzleşmek için bir ihtiyaç. Yazarken yalnızlaşıyorum. Kafamın içinde başka bir dünyada başka bir insanın hayatını yaşarken kendi hayatımın nabzını yaşamaya yetecek kadar düşük tutuyorum. Mecbur kalmadıkça sosyalleşmiyor, içine girdiğim dünyadan beni uzaklaştıracak hiçbir faaliyete katılmıyorum. Kitap bittiğinde, dürüst olmak gerekirse büyük bir boşluğa düşüyor; ruhumun röntgeni çekiliyor gibi hissediyorum. Ta ki okurlardan mesaj almaya başlayana kadar. Sizin dert ettiğiniz, üzerine düşündüğünüz bir şeyin altının çizildiğini görmek, bir başkasının da sizinle aynı dertten mustarip olduğunu bilmek, gecenin bir yarısı kitabı taze bitirmiş bir okurun attığı teşekkür mesajını okumak hazların en büyüğü. Kitap yazmak kesinlikle gönül işi, gönülden yaptığınızda da okur bunu anlayıp karşılığını hemen veriyor.  
 
Son olarak yeni bir roman için kolları sıvadınız mı? Ya da gelecekten haberler var mı?
 
Henüz değil. Bu sene biraz beslenip, yeni hikayeler biriktirmek niyetindeyim. Doğru zaman ve hikaye geldiğinde süreç kendiliğinden ilerliyor zaten. Şimdilik yazma açlığımı Votka& Pera ve Bayan Hiçbiri’nin senaryolarını yazarak gidermeyi planlıyorum.

‘Varoluşsal açlığımızı kapatmak için bir şeylere tutunuyoruz’

 
Yaşadığımız dönemde hepimiz varoluşsal açlığımızı kapatmak için bir şeylere tutunuyoruz. Aslında herkes bunu farklı yollarla yapıyor; televizyon seyretmek, sosyal medyada zaman geçirmek, aşırı yapılan spor ve hatta hayatı yaşamaya engel olacak kadar fazla kitap okumak bile bir tür başa çıkma yöntemi olarak kullanılıyor.

İnsan olmanın yükü

 
“Votka&Pera” alkolik bir adamın yaşadığı varoluşsal boşluğu anlatsa da alkol, sadece bir lokomotif. Kitabın kahramanı Arda’nın da benim de sorguladığım esas dert, insan olmanın yükü aslında…

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X