Terör soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan hakkında 5 ayrı suçtan 38,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin anayasada değişiklik yapılmasını öngören kanunun Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından milletvekillerinin dosyalarının incelenmesi sürüyor.
Bu kapsamda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca Tan hakkında hazırlanan 304 sayfalık iddianame, 5. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, Anayasa’nın 83. maddesi uyarınca Tan’ın eylemlerine ilişkin yasama dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle 6 fezlekenin TBMM’ye sunulmak üzere Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne “Yasama Dokunulmazlığının” kaldırılması talebiyle gönderildiği hatırlatıldı.
6718 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen geçici 20. madde gereğince Tan’ın fezlekelerde yer alan eylemlerine ilişkin dokunulmazlığının kaldırıldığı ifade edilen iddianamede, soruşturma dosyalarının Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü vasıtasıyla gereğinin takdir ve ifası bakımından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anımsatıldı.
İddianamede, Tan’ın Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve terör örgütü PKK kurucularının ideolojisi doğrultusunda hareket ettiği, örgütün silahlı eylemlerine sahip çıktığı bildirildi.
Milletvekili olan şüphelinin “siyasi faaliyet” görünümü altında gerçekleştirilen eylemlerinin salt siyasi faaliyet kapsamında görülemeyeceği belirtilen iddianamede, eylemlerin bir bütün halinde silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil terör örgütü üyesi olma suçunu oluşturduğu kaydedildi.
Polise darp girişimi
İddianamede, Diyarbakır Valiliğince 2012 yılında gerçekleştirilmesi planlanan nevruz etkinliğinin yasaklanmasına rağmen Tan’ın, terör örgütün çağrı ve talimatları doğrultusunda düzenlenen, terör örgütü PKK’nın propagandası ve gövde gösterisi haline dönüştürülen eyleme katıldığı, alana doğru yürüyüşe geçen grubun ön saflarında yer aldığı, güvenlik güçlerince oluşturulan barikatı geçmek için “Siz ne yapıyorsunuz” diyerek bir polise yumruk atmaya çalıştığı kaydedildi.
İddianamede, şu ifadelere yer verildi:
“Tan’ın, güvenlik güçlerine yönelik darp girişiminde bulunmasının yanı sıra görevli bir polis amirine, ‘Sicilini ver küstah! Kim sana bu yetkiyi verdi? Utanmaz adam. Sen ülke sevmeyi bana mı öğreteceksin? Terbiyesiz.’ şeklinde hakaret ettiği, milletvekilliği zırhını kullanarak güvenlik güçlerinin görevini yapmasına engel olduğu ve eylemci kitleyi kışkırttığı, ısrarla yolu trafiğe kapatarak beraberinde bulunan diğer milletvekilleri ve yöneticilerle kol kola girerek nevruz alanına yürüdüğü ve örgüt propagandası olabilecek tarzda zafer işareti yaparak eylemci kitleyi selamladığı ve alkış tuttuğu tespit edilmiştir. Şüphelinin bu haliyle, ‘terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’, ‘görevi yaptırmamak için direnme’ ve ‘2911 sayılı Kanuna Muhalefet’ suçlarını işlediği anlaşılmıştır.”
Terör örgütü PKK’nın elebaşıları ile fotoğraf çektirmiş
İddianamede, bir gazetede yer alan Tan’ın Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK’nın elebaşıları ile fotoğrafı nedeniyle A.T.D’nin İstanbul ve Ankara Cumhuriyet başsavcılıklarına yazdığı dilekçe ile suç duyurusunda bulunduğu bildirildi.
Yapılan inceleme sonucunda Tan’ın cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemleri meşru gören silahlı terör örgütü PKK’nın elebaşılarından Sabri Ok, Murat Karayılan, Abdullah Öcalan ve kadın terörist Sülbüs Peri ile terör örgütünü simgeleyen bez parçalarının önünde fotoğraf çektirerek, örgütün destekçisi olduğunu belli edecek şekilde propagandasını yaptığının tespit edildiği ifade edildi.
Terörist cenazesine katılmış
Tan’ın Bitlis’in Çobansuyu köyü Karaca mezrası kırsalında 18 Mayıs 2011’de güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada ölü olarak ele geçirilen “Demhat Koçer” kod isimli Rıdvan Aktaş’ın cenazesine katıldığı belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
“Tan’ın kanlı bir terör örgütü olduğu bütün dünya tarafından kabul edilen yasa dışı PKK terör örgütünün öldürülen mensuplarının sahiplenilmesi ve geniş katılımla cenazelerinin törenlerle defnedilmesi yönündeki çağrılar doğrultusunda öldürülen örgüt mensubunun cenazesine bilerek ve isteyerek katıldığı anlaşılmıştır. Ellerinde terör örgütünü temsil eden bez parçaları ve terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan’ın posterlerini açan grubun önünde ve içerisinde, ayrıca yasa dışı PKK terör örgütünü temsil eden bez parçasına sarılı örgüt mensubuna ait tabutun bulunduğu cenaze aracının arkasında yürüyerek defin işleminin yapıldığı Yeniköy mezarlığına kadar yürümek suretiyle üzerine atılı, ‘2911 sayılı yasaya muhalefet etmek’, ‘örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ suretiyle örgüt üyesi olmak suçunu işlediği tespit edilmiştir.”
6-8 Ekim olayları öncesinde yapılan çağrıya iştirak
İddianamede, 6-8 Ekim olayları öncesi HDP Genel Merkezinin Twitter sosyal paylaşım sitesinden, “Şu anda toplantı halinde olan HDP MYK’dan halklarımıza acil çağrı, Kobani’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarının ve AKP iktidarının Kobani’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz.” şeklinde paylaşılan mesaja yer verildi.
Çağrı sonrası 6-8 Ekim 2014’teki sokak olaylarında çok sayıda vatandaşın hayatını kaybettiği ve yaralandığı, çok sayıda kamu ve özel bina ile araçların zarar gördüğü hatırlatılan iddianamede, Tan’ın çağrının yapıldığı HDP Merkez Yürütme Kurulu üyeleri arasında yer aldığı aktarıldı.
28 Ocak’ta gözaltına alınan Tan’ın, savcılıktaki sorgusunun ardından çıkarıldığı nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince adli kontrol hükümlerince serbest bırakılmasına karar verilmişti.
İstenilen ceza
İddianamede, HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan hakkında, “silahlı terör örgütünü kurma ve yönetme”, 6-8 Ekim olaylarında “suç işlemeye tahrik” ve “2911 sayılı Yasaya Muhalefet”, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlarından 17,5 yıldan 38,5 yıla kadar hapis ve mahkumiyeti halinde Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmesine karar verilmesi isteniyor.