Bayan Hiçbiri adlı ilk romanıyla ilgi gören senarist-yazar Aybike Ertürk’ün ikinci romanı Votka&Pera, Destek Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Günümüz insanı ve içinde yaşadığımız zamanın dertlerinden beslendiğini dile getiren Ertürk, son romanı hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Yazmak için bilmem, hissetmem, içselleştirmem gerekiyor. Dolayısıyla evet; en büyük besin kaynağım günümüz insanı ve içinden geçtiğimiz zamanın dertleri… Hayata, insana ve en çok da hissettiklerime duyduğum merakla başlıyor yazma sürecim. Birine kızdıysam, acıdıysam, sevdiysem ya da nefret ettiysem mutlaka bunun nedenini sorgularım. Her sorgulama yeni bir keşif, her keşif yeni bir hikayeyi de peşi sıra getiriyor. Bir hikayeye ya da karaktere yoğunlaştığımdaysa hayata o gözle bakmaya başlıyor, ister istemez gördüğüm, tecrübe ettiğim her şeyi kafamda dönen hikayeye göre filtreliyorum. “Votka&Pera” alkolik bir adamın yaşadığı varoluşsal boşluğu anlatsa da alkol, sadece bir lokomotif. Kitabın kahramanı Arda’nın da benim de sorguladığım esas dert, insan olmanın yükü aslında…
AŞK BAĞIMLILIĞI…
Pera, alkol bağımlılığını kastederek “Ömrümü bir şişe votkayla rekabet ederek geçiremem ben!” diyor ve kendi bağımlılığının da aşk olduğunu defalarca itiraf ediyor. Buradan yola çıkarak kitabın konusuna değinecek olursak neler söylersiniz?
Votka & Pera raflarda yerini aldı ve okura ulaşıyor. Nasıl bir yazım süreci geride kaldı? Sizin için bu süreç mi yoksa kitabın okurlara ulaşması mı keyifli kısım?
‘Varoluşsal açlığımızı kapatmak için bir şeylere tutunuyoruz’
İnsan olmanın yükü